millette ne ahlak kalsın ne de edep kalsın diye kafalar karışsın da nasıl karışırsa karışsın diye aslıyla yakından uzaktan ilgisi olmayan fakat bilinçaltına devamlı seksiliği entrikayı bak biz osmanlının bu yönünü de işliyoruzu da şırıngalıyan seyredenleri beyin tutulmasına maruz bırakan asla seyredilmemesi gereken dizi.
yeniçeri ayaklanması sahnelerini çok beğendiğim, yeniçeri başını okan yalabık kadar karizmatik gördüğüm hoşuma giden sahneler izlemeye başladım şu dizide.
sonunda...
* şu hatice sultan iyi kız, hoş kız da pek mıymıntı bişey be anam. pargalı'yla olan sahnelerinde zaman duruyor sanki, geçmek bilmiyor. slow motion izliyoruz sanki.
* hürrem, bazen cidden salaksın. leo'ya vereceğin keseye not koyacaksan gidip kendin versene, niye kendini riske atıyosun? herkes ilk önce kendi çıkarını düşünür bunu en iyi senin bilmen lazım. allahtan nigar seni ele vermedi mahidevroş'a.
* sümbül ağa, sen ne sevimli bir insansın. "hünkarııım, sultanıııım" diye cilveli cilveli konuşmalarına hastayım.
* sadıka padişahı alt edeyim derken kendisi onun altında kalacak gibi görünüyor. hürrem duymasa bari.
padişahta olsa erkek her yerde ve her koşulda erkektir dedirtti bu gece. sen koskoca devlet padişahı hem hürrem'e "sevdiceğim, gözümün nuru, ciğerimin köşesi, aşkım, balım" de, hem de bir akşam ayrı kalınca hemen fırsatları değerlendir. öyle ki, bir de o kenafir gözlü hatunu unutama ve ilk fırsatta sıkıştır köşeye. tez zaman da hürrem duyar da sorar hesabını diliyorum.
20.bölüm itibariyle diktiğimiz yama, patlak vermeye başladı sözlük. artık kurtarmıyor. pek sıkıldım.
Hürrem: yavrum ben sana ne desem boş. sen değilmisin ki viki-tikiyi saraydan yollayan. sen değilmisin ayar veren, uzak tutan. şimdi kendi ellerinle yanlız yolladıgın Hünkarının dönüşünü terasında bekle dur. koca bölüm yüzük diye ağla, mızmızlan. ıı ıhh nanaysın bu bölüm.
süleyman: hele adam maşallah s.kme makinası gibisin. kaçan kurtuluyor. kaçamayan kapiş. protesto ediyorum seni.
sümbül ağam: artık itiraf ediyorum ki en cok seni seviyorum sümbülüm. senin o balerin gibi yürüyüşüne, sultanıııım diye el etek öpüşüne kurban olsunlar. koca harem bir sen etmez be.
bu arada, şakacıı seniii. o nasıl haber getirmek len. ehu, bayılacaktı validen.
nigar: farkındamısın kuzum, suyun ısındı. artık seni haşlarmıyız, suyuna pilavmı yaparız şimdi bilemicem. öyle paşama falan çarpma, mazallah bi çarparlar sana, çarpık keto gibi yamulursun. ayrıca ne güç kuvvet varmış sende. koca gülşahın, koca kafasını tek elle suya soktun çıkardın. sorma pek korkttuk. sende ki bu gereksiz değişimi hiç iyi bulmuyorum bilesin. kuytularsa zinhar yanlız gezmeyesin.
viki-tiki: tik tiklenmene az kaldı gibi. sen daha süleymana sokacam, vuracam, öcümü alacam diye gezin ortalarda. adam sana geçirecek haberin yok.
matrakçı: bu bölüm cok dipnotcu gördüm seni. sen dillendirmesen biz ibrahim paşamızın niye ağladığını bilemezdik. hünkarın yeniçerilere ne yapacak çözemezdik. kızıyorum sana, ne bileyim bu halinle tam şam şebelekleri gibisin. aklın fikrin öpücük, abidik gubidik. eskisi gibi resim çiz, dam üstünde çul serer oyna. yap yani ekşınını beliyoruz.
mustafa ve ayaz paşa : şükür ki Mustafa paşamızın sesini de duyduk. her bölüm agzını yamultup, hadi ordaaan der gibi sırıtışına uzaktan uzaktan iç geçirdik. hele bir ses ver lo diyerek bekledik. yoksa adamın dili mi yok derken, sesi cıktı çok şükür. en az ayaz paşam kadar karizmasın vesselam. yamuk agızlarınızı sevsinler.
haticem: benim narin prensesim. her zaman kayırıp kolladıgım, toz kondurmadıgım kelebeğim. senin kadar güzel ağayan yok şu sarayda yemin ederim. lakin bu kadar bağırma, kaderine tevekkülle boyun ey. kaç zaman geçti, kendini topla. kız sarayın en baba, en karizma adamını kaptın daha ne ağlarsın. cocuk çalışmaları yap kafanı dagıt bebişim. senin o gözyaşlarına kurban olan paşanı sevsinler sultanım. öhöööm
paşaların paşası ibrahimim: sevdiceğinin acısını yüreğinde hissedip serin uykuları haram olan ibrahim. geceliğinin içinde kor ateşler gibi yakan, bir yudum su vermeyen ibrahim.(dansözle ne yaptın aramızda kalacak söyle)
tek lafım var sana, el öpme dudak öp.
bu memleket gayrı senden başka birşey beklemez.
written by meral teyze: 20 bölümdür entry girdik, yazdık eğlendik, güldük geçtik. lakin şu yazacaklarım artık ciddidir meral hanım teyze. katıldıgın tv programında sultan süleymanı öyle bir anlatmıştın ki, bir kez daha hayran olmuştuk kendisine. fakat niçin senin yazdıgın bu kurgu hikayesinde süleymanı sadece karı s.ken, taş yontan, eh bir iki de devlet işiyle uğraşan sıradan bir adam gibi görmekteyiz git gide. niçin hürrem kötülüklerine bir kılıf bulmak ister gibi haksızlıga ugrayan zavallı modunda..tarihi olaylara uyuyormusun, uymuyormusun belli değil. zira uysan hatice sultanın bebeği doğar kucagında olurdu. hürremin oğlu selim beşikte olmaz, bir yaşında yürüyen, bilemedin emekleyen bir bebiş olurdu. canın nerden çekerse yani. yaz- kış- gece- gündüz karışmış gidiyor zaten. mantıksızlıklar diz boyu.
hele hele bu bölüm tamamen şaşkınım. bu mudur senin aşk kavuşmasından anladıgın. aylarca mısır'da, sevdiğinden uzakta olan adam böylemi kavuşma yaşar sence. hasretle beklediği erkeği saraya gelen aşık kadın, bahçede böyle mi salınır. boş sahneler boş replikler. fazla öne cıkan gereksiz şahsiyetler. diyecek laf bulamıyorum. pek cok üzgünüm. hörmetler.
şhow tv de yayınlanan bir dizi. ve ben bu diziye küsüm, evet amk küskünüm. sırf süleyman beyefendi hürrem'den başkasını hoplatmıyor diye yaklaşık 4 bölümdür izlemiyorum. insan değişik memeler, değişik hatunlar görmek istiyo tabi. birazda duygu yüklü bir insan olduğumdan mahidevran'a acıyorum valla. kadının ömrü halvete girme düşleriyle dolu. ''hoplat beni süleymanım, sırtımı soğuk duvarlara yasla, ver küsküyü sultanım'' diyor başka bişey demiyor. karı 'hasret kaldım yanıyorum' diyor bizimki acıyıp 3 fişek attırmıyor, onu geçtim bi fişek dahi atmaz mı lan insan. söndürmez mi o alevi...
e tabi hal böyle olunca gittikçe şişen hürrem'i ( 4 ay sonra 100 kilo olur demedi demeyin ) sürekli koynuna alınca dizininde bi anlamı kalmıyo be hafız. bi ara sadıka'yı hoplatacaktı o da yalan oldu. göremedik o memeleri, o ateşli öpüşmeleri. o gün bu gündür seyretmiyorum zaten. ona küstüm işte. ama dün akşam saat 11 gibi gelen telefonla tekrar açtım bu diziyi. arayan kankamdı.
* alo gukla padişah seninkini hoplatacak.
- sen ne diyon yarram
* sultan süleman diyom, senin sadıkaya küsküyü verecek.
- ha siktir, inanmam.
* aç bah.
vay vay vay açtığımda süleyman bir odadaydı, sadıka'nın kolundan tutmuş ve sinsice 'kal' demişti. lan hakkatten sonunda doğru yolu bulmuştu. sadıka'da ' izin verin hazırlanayım' dedi. padişahta pişmiş kelle gibi sırıtarak ' gerek yok ' dedi ve bunun yanağını 2 eliyle tutup o güzel yüzünü doya doya süzdükten sonra yavaşça ateşli dudaklarına yumuldu ( orda titremeye başladım )
evet tam ben sarsılarak titreyip boşalacakken pat diye bölüm sonu gelmişti. ama olsundu. dizi kaybettiği izleyicisine tekrar kavuşmuştu. ama olurda devamında yine hoplatmazsa, bizi o sutun gibi bacaklardan, kaymak gibi memelerden, kiraz gibi dudaklardan mahrum bırakır, yine bi aksilik çıkarsa aha bu başlığa gelip çılgınca küfürler savuracam haberiniz olsun.
he film bitince kankam yine aradı;
* gukla gördün mü nasılda öptü,
- he la, içim titredi.
* ama bence yine sevişemeyecek
- nasi yani.
* ya pargalı, ya da hacer bi şekilde sultan süleymana şeyi söyleyecek
- neyi lan neyiii
* bu matrakçı varya, hani bi öpücüğe tav olan mal.
- hee
* he işte onun sadıka'da gönlü olduğunu, bunları başgöz edek falan diyecek.
- demeee
* diyecek
- seninde yolunu sikeyim.
( önümüzdeki bölmü sabırsızlıkla bekliyorum, hele bi hoplatmasın, hele bi yatağa usulca sırtını yapıştırmasın soracam ona, şerefsizim bende çok pis laflar var )
aşiret dizisi yazarı meral okay hanımın yazdığı saçmalıktır. fransız usulü öpüştürdüğü osmanlı saraylılarını nerde okumuş, nerde görmüş acaba, nerden duymuş acaba.
-son bölümde padişah için pislik dediğim andır, ne o öle kal demeler orda mazlum aşık var elini bile süremezken adaletsizlik bu nerde komünistler görmek istiyorum amk. ayıp ulan siktirgit hürremi sik.
-nigar kalfa (bkz: azgın karı) rolüne büründü galiba o ne öyle rüyalar falan yapmayın böyle şeyler küçük çocuklar da izliyor bu diziyi.
son 3 bölümdür yeniçerilerin pek bir göz önüne çıktıkları dizi. yanılmıyorsam 18. bölümde bir ulufe töreni sahnesi çekmişler, izlediğimde diğer türk dizilerini bir anda sorgulamaya başladım. o nasıl bir zikir müziğidir sorarım sana ey o dizinin müziklerini yapan şahsiyet? adını unuttum şu an affet. fahir atakoğlu'nu görmüştüm isimler arasında ama onda böyle bir müziğin kültürü hak getire, sanmam yani. velhasıl dibim düştü o kızılbaş yeniçerilerin ulufe töreni sahnesine. 10 üzerinden 3487 verdim, başarılı dizi vesselam. hiç olmazsa apaçi yeni nesile kanuni'nin sadece bir motosiklet markası olmadığını anlatıyor, işin iyi yanından bakalım.
bu dizi hakkında tek merak ettiğim kaç sene süreceği.
kanuni sultan süleyman kırk altı sene tahtta kalmış, dizide ise ancak rodos seferine* kadar gelebildiler. gerisini siz düşünün...reytingler böyle devam ederse, bu dizi sakız gibi uzar genç osman ı bile görürürüz. yüz sayfalık kitaptan yüz elli bölümlük dizi çıkaran zihniyet altıyüz senelik imparatorluktan kaç bölüm dizi çıkarır düşünmek istemiyorum.
