konuşmanın bir cümlesini cımbızlama tekniğinin son ürünü.
"Subay kızı olduğun için bununla mücadeleyi babana soracaksın. O da askeri boyutunu anlatacak 'Niye böyle oluyor' diye. Biz işin siyasi ve diplomatik boyutuyla uğraşıyoruz. Güvenlik güçleri de arazide yapılması gerekenler varsa bunlar vakti geldiğinde yapacaktır. Bizler birileri istiyor diye, tahrik ediyor diye bu tür hareket içine giremeyiz. Askeri gerekçeler oluştuğu anda bize iletildiği anda ne gerekiyorsa yaparız."
veciz sözleriyle gündeme gelmede rakip tanımaz başbakanımızın son bombasıdır.
ben de babama sordum bakın ne dedi:
(bkz: kervan ters dönünce topal eşek baş olur)
sayın başbakanımızın, karşısında süklüm püklüm başbakanlık muhabirleri değil de "özgür düşünen bir birey" olduğunda, böyle birisinin sorularına muhatap olduğunda nasıl da şaşırdığını gösteren ifadesidir. orada aydın doğan medyası, tmsf medyası yok tabii, değil mi sayın başbakan?
cok gurursuzca soylenmis bir cumle. bu ulkeyi kimlerin yonettigini iyi anliyabilliyoruz boylece. zira araplardan bize ne hayir geldi ki arap ozentilerinden gelsin.
hayır efendim, ben mücadeleyi hükümete sorarım, askere değil. o kızın babası sadece bir asker. tüm yetkilerin sahibi ve dolayısıyla da herşeyin sorumlusu hükümettir, hem hükümetin başı olup, hem de olayların sorumluluğundan eskivlerle sıyrılamazsın efendi!
o konuşmanın bütününe bakıldığında; ''askeri işler askerlerin işidir ben işin bürokratik tarafına bakıyorum'' diyor, bürokrasi yüzünden aylardır yetki isteyip de alamayan eli kolu bağlı askere, askeri başarısızlıkları yüklemenin tayyipçesi bu.
taraftarlarının (uykudakilerin) yiyeceği, ama aklı başında olanların yemeyeceği çok manidar bir demeçtir bu netekim.
sözü kısa kesmek adına otomatik bir cevap. kız asker kızı olmasa ne diyecekti sayın başbakan.
aklıma hep geliyor sorasım geldi; başbakanlığı kime soralım. en önemli zamanda yurt dışı gezisi yapmak mıdır başbakanlık. benim babam başbakan değil hiçbir zaman öğrenemeyeceğim demek ki. üzüldüm şimdi halime.
