o bu değil de ali uyandıran bu diziye gitmemiş. o bizim için hep bizimkiler'in dunkof'u olarak kalacak sanırım aklımızda. neden se öyle bir adamın yavuz sultn selim'in akıl hocalığını yapan birisi rolüne gitmediği kanısındayım. o konuşurken sanki birisi çıkıp sen sus dunkof diye bağıracak ve ardından alexandra çıkacak ve "nayn halis dunkof yok" diyecek.
bu durumda muhteşem süleyman'ın sahneye çıkıp da ''iblis! kırarım boynuzlarını'' diye bağırması da olası...
Fragmanlarının yayımlanmaya başlanması ile birlikte tartışmaları da beraberinde getiren televizyon dizisi Muhteşem Yüzyıl, ilk bölümünün yayımlanmasının ardından, tabiri caizse, kızılca kıyametin kopmasına neden oldu. Anlaşıldığı kadarıyla, diziye tepkiler genel olarak Kanuni Sultan Süleyman'ın harem yaşantısı, içki içmesi gibi konular üzerine yoğunlaşmış durumda.
Bülent Arınç'ın ifadesine göre, dizi Kanuni'yi olduğundan başka türlü gösteriyor
Peki, Kanuni hangisi? Kimin Kanuni'si doğru olan? Ya da bunların doğruluğunu tayin eden kim? Neye göre doğru, neye göre yanlış?
Bu soruları uzatmak mümkün
Burada açık bir gerçek var ki o da bir dizi marifetiyle de olsa bu ülkede bir kesimin kutsallarına dokunulmuş olmasıdır. Nasıl mı?
islam Padişahı, Müslüman Kanuni, tıpkı ataları gibi, içki içmezdi; haremle işi olmazdı vs şeklinde uzatabileceğimiz kutsallar bunlar. Padişahları birer insan olarak kabul etmeyi reddedip, onları tüm tarihsel bağlardan kopararak, birer evliya-peygamber mertebesine yükselten kutsallardan söz ediyoruz.
KOŞULLANDIRILMIŞ TARiH
Burada asıl sorun padişahın kadına ya da içki düşkünlüğü değil; daha genelde, bir zihniyet sorunudur. Esas mesele o zihniyeti oluşturan parçalardan bir tanesi olan farklı düşünceleri reddeden, koşullanmış tarih algısıdır.
Böylesine iman edilmiş bir tarih algısının yerleşmesinin en büyük nedenlerinden birisi, hiç şüphe yok ki, ülkemizdeki tarih eğitimi ve müfredatıdır. ilköğretim ve liselerde verilen tarih dersleri Osmanlı-Türk tarihinin siyasal kahramanlıkları, harp alanlarındaki zaferleri üzerine inşa edilmiştir. Özellikle 12 Eylül sonrasında, pek çok alanda olduğu gibi, tarih eğitiminde de egemen olan Türk-islam sentezci yaklaşım bu durumu daha da körüklerken; bu toprakların Osmanlı geçmişine ait her türlü toplumsal, ekonomik ve kültürel boyutlar geri plana atılmıştır.
Bu eksik müfredata vücut veren belki de en önemli parça kahraman ve yiğit Osmanlı padişahları anlatısıdır. Onlar bir savaştan diğerine koşan, ömürlerini cenk meydanlarında geçiren muzaffer komutanlardır. Siyasal ve askeri zaferler hep onların eserleridir. Osmanlı imparatorluğunu bir cihan devleti yapmışlardır.
iNSANÜSTÜ PADiŞAHLAR
Bütün bunlar anlatılırken söz konusu padişahların insanüstü varlıklar gibi lanse edilmeleri nedeniyledir ki bugün bu ülkede bir TV dizisinde padişah hareminden bir kadınla birlikte oluyor şeklinde gösterildiği için kıyamet kopmaktadır!
Evet, o padişahların hepsi birer insandı ve hepsinin ayrı ayrı zevkleri, zaafları, şefkat ve nefretleri vardı.
Bu yüzdendir ki Batılıların tabiriyle, Viyana kapılarına dayanan Muhteşem Süleyman, tahttaki güvenliğini sağlayabilmek adına oğlu Şehzade Mustafa'yı gözlerinin önünde boğdurtmuştur!
Muhteşem Süleyman, bir insandır ve doğal olarak zaafları vardır. En büyük zaafı olan Hürrem'in telkinleriyle oğlunu ve torunlarını katlettirmiştir!
Kabul etsek de etmesek de, sevsek de sevmesek de bu tarihi bir hakikattir!
Sadece Kanuni Sultan Süleyman mı?
Diğerlerini yazsak sayfalar yetmez...
Her bir Osmanlı padişahı için bu tip insani hikâyeler ya da rivayetlerden söz edilebilir. Bunların olması kadar doğal bir şey yoktur aslında. Unutmayalım, Fatih'ten Vahdettin'e kadar, tüm padişahlar etten kemikten insandı.
Ama bizde öğretilen tarihe bakarsanız, yukarıda değindiğimiz kişilere ait olarak, IV. Murad'ın Bağdat'ı fethetmesinden; IV. Mehmed'in Viyana'yı tekrar kuşatmasından; II. Abdülhamid'in de islam Birliği siyasetinden övünçle söz edilir, o kadar.
Bugün bir TV dizisi ile toplumsal bir tezahürünü yaşadığımız temel eksiğimiz işte burada aslında.
Değerli okurlar, tarihte doğruya ulaşmak ya da en azından ona yaklaşmak ancak araştırmakla mümkündür. Önemli olan araştırmak, kaynağa dayanmaktır.
Eleştiri de böyle olmalı; kuru bir vaveyla koparmak yerine belli tezlere dayandırılmalıdır. Yanlış görüleni düzeltmeye yönelik olmalıdır. Doğru olan da budur.
Muhteşem Yüzyıl meselesine bu zaviyeden bakınca,
Daha düne kadar Can Dündar'ın Mustafa'sı ya da son günlerin popüler filmi Hür Adam söz konusu olduğunda tarihimizle yüzleşmekten, devlet adamlarının insan yönünü görüp kabullenmekten, tabuları yıkmaktan, eleştiriye açık olmaktan söz edip, mangalda kül bırakmayanların bugün bir TV dizisinin tek bir bölümü nedeniyle ayağa fırlayıp, bizi uğraştırmasın kendi kendini yayından kaldırsın noktasına geldiklerine şahit olmak da tarihin bir cilvesi olsa gerek!
Ali Bilgenoğlu
polat alemdar tek başına kahvede dayısının yanından derin devletin en derin adamı olup dizi boyunca 1740 kişinin kafasını koparmış, işkence etmiş gık yok, behlül aylarca yengesiyle yasak aşk yaşamış gık yok, kanuni haremde cariyeyi daha öpmemiş bile oooooov osmanlı nasıl gösteriliyor, dizi bu kardeşim sana zorla izle diyen yok, aynı saatte atv de çocuklar duymasın var onu izle, zorlamı izletiyorlar.
şimdi bişey dicemde küfür etim diye rütüğe şikayet edeceksiniz. dallamalar madem gerçeklere çok bağlısınız ozaman damcık gibi neden kurtlar vadisi izliyorsun? uçana kaçana iftira atan damcık damcık diziler çek sonra sonra türklerin kilisleri yakıp yıkıp karı kızı fahişe yaptığı gerçeğini görünce ağzınla osur. ne pislik admalarsınız ya.
folloş edilen dizidir. yok efendim padişah sadece haremle ilgileniyormuş, yok yanlış tanıtılıyormuş. afedersiniz de, para bok mal bok. sevişmeyeceksin de ne yapacaksın arkadaş? sanki içimizden birisi bu şekilde bir imparatorluğa sahip olsa, "aaa olmaz ya, valla olmaz ben koskocaman sultan oldum, sevişir miyim hiç?" diyecek. çatır çatır sevişir. zaten bu kadar çok hareme karşıt olmaları da tahminen bu isteklerini bastırdıkları için çene ishali olmaları. nasip.
padişahın seks hayatını anlatan dizidir. tamam biliyoruz bunlar gerçekte olan şeyler de, iki bölüm izledik sikişten başka bişey görmedik. daha nereye kadar gidecek böyle.
Kanuni Sultan Süleyman bu dizi yapılmasa bir Allah'ın kulunun aklına gelmeyecekti, adamlar gayet ahlaki açıdan kaldırılabilir sahnelerle bir hikayenin bir bölümü kurguladı ve anlattı, hep bir ağızdan ayy ne kötü ne berbat ne çirkin dendi. Tahammülsüzlükle suçlanan %40'ın karşısında yer alanların tahammülsüzlüğü değil mi bu eleştiriler şimdi?
Harem hakkında konuşmak Osmanlı döneminde bile bu kadar sıkı engellemeye tabi olmamıştır kanımca. 1 yasa da varsa bununla ilgili adam yerden göğe kadar haklı derim, neticede adamın kadınlarını koruması yaygın bir gelenek, yani Osmanlı için durumu anlaşılır kılıyor da bizimkiler o sarayın bekçisi, haremin ağası değilken ne diye öyle değildi böyle değildi diye çemkiriyorlar? Sanat sanat içindir, didaktik olmasına gerek yok diye sarsık dökümü, bihter familyası izletiliyor da, harem neden tantana oluyor?
1 de tabi dönemi bilmeden yapılan zevzeklikler var, vay efendim padişah ne kadar gericiymiş vs vs diye: Hatırlatmak gerek adam 3 kıtanın yöneticisi, müslüman ordularının hilafet nedeniyle baş kumandanı, devir ganimetle gelir elde etme devri ve tam 72 milletin idaresi yapılıyor. Bu büyüklük içindeki en üst noktada da padişah yer alıyor. "Bal tutan parmağını yalar"a kafa sallayan bu millet, neden padişahın yaşantısına bu kadar gerici yapıştırması yapıyor?
Tarih o dönemin şartlarına göre incelenip dokunur, oysa dizi dediğimiz kurgu bütünü senaristin hikayesidir ve nasıl isterse öyle yazar, yönetmen de canı istediği gibi çeker. Kimse de senaristin ya da yönetmenin sanatını kurgulama metoduna karışamaz. Adam tarih dersi vermiyor, illa ders almak isteniyorsa, tarih kitaplarını açıp okursunuz.