zamanında necmettin erbakan'ı bedevi çadırında köpek götüne sokmuştu baldırı çıplak bedevi .Hak ettiği bir son oldu bu kaddafi için 42 yıl nasıl dayanmış bu pis adama libya halkı şaşıyorum .Bundan sonrası içinse amerikanın ab'nin nato'yu içişlerine karıştırmayarak umarım hayalini kurdukları bağımsız libya'ya kavuşur libya'lılar.
bundan 2 hafta önce radyolara çıkıp "libya halkı bu hainlerle mücadele edecektir" "bunlarda bişey yok olm havada karada yeriz bunları" "bas abi bas alırsın onu bas" şeklinde atarlı atarlı konuşup gaza gelirken bugün kendisini kanalizasyonlardan çıkarmışlardır.
ölücen lan işte yakalanmışsın, belli yani, game over. bari yalvarmadan gururla gitseydin olm.
kaddafi gerçek bir lider değildi, elindeki gücün etkisi ile bazı şeyleri boş vermiş bir şımarık adamdı. resmen libya'nın sahibi idi.
ve birileri çıktı "biz libya'da demokrasi istiyoruz" dedi. bu sese kulak veren özgürlüğün ülkesi ve bm hemen direnişçilere destek verdi. biz demokrasi istiyoruz diyen isyancılar da kaddafi'yi insanlık dışı bir şekilde öldürerek ne kadar demokrat olacaklarını gösterdiler.
yani çoğu müslüman ülkede ne yazık ki ne yönetimler tam anlamıyla çağdaş bir yönetim modelini benimsiyor, nede o toplumlar milliyetçi bir yapıya bürünüp kendi işlerini kendi çözme yoluna gidiyor. böyle olunca hep batılı egemen güçler devreye bir şekilde giriyor ve işlerine gelen her türlü çıkarı elde ediyorlar.
belki kaddafi diktatördü ama ulusalcı ve batılı güçlerin karşısında durabilen bir liderdi.
şimdi görünüyor ki isyancılar kaddafi'yi böylesine acımasızca katlettiklerine göre kaddafi'den dahada despot olacaklar. ve libya'nın tüm zenginliğini batı'nın kullanımına açacaklar.
"libya halkı" kaddafi'yi belki çok aramayacak ama, "libya" kaddafi'yi bir daha rüyasında bile göremeyecek.
40 küsur senedir yönettiği halkının durumu bu işte. cahil cühela takımı. sen onları eğitmezsen, çağdaşlaşmamalarının nemalarını yemek istersen, zamanı geldiğinde de cahilce katledilirsin.
biraz akılları olsaydı, biraz geleceği düşünebilselerdi yaşatırlardı seni. yargılarlardı. dünyanın libya'ya bakışı değişirdi. itraflarından çok neticeler çıkabilirdi. hem libya hem dünya çok şey öğrenebilirdi.
emperyalizmin oyununa kurban gitti. doğduğum toprakların lideri kaddafi öldükten sonra yeni gelecekler emperyalizmin sözünden çıkmayacağı için her türlü şekilde sömürecek ve kesesi dolduracaktır. bu dünyanın her tarafından böyle oldu o yüzden tarih tekrerrüden ibarettir derler. arap halkları haklı isteklerini emperyalizm sopasıyla uygulamaya koyabileceğini sanıyor halbuki onlar amerika'nın ırak'a demokrasi götüreceğini sonucunda milyon insanın öldüğü gözardı edip onların desteğiyle hareket ediyorlar. kaddafi bir saddam hüseyin değildir. halkına katliam yapmadı ta ki isyan edene dek. bugün dünyanın birçok yerinde insanlr başını sokabileceği bir ev için didinirken kaddafi al sana ev git otur demesi yetti. kendini heba etmedi vatandaş ve başını sokabileceği bir evi oldu. sosyal devlet ilkesini uygulayan bir ülkeydi. peki halkı neden böyle yaptı? bunun nedeni dünya ülkeleri için kaddafi'nin miadını dolduran bir lider olduğu hedef tahtasına konuldu bir kere. bu hedef tahtası ne zaman kesinleşti peki? birkaç yıl önce bm toplantısında meydan okumasıyla başladı. tabi o da salaklık edip açık açık hedef aldı. saddam'ın ölmesine üzülmedim ama kaddafi'nin yerlerde tekmelenmesi ve bu şekilde öldürülmesi içimi cız ettirdi ve üzüldüm. başka bir ülkenin devlet adamına niye üzülüyorsun diyebilir insan ama bu şekilde bunu hak eden birisi değildi. neyse şimdi sıra geldi güçlü ülkeler tarafından libya ülkesinin kaynaklarından pay almaya. kim kazandı? kaddafi zamanında da halk kazanmıyordu denebilir ama en azından adam halkının kaynaklarını onlarla paylaşabiliyordu. dünya güçleri ne yapacak? çay kaşığıyla verecek kepçeyle alacak.
hakettiği sona kavuşmuş libya'nın 40 yıllık diktatörü. libya'nın kahramanı olmadı asla. halkı soyan, işkenceler eden, binlerce kişiyi ne acılar çektiğine hiç aldırmadan kılıçtan geçiren pezevenkten başka biri değildi.
hakettiği sona kavuşmuş libya'nın 40 yıllık diktatörü. libya'nın kahramanı olmadı asla. halkı soyan, işkenceler eden, binlerce kişiyi ne acılar çektiğine hiç aldırmadan kılıçtan geçiren emperyalistten başka biri değildi.
fransız lejyonlarının libya'ya girişi ve onu ordusuyla havadan destekleyen nato ordusuyla ülkesi işgal edilen ve bu işgalin son günlerinde çatışmada öldürülen merhum libya lideri. 2009'daki arap birliği zirvesindeki çkışıyla şahsım tarafından hep gülümsenerek anılacaktır eğer anılırsa tabii, o ünlü zirvedeki sözleri şöyleydi, suudi kralına seslenerek :
"6 yıldır benimle yüzleşmekten kaçınıyorsun. hep yalan söylüyorsun. ingiliz mahsulü ve amerikan müttefikisin ! arapların uluslararası lideri benim. arap hükümdarlarının halifesiyim. afrika krallarının kralıyım ve müslümanların imamıyım. bulunduğum yüksek mevki, aşağılara inmeme müsait değil !"
aynı şamata saddam hüseyin öldüğünde de yapılmıştı. sözde demokrasi taraftarı liboşlar sevinç çığlıkları atmıştı. oysa saddam sonrası ırak'ın hali pür melali ortadır ve libya'da da durum ırak'tan daha iyi olamayacaktır. yeni emperyalist saldırı dalgası ortadoğu'yu yerle bir ederken sevinç çığlıkları atanlar, yarın o emperyalistlerle komşuluğun faturası önümüze konduğunda ne yapacaklar çok merak ediyorum. saddam gitti, mübarek gitti, bin ali gitti, kaddafi gitti, sırada beşar esad var, ardından iran'a yüklenecekler ama sanki ürdün, s. arabistan, kuveyt, bae'nde diktatörlükler, hanedanlar yokmuş gibi davranacaklar ve bizim liboşlarımız da bu duruma çanak tutacaklar. ta ki; emperyalistlerin çıkarları bu diktatörlerle çelişene kadar. ondan sonra bizim liboşlar hiç ağızlarına almadıkları bu liderleri de "katil, cani" ilan etmekte sahiplerini bile hayrete düşürecek bir cevvallik daha gösterecekler.
işte müstemleke zihniyeti budur, işte satılmışlık budur, işte kölelik budur. hep birilerinin borazanlığını yapmak, hep birilerine yaranmaya çalışmak, hep birilerinin artıklarıyla yaşamaya kendini alıştırmaktır.
-Öğrencilere yaptıkları tahsile göre ortalama ücret ödenir.
-işsizlere iş bulana kadar tam ücret ödenir .
-Evlenen çiftlere bedelsiz olarak konut verilir.
-Yurt dışında tahsil yapanlara 2500 Euro harçlık yanında, barınmak ve araç yardımı yapılır.
-Ülkede otomobiller fabrika maliyetine satılır.
-Libya'nın kimseye tek sent kredi borcu yoktur.
-Eğitim, tahsil ve sağlık hizmetleri tüm yurttaşlara bedelsizdir.
-Nüfusun yüzde 25'i yüksek tahsillidir.
-Son bombalama olaylarına kadar sokaklarda evsiz veya dilenci bulunmamaktaydı.
-Bir somun ekmek fiyatı sadece 15 centtir.
ABD ve diğer kapitalist Ülkelerin Libya'yı sevmemelerine şaşmamak gerek. kaddafi IMF veya Dünya Bankası kredisi kullanmadı.
Libya bağımsızdı, savaşın gerçek nedeni budur, kendisi bir diktatör olabilir, ABD bunu sorun yapmaz. Ne zaman ki kaddafi Petrol ihraç eden ülkelere OPEC Dolar ve Euro yerine altın karşılığı satış yapmalarını önerdi.
Bu altın karşılığı para basmayan Batılı ülkelerin iflasını istemek demekti.
EVET; Hatırlayın, Bunu en son dile getiren Saddam Hüseyin idi;
OPEC ülkelerine dolar karşılığı satış yapmamalarını önermişti.
Hepiniz sonunun ne olduğunu biliyorsunuz:
ONU ASTILAR.
şimdi böle bir durumda halkı neden isyan etti bu lidere bana bunu mantıklı şekilde açıklayacak birisi varmı? sadece merakımdan bu iletiyi gönderdim buraya. sırf halk diktatör diye mi isyan etti? yoksa gaza mı geldi ? biz de her fırsatta eleştirdiğimiz hükemete %50 oy çıkıyorya bide o bakımdan merak ettim tespitler cok önemli gecekten elin gavuru kendi bastıgı kagıt parcasıyla istedigini alıyor dünyanın her yerinden
çağrı filminin çekilmesindeki desteğinden dolayı minnetle anacağım lider. ne olursa olsun bir müslüman liderin götü boklu gavurların eliyle devrilmesi gücüme gidiyor arkadaş. zamanında saddam'ın ölümünden ders çıkarmamış hiç rahmetli.
film ile ilgili alıntı:
Mustafa Akkad kendisi ile yapılan bir röportajda "Çağrı" filmi fikrinin oluşmasını şöyle anlatır: "Çocuğum olunca şöyle bir duyguya kapıldım: Çocuklarıma dinlerini öğretmeliyim dedim ve sorumluluğumu hatırladım. işte Çağrı projesi böyle ortaya çıktı. Hem kendi çocuklarımın, hem de başka çocukların geleceği için. Ama bu hiç kolay olmadı. Çünkü Hollywood'da Anthony Quin'in başrolde oynadığı bir islâmî film yapmak gerçekten zordu. Çünkü Hollywood geleneğinde islâm'a dair her şey çirkin. Filmi, benim için özel bir yeri olduğundan hazırladım. Normal bir film olarak, hikâyesi, şaşırtıcı noktaları, hüznü vardı. Bütün bunların üzerinde sanırım kişisel bir şey olarak, batıda yaşayan bir Müslüman olmam sebebiyle islâm hakkındaki gerçekleri duyurmanın görevim olduğunu düşündüm. 700 milyon (1976) inananı olan bir dinin bu kadar az tanınıyor olması beni çok şaşırtmıştı. Bu hikâyeyle bir köprü kurup, batıya bir geçit açabileceğimi düşündüm. Özellikle Amerikan kamuoyunu dikkate aldım. Onlara kendi mantıkları ve dilleriyle hitap ettim. Filmde Hıristiyanlık ile islâm arasındaki ilişkiye, Hz. Meryem'e vurgu yaptım. Sahneleri bu mantıkla çektim. Filmde başkahraman Hz. Muhammed görünmüyor. islâm âlimleri, buna onay vermiyorlardı. Ama verseler bile ben o yüce kişiliği göstermezdim. Bunun doğru olmadığına ben de inanıyorum. Sadece Hz. Muhammed'i değil, Hz. isa'nın, Hz. Musa'nın da canlandırılmasını onaylamıyorum. Onları göstermek, onların yüceliklerini gölgeler. Filmde sadece başkahraman değil, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali hiç biri yok. Hatta Hamza, diğerleri olmadığı için var... Müslümanlar izlerken, Hz. Muhammed'in yokluğundan dolayı bir sıkıntı çekmediler. Ama yabancılar için bu bir sorundu. Bir de metnin Ezher Üniversitesi tarafından onaylanması gerekiyordu. Çok zorlandım. Ama mutluyum, mesaj yerine ulaştı..."
Filmin yapılmasında en büyük sorun finans meselesi idi. Mustafa Akkad finans sorununu çözmeye nail oldu. S. Arabistan devleti filmin masraflarını karşılamayı üzerine aldı. Filmin çekimlerine 1974'te Fas çöllerinde başlandı. Fakat filme sponsor olan Suudi Arabistan senaryoda fazla Eshab-ı Kiram sevgisinin vurgulandığını gerekçe gösterir ve filme maddî destek olmayacağını deklare ettiği gibi ayrıca Fas hükümetine de baskı yaparak film ekibinin ülkeden ayrılmasını sağlar. Bu sure zarfında Mustafa Akkad filmin yalnız 15 dakikalık bölümünü çekmişti.
Mustafa Akkad filmin 15 dakikasını montajlayarak Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafî ile görüşür. O filmin 15 dakikalık hissesini Muammer Kaddafi'ye izletir. Filmi beğenen Muammer Kaddafî, filmin gerisinin nerede olduğunu sorar. Mustafa Akkad durumu Kaddafi'ye anlatır. Kaddafî filme tam destek vereceğine söz verir.
Muammer Kaddafî'nin davetiyle Mustafa Akkad'ın film ekibi Libya'ya taşındı. Burada zor şartlarda gerçekleştirilen filmin 600 kişiden oluşan ekibi ise aylarca çöldeki ker*** evlerde konakladı. Çekimler 1976 yılında tamamlandı.
Hz. Muhammed (SAV) ile başlayan islâm dini ve islâm tarihi ile ilgili Mustafa Akkad yönetmenliğinde çekilen en büyük prodüksiyonun gerçekleştiği filmlerden ilki Çağrı. Filmde islâm dininin ortaya çıkışı, Mekkeli müşriklerin Müslümanlara işkenceleri, Medine'ye göç, ilk islâm devletinin kuruluşu, Bedir ve Uhud savaşları, kısacası islâm'ın Hz. Muhammed (SAV) önderliğinde yayılması anlatılmakta. Filmin islâm dinine ve kurallarına riayet edilerek çekilmiş olması da filmin önemi ve değerini bir kat daha artırmakta
öldürülmesini ve ölüm şeklini asla hazmedemeyeceğim libya eski lideri.
çok değil, internette ufak bir araştırma yapsanız, olmadı vikipedi den biyografisini okusanız ne için öldürüldüğünü anlarsınız.
amerika ve avrupa sömürgeciliğin yeni adı olan demokrasiyi bir ülkeye daha götürmüştür.
ham madde ve yeni pazarlar uğruna ölen ne ilk devlet başkanıdır ne de son olacaktır...
not: ölüm haberini sevinçle karşılaya türkiye; 1974 kıbrıs barış harekatında türkiye'nin yanında olan ender liderlerden olduğunu öğneniniz ve unutmayınız.
amerika ve diğer gavurlara boyun eğmediği için ölmüştür.
en üzücü olan şey ise yıllarca o veya bu şekilde hizmet verdiği beyinsiz halkı tarafından cesedinin sürüklenmesidir.
ırak ve libya'da görüldüğü üzere araplar normal şekilde yönetilemeyecek kadar barbar ve ancak diktatörlük ile idare edilebiliyorlar.
sevinç çığlıkları atan libya halkı amerikan sömürgesi olmayı hakediyor.
allah topunun belasını versin!
kapitalizmin kuzey afrika ve ortadoğu pazarlarına olan ihtiyaçları doğrultusunda egemen güçlerin gayretleriyle devrilmiş ve öldürülmüş libya diktatörü.
ancak bu tanım biraz zorlama içeriyor. türkiye halkının yıllardır uyutulduğu "dış mihraklar" palavrasının libya izdüşümünden başka bir şey değildir bu ve sakat bir düşüncedir.
böyle durumlarda meseleyi dışarıya bağlamak ve iç gerçekleri görmezden gelmek sağlıklı bir yorum elde etmemize engeldir.
muammer kaddafi kurduğu baskı rejiminin, diktatörlüğün hesabını canıyla ödemiştir. biz diktatörlüğün ne olduğundan habersiz olduğumuz için olaya yanlış yerden yaklaşıyoruz. halkımızın genlerinde bu tarz bir baş kaldırı ruhu olmadığı için yaşananları idrak edemiyoruz.
türkiye tarihinde hiç bir diktatörü devirmedi ki libya'da yaşananları anlayabilsin.
ne kadar zalim olursa olsun, bir batılı liderini öldürdükten sonra dünyanın gözü önünde yerlerde sürüklemez arkadaş. evet kaddafi bir zalimdi, ölmeyi haketmişti ama böyle olmamalıydı. "darısı başımıza" diyenler var sağda solda. kim olursa olsun, halkına ne kadar zulmederse etsin ben devletimizi yöneten bir insanı bu şekilde rezil etmem arkadaş. bu nasıl bir öfkedir bu nasıl bir kindir. fransız halkı sarkozy'den nefret eder ama çocuğu oldu diye evinin önünü çiçeklerle süslediler. o saygı sarkozy'e değil, fransa'nın tarihine, kültürüne, medeniyetine, atalarına. libyalıların kaddafi'nin cesedine yaptıkları saygısızlık aslında millet olarak kendilerine saygılarının olmadığını göstermiştir.
yaşarken sevmezdim bu adamı. sevilmeyecek çok zorbaca hareketleri vardı çünkü. ama batıya teslim olmamasını her zaman takdir ettim. kararlılığını da. az önce son görüntülerini izledim. rezillik. bunun reyting için televizyonlarda, internette yayınlanması da. habertürkte sırtına bıçak saplanmış kadının fotoğrafını yayınlayanlara tepki gösterenler neredesiniz? boynundan yaralanan, ölmek üzere olan, suratı kana bulanmış bir adamın linç görüntüleri her yerde yayınlanıyor. buna ne diyeceksiniz. yayınlanıyor, çünkü batı böyle istiyor. "bize tavır alanın hali bu olur, işte kendi vatandaşına böyle linç ettiririz" der gibi.
ey libyalılar, batıdan aldığınız destekle aldınız yönetimi. bakalım batı rahat bırakacak mı sizi? ırak ı hiç mi dikkate almadınız, orda yaşananları hiç mi görmediniz? yazık...
