türk milletinin hiçbir şeyi beğenmediğinin kanıtıdır bu dizi. dizi ilerlemeyince "amk 8 sene sürer bu şimdi klasik türk dizisi" derler, gereksiz yerleri uzatmayıp atladıkları zaman da "bu ne amk her bölüme ayrı çocuk" tripleri. hadi herkes mükemmel dizi çeksin de izleyelim. *
hürrem yine fırtlatmıştır, ebe kadının ketumluğu sessizliği artık beni delirtecek bu arada. hürremde mübarek iki çığlıkta orgazm olur gibi çocuk doğuruyor 5 dakkada şipşak, pancar motoru mübarek.
Marshall reklamın şeyini çıkarmıştır çok afedersiniz. hatice sultan yegenini severken kaymaklı lokum der demez alttan kaymaklı lokum rengimizi denediniz mi tarzında bir alt yazı geçmiştir beni de gülmekten geçirmiştir
makbul pargalı, venedikten hediyeler alınca iyi; sadrazamlık hakkı iken mısır a sürgüne gönderilen ahmet paşa, türk memluklarla görüşüyor diye hain.. hem de ortada sadece bir mektup var ve gönderen ibrahimin adamı. kanuni hemen tav oluyor ve "ahmet paşa gene ne çeviriyor acaba" diyor. hey allahım.
şimdi diziye mi saçma diyelim yoksa gerçekten piri mehmet paşa dan sonra teamüller gereği sadrazam olması gerekirken her nedense olamayan ahmet paşa nın akıbetine mi inanalım. tarihten anlaşıldığı kadarıyla kanuninin pargalıya ciddi bir muhabbeti var. ve olaylar piri mehmet paşa dan sonra başlıyor. hatta rodos seferinde...
bir ikinci konu... senarist meral okay, bildiğimiz kadarıyla sosyalist. artık nasıl bir sosyalist bilmiyorum ama halkların kardeşliğine inanıyor olsa gerek. türkiye de hani ırkı, milliyeti, kültürü gündemden kaçırıp "hepimiz dünya vatandaşıyız." derler ya. e peki sayın bayan, dizi başından beri hemen her bölüm hürreme çocukluk şarkısını söyletmen neden? "alliçiyaaaa makkaraaa taslimano...diye giden şarkı.(salladım ama böyle bişi) hürrem sürekli doğduğu toprakları, ana babasını, dinini, şarkılarını, adetlerini filan hatırlıyor. (bkz: bu ne perhiz bu ne lahana turşusu)
sonra pargalı ya gelelim. yine aynı durum söz konusu. bu eleman on yaşında osmanlı sarayına gelmiş. yılları burada geçmiş ama hala memleket hasreti diyor, gidiyor babasını ve kardeşini buluyor. hem de sadrazam olduğu gibi. doğduğu topraklar, kültürü falan filan. sizin görüşünüze göre bunların sözü olmaması gerekir. mühim olan insan olmak değil mi?
buradan da anlaşıldığı gibi eğer türk isen dilini, kültürünü, medeniyetini unutacaksın. yoksa ermeniye, ruma, rusa, kürde bilmem kime serbest ve hatta en doğal hak bunlar. işte burada sıçıyorsunuz türk düşmanları. sizin götünüzden haberiniz yok ama uzaktan görülüyor.
biraz sinirlendim ama iyiyim şimdi. çelişkilerinizi sikeyim sizin.
aha da şimdi çalıyor müzik: o leyy leyy loo, naliçi liii voooo seee tay sili na sio.. ve bitti amk.
hürrem'in 2 bölüme bir hamile kalıp, üçüncü bölüme doğurduğu dizi.
böyle o da nasıl bir doğurmaksa, makinalı tüfek gibi, takır takır. bir çığlıkta doğuruveriyor.
edit: ayrıca şehzade mustafa hürrem hamile kaldığında henüz küçücüktü, hürrem doğurma evresine geldiğinde de bildiğin kocaman çocuk olmuştu. nasıl iştir bu şimdi? hürrem'in hamileliği yıllarca mı sürdü yani? peeeh!
pargalının sarayı yıldız teknik üniversitesi davutpaşa kampüsündedir. çoğu zaman okan yalabığı görmek isteyen henüz ergen kızlarımız yüzünden çekimler sık sık bölünmektedir.
sözlükten okunduğu kadarıyla adının harem ya da halvet olması gereken dizi. önceden ilaç için olsun 2 topla ve 7 yeniçeriyle küffarın üstüne yürünüyordu, iyi kötü. artık o da kalmamış.
dar mekan dizilerini seviyoruz sanırım. dedikoduyu da severiz. o ona bunu dedi, bu ona şunu dedi, kaynım bana atladı vesaire... cinselliğe ekranlarda tahammül edemeyecek kadar muhafazakar takılan insanımızın kendi evine, odasına çekildiğinde büyük bir iştahla izliyor olması da ayrı bir ironi. işin tuhafı, herhangi bir "tatmin edici noktaya" ulaşamayacağını bile bile, adeta cine 5'i şifreli olmasına rağmen izlercesine kendinden geçerek bakıyor ekrana. hayal gücünün sınırlarını hafife almamak lazımmış demek ki.
yüzde 50'ye varan izlenme oranıyla necip milletimizin tıpkı rte, acun, serdar ortaç ve nihat doğan tercihi kadar anlaşılamaz, anlamlandırılamazdır benim için, o ayrı.
--spoiler--
oyuncu seçimini iyi yaptıklarını 17. bölümde anladım. selma ergeç (hatice sultan) güldüğünde bir an gözümde nebahat çehre (valide sultan-ayşe hafza hatun-) canlandı. (valide sultan da tam valide sultan söylemeden geçemem bunu-güzelliği asaleti otoritesi falan-)
ayrıca bu ne be 1,5 saatlik dizinin 1 saati düğünle geçti. halk ve yeniçeriler gibi ben de sıkıldım. az savaşın hiç olmadı oynaşın entrikalaşın ne biliyim.
söylemeden geçemeyeceğim. artık nigarım kalfam birtaneme birini bulun. üzülüyorum. eğer adam bulamıyorsanız seve seve oynarım o adamı.
şu viktorya(victoria) -namı diğer sadıka- ölsün artık baydı o hala salak tripleri. ya matrakçıya verin yada tez vurun kellesini...
matrakçının öleceğini düşünmeyiniz. zira 1564 ölüm tarihi olarak bilinmektedir. 1537'de de fetihname-i karabuğdan ı yazdığı -Kanuni'nin iran seferini anlatır- düşünülürse 1536 da ölen pargalıdan çok devlet-i aliyye dedir.
bu arada pargalının annesi nasıl ölüyor. o kısım muamma. normalde sadrazamken ailesini(anne ve babasını) istanbula getirtmiş..
1850lerde evcilleştirilen muhabbet kuşlarının orada ne aradığı yada o kafeste nasıl öyle durdukları da ayrı bir merak konusunu bana getirmiştir.
edit:1936 da ölen pargalı yazmışım alışkanlıktan yanlışlıkla özür diliyorum ve beni uyaran amaniee nickli arkadaşımıza da teşekkür ediyorum. :)
--spoiler--
Hürroşum: arım, balım, peteğim. bu bölüm karnındaki kaz tüyleri, sen salınıp süzülüp oynarken elinde kalıverecek diye pek korktum. ben sana sultan ol, azıcık oturaklı ol dedikçe sen daha fena oynak oluyorsun kuzum. bu arada Haticemin dügününü kıskandın bak göremedin. allahın sopası yok işte. ögren artık bunları. yeni şehzaden de mübarek olsun. hakkını yemeyelim şimdi, maşallah 3 aylık bebe dogurdun. canın cıkıyor doguracam diye lakin hala çenen durmuyor. ona laf, buna laf. "Süleymaaaan nerdesin" . sen süleymanı yeni yetme aşık sandın zaar. koca padişah elini tutup nefes al, nefes ver talimimi yapacak seninle. hayır 3. doğurdun bak bunu da öğrenemedin. bu bölüm not kırdım senden.
hem nedir yavrum sendeki bu yemek aşkı. adam dibinde Leo diyor, kırım diyor, sen hala önünden kaçıracaklar diye lop lop yutuyorsun. gözünün içine girdi lan herif. yut lokmanı. bogazında kalmasın. hünkarın sırtına vurmasın.
bu arada hadi yine iyisin, orman fantazisi de yaptın. seni karamel lokum seni.
Gülfem: haticemi halvete yollama şekline bayıldım, yarıldım. "hem paşamızı, hem de kendini mutlu etme vaktidir"
17 bölümdür söylediğin en yarmalık söz bu olsa gerek. demek ki neymiş o dönemlerde bile kadınların asli görevi Sultan da olsan aynıymış. mutlu et paşanı, mutlu et kocanı. kınıyorum bu zihniyeti. en azından sen işin içine haticeyi de kattın ve yırttın. çekilebilirsin.
Matrakçım: biz seni uyanık bilirdik, aşkın gözü kördür lafı senden türetilmiş halbuki. allahın şaşkını. kalem kaşmış. kemik torbası desen daha dogru olur. bundan sonra viki vikiyi görünce de agzını kapat. zira Meral teyzemizin elinde o ağıza daha cok sinek kaçar. (bak sinek dedim. kötünün iyisidir bilesin)
Sümbülüm: neredesin sen. özledim ben seni be. yanına uzanasım, karınını doyurasım geldi. Gülnihal ile yanyana da gelemedin aşkitom. tamam alet nanay, işlev sıfır ama sen işini bilirsin. var sende o potansiyel. gelecek bölüm senden performans bekliyorum. içindeki cevheri çıkar.
Mustafa: şimdiden özledim yavrum ben seni. seni almışlar yerine ne koymuşlar! alışmamak lazım efendim bu bebeciklere. sayende anladım. zırt pırt değişince yıkılıyorum işte böyle.
Nigarım: bilirsin ben seni pek severim. koca bile buldum da sana, Meral teyzeme dinletemedim. bak sonunda sende isyan ettin. kız o nasıl özenmektir. utanmasan ibrahimle Haticemi seyrederken ohhhh diye rahatlıcan. kendinden geçtin resmen.
everin bu kızı tez vakit. uzak tutun Pargalımdan. eger ki Pargalıma göz dikersen, nigarım demem yolarım sacını başını.
Süleyman: sen ne malın gözüsün. gözün doysun. hala fıldır fıldır aranıyorsun. Hürroş neyine yetmedi vikiye bakıyorsun. "hııı bu sarayda da dalacak hatun var maşallaaaahh" iç sesini, ekrandan duymayan kalmadı.
mustafa yetişsin, haremine ortak olsun da gör gününü.(lakin bu kadar cariye ve halvet ile ne pozisyonlar bulmuştur Süleyman. ne yazık ki bilinmiyor arkadaş tarihimiz. mirasımızın yavanlığı bu yüzden)
Haticem: mızmız prensesim. taze gelinmisin ki gülfemi yollamıyorsun. ama olsun bu bölüm kötü laf etmeyeceğim sana. bu kadar derin hasretin kavuşması daha da ateşli olurdu zira. şükür kavuştunuz. yetti mi?, yetmedi. cilevelerini bekliyorum.
Paşaların paşası ibrahimim: haremin korkulu rüyası olmaktan çıkıp, "yatak odamın haşin erkeğiyim" moduna girdiğin için pek mesuduz. o nasıl kolye cıkarmaktır, nasıl düğme açmaktır. yaktın geçtin yeminle. eridik oglum ekran başında. 3 dakika 30 saniyelik bir görüntü ile bütün genç kızları tuş ettin. "önce etek öperim, sonra bi güzel ....rim" bakışların da süperdi. tamam sustum bozmadık romantizmi.
Senarist meral hanım teyze: bu entry de kulaklarını baya çınlattım. şimdi bu düğün kimindi teyzem. vuslata erenler kimdi. ibrahim ve Hatice dimi. yok yani yanlışlık olmasın da. biz pek vuslat göremedik. iki öptür bir koklaş oldu da bitti maşallah. bu mudur senin aşk kavuşmasından anladıgın. hani sabah uyanma sahnesi nerede, yatakta cilveleşme sahnesi nerede, Paşamın geceliği nerede. gerçi şimdi allah var, süleyman ve Hürremin halvetlerine 10 basar o ayrı. ama bu senden ötürü değil işte, oyunculardan ötürü. bundan sonra ibo ve Hatce sahnelerini bol koklaşmalı istiyoruz bilesin. bindiğin dalı kesmeyesin. hörmetler.
--spoiler--
Paşaların paşası ibrahimim: haremin korkulu rüyası olmaktan çıkıp, "yatak odamın haşin erkeğiyim" moduna girdiğin için pek mesuduz. o nasıl kolye cıkarmaktır, nasıl düğme açmaktır. yaktın geçtin yeminle. eridik oglum ekran başında. 3 dakika 30 saniyelik bir görüntü ile bütün genç kızları tuş ettin. "önce etek öperim, sonra bi güzel ....rim" bakışların da süperdi. tamam sustum bozmadık romantizmi.
--spoiler--
17.bölüm özeti kısaca budur arkadaşlar. yalnız orman da çadır kurmak neyin nesidir ya? koskaca hünkar, çadırdan bozma 4 ayaklı bir bezin altın da. olmamış öyle. nigar kalfama da tez elden mutuluklar diliyoruz. ayrıca sümbül ağa hasret bıraktı bu bölümde kendisine.
en nihayi öğreneceğimiz tek şey zaten bildiklerimizdir. kanuni hürrem'in büyük etkisiyle (başka etkilerde var tabi) yetenekleri ve bilgisiyle osmanlı'nın en önemli şehzadelerinden oğlu mustafa'yı öldürtmüş ve hürrem'den olma 2.selim (sarı selim) tahta geçmiştir. sarı selim döneminde osmanlının kağıt üstünde genişlediği görülsede yapılan harcamalar aslında osmanlının duraksama hatta çöküşünün başlangıcıdır. tahtı gerçekten hakeden mustafa padişah olsaydı belki bugün amerika diye bir ülke bırakın süper güç olmayı ülke bile olmayacaktı!
ben sana demedim mi sultan süleyman "aşk en büyük yanılgın olabilir ama en büyük yenilgin olmasın diye dikkat et! *
18. bölüm fragmanı yayınlanmıştır: http://www.vidivodo.com/5...m-yuzyil-18-bolum-fragman müzik olmamış o diziye arkadaş. ha bir de fragmanda kim bu leo diyen mahidevran da olmamış. koskoca haseki sultan liseli kızlar gibi kim bu leo ne iş hadi bakalım der tavrı falan yapar mı la?? ayrıca sanırım pargalı ahmet paşayı indirmeye mısıra gidiyor hadi hayırlısı.
