ders müfredatlarının aşırı yoğun, konuların sıkıştırılmış şekilde yerleştirilmesinden dolayı kişilerin yıllarca koştura koştura ders işlemesidir.
herşey ilkokula başlamamla gelişti; dersler kafaya göre işlenir sanırdım. meğer bir plana sadıkmış öğretmenler. durdurak bilmeden ilkokulu bitirdik. ortaokula geldik... bir şey değişmedi. hatta araya anadolu lisesi sınavı fen lisesi sınavı girdi; bu iki adet sınav vesilesiyle sekiz yıl içerisinde yine sıkıştırılmış programlarla boğuştuk.
lisede rahatlayacağımızı sandık; bu sefer konular daha da yoğundu. hep de yanılıyorduk. öğretmenlerimiz "olmaz yetiştirmemiz lazım" diyordu. demek yine bir plana sadıktık. ne de olsa liselerimiz de milli eğitime bağlı; sadık olalım, plana uyalım. anlamadan ilerleyelim maksat müfredat yetişsin.
üç sene daha geçti bu sefer üniversiteye geldik; "üniversiteler özgür" dedim; dersleri anlayarak işleriz. yanılmışız yine. ağzımız açık bakıyoruz. yakın bulduğumuz hocalara "ara verelim" diyoruz...
malesef ara vermiyorlar; erken bitirmiyorlar. ama üniversiteler özgür.
diferansiyel denklemler dersi oldukça bol konulu bir derstir; üç ay kadar bir sürede ise anlaşılması oldukça zordur; iki döneme yayılması gerekirken yaymazlar. biz azıcık nefes almak istedikçe müfredat yetiştirmeye çalışıyor bunlar. düşündüm içimden "üniversite özgür falan ama bir diferansiyel kurulu falan var herhalde" dedim. yani madem kimseye hesap vermiyorlar; nedir bu müfredat...
ben bu kadar saçmalarken bir gün diferansiyel dersinde kapı çaldı; "aha diferansiyel kurulu geldi" dedim içimden; meğer hademeymiş; amfiyi erken boşaltmamız gerekiyormuş. zamanında boşaltmalıyız ama amfiyi; müfredata uygun şekilde...