iki bölümdür bayağı bir ağlama-hüzün moduna sokan dizi. vesileyle de kadrodaki sağlam oyuncular ile "mış gibi" yaparak oynayan oyuncuları epeyce ayırdetme olanağı doğmuş oldu.
saruhan sancak bey'i şehzade * mustafa giymiş olduğu son beyaz kıyafetiyle alaaddin ve sihirli lambasını hatırlatmıştır. ancak bir şehzade'ye yaraşır bir kıyafetti *.
şimdiye kadar izlemedim doğru düzgün, geçen hafta olay var dediler diye ailecek mustafanın öldürüldüğü bölümü izledik.
ayyyyy allahımm mahvoldum, boğazıma düğümlendi nefesim.
en son kardeşim isyan ett lann isyan et beee diye bağırırken , annem allahınızdan bulun diye ağlıyordu.
yok daha da izlemem. tarihin seyrini biliyoruz gerçi ama insanın gözüne soka soka dramatize edilmez ki bu kadar.
kimi tarihçiler şehzade mustafa da masum değildi diyor ama benim aklımın almadığı nokta var. mustafa madem babasına karşı bir suç işlemiş nasıl olur da ölüme bile bile gider? madem tahta geçmek istiyor ve bunun için dümen çeviriyor öldürüleceği kendine söylendiği halde nasıl oluyor da babasının huzuruna gidiyor? bu nokta çok düşündürücü.
osmanlıyı itin götüne sokan, tarihi yerle bir eden sikindirik dizidir. ulan meğer ne güzel hayatı varmış sultanın, şehzadelerin. yataktan çıkmıyorlar, her yerde halvet oluyor bunlar. ne zaman denk gelsem, ya sultan ya da şehzadelerden biri karıyı götürüyor. pardon karıyı dedim, karıları olucaktı. amk osmanlı bu kadar uçkuruna düşük bir devlet miydi? senarist maşallah diziyi pornoya çevirdi, gelecek bölümde sülümanın şişeye oturup intihar etmesini bekliyorum. zira bu işkence hemen bitmeli, final yapın lan artık çoktan boku çıktı.
belki şehzade mustafa dizideki kadar masum değildi ama isyankar bir şehzade de değildi. zira isyankar bir şehzade olsaydı yeniçeriler bu kadar destek vermişken, hiç durmaz babası kanuniyi tahttan indirmeyi başarırdı.
dizide babasına yazdığı mektup epey acıklıydı.
hünkarım, kalbimin üzerinde taşıycağım bu mektubu muhtemelen siz hiç okuyamıcaksınız zira bu mektubu hakikate ermesini hiç ummadığım bir istakbele yazıyorum arzum dileğim budur. dileğim gerçekleşmez ve bu mektup elinize geçerse bana kıymışsınız demektir.
Ey hünkarım.. Ey canum babam. Bu satırları okuduğunuzu göre siz, kendi kalbinizi söküp attınız..
Bense bu yalan dünyadan göçüp gittim..
bilin ki elinizi günaha buladınız, bilin ki masum bir canı aldınız..
oysa birbirimize söz vermiştik, ben size isyan etmiyceğime and içmiştim, sizde bana kıymıycağınıza... ben sözümü tutdum baba ve zinhar ihanet etmedim, oğlum mehmedin başı hakkı için kızım nergiz şahın başı hakkı için ihanet etmedim, etmem.. fakat siz sözünüzden döndünüz asla yapmam dediğinizi yaptınız.
size bir babanın evladına kıydığı bu zalim dünyayı bırakıyorum. Zira ikbal ve iktidar uğruna babasının canına kast etmiş bir zalim olarak yaşamaktansa..
Bir mazlum olarak ölmeyi yeğlerim!
adım, sizin gibi tarihin altın sayfalarına yazılmıycak belki, hiç kimse zaferlerimden bahsetmiycek, cihana hükmettiğim bir tahtım olmıycak, hatta bir hain, asi bir şehzade olduğumu yazıcak Vakanüvisler, varsın öyle yazsınlar varsın allahın bildiğini kullarından saklasınlar, bir gün gelir mazlumların hikayeside anlatılır.
Belki yıllar, belki de yüzyıllar sonra biri benim hikayemi anlatır, birileri işitir ve öğrenirler hakikati işte o gün mazlumun hakkı mazluma teslim edilmiş olur.
osmanlı düşmanlarını, gerçek hayatta gün yüzüne çıkartmış dizi. böylece dolaylı olarak kimlerin vatanhaini olduğunu kabak gibi ortaya çıkarıyor. malüm fatih istanbulu fethettiğinde istanbulda yaşayan yerlileri tahliye etmemiş, insanlık yapmıştır ama bugün bu nankörler osmanlıya küfür etmektedir. ne kadar acı diy mi?
örnek vermek gerekirse, kiracınızın aile reisi ölüyor sizde evinizi cocuklarına veriyorsunuz yıllar sonra o cocuklar sizin kızınıza tecavüz ediyor.
son bölümde mantık hatası var. süleyman mustafa öldükten sonra çok üzüldü bağırdı bilmem ne mektubu da hüzünlü hüzünlü okudu, içi kahroluyor eyvallah. ama hala mustafa bana ihanet etti diyor. gerçekte öyle bir mektup var mı bilinmez ama dizide süleyman o mektubu okudu. böyle bir mektubu okuyup da hala ihanet etti diye dolanması bir de üstüne oğlunu da boğdurtması çok saçma. mıstıfa o mektubu boşuna mı yazmış yani?
iyi yetişmiş şehzade mustafanın boğdurulması ve sonrasında osmanlı için hiç bir şeyin iyi olmayacağı dizide dikkat çekici tasvirlerle betimlenmiştir. istanbulun üzerindeki karanlık hava şehzadeyi gömdükleri yerdeki bir tek ağaçta yaprak olmaması.
bir bakıma osmanlının sonunu getiren de fatihin halt etmesiyle şehzade boğdurma belasını başlatmasıdır ve dednilebilir ki osmanlı fatihle başlayıp fatihle yıkıma sürüklenmiştir.
zira sonradan gelen şehzade ve padişahların hepsi her an ölüm korkusu yaşayan sinik çaresiz etrafında değerli adam almak yerine kendisine ihanet etmeyecek olması yeterli görülen kadrolarla yönetilmeye başlanmıştır.
muhteşem yüzyıl, yalnızca bu günün değil, türk televizyon tarihinin kuşkusuz en başarılı dizilerinden biridir; senaryosu, rol alan oyuncuların yeteneği, dekor ve giysilerdeki özen, tarihi mekan görüntülerinde kullanılan bilgisayar animasyonları, çekim kalitesi ve daha birçok yönü ile.
dizi bölümlerini izleyenlerin, gerçekleşen olayları yakınlarına anlatımındaki coşku ve heyecana baktığımızda, bu dizinin, seyircisine yaşatmak istediği duyguları ne denli başarıyla yaşatabildiğini de görmekteyiz zaten.
dizinin ilk sezonu. bir sabah programı dizi tartışılırken birisi mustafa'nın öleceğini söylüyor diğeri ona dizinin sonunu söylediği için kızıyor.
beyin gerçekten bedava.
Tarihinizi dizilerden öğrenmeyin lütfen.
Müzikleriyle ve hepsi olmasa da kaliteli oyuncularıyla şu sıralar reytıng sıralamasında birinci olan dizi. Bizde biliyoruz Süleyman'ın habire savaşta oldugunu ama bu bir dizi bu ayrıma biraz varmak gerekiyor galiba.
Dün ki bölümü tam bir sıçış olan dizi. Şehzade Cihangir'i o halde göstermek uyduruk bir palavradan ibarettir. Bugüne kadar hep sahip çıktım ama dün gercekten kötüydü. Yakışmadı.