nasturi hristiyan misyonerleri 7. yüzyılda nusaybin'den yola çıkarak asya ülkelerine yönelik yoğun bir misyonerlik faaliyetlerine girişmişler, 7. yüzyıldan itibaren pek çok bozkır kavmini hristiyan yapmışlardı.
bu nedenle hristiyanlık moğol imparatorluğunda güçlü bir konuma sahip olmuştur..
öyle ki cengiz han'ın tüm oğulları (ögeday hariç) eşlerini bir hristiyan/türk topluluk olan keraitlerden almıştı.
yine cengiz han'ı henüz han olmadan evvel koruyup kollayan tuğrul han'da(yesugey'in andası wang khan) keraitler'in lideriydi.
cengiz han'dan sonraki büyük han ögeday'ın eşi töregene katun (turakine) da nasturi hristiyandır lakin keraitler'den değil bir nayman türkü'dür.
töregene katun, eşi ögeday'ın ölümünden sonra oğlu güyük han tahta geçene kadar 5 yıl büyük katun ünvanıyla imparatorluğu yönetmiştir.
töregene katun'un oğlu güyük han hemen hemen tüm bakanlarını nasturilerden seçmiştir.
cengiz han'ın torunu möngke han döneminde nasturilik moğol imparatorluğu'ndaki birincil dini etkiydi ve moğol imparatorluğu sayesinde nasturilik çin'de iyice yayıldı.
13. yüzyıl sonunda nasturi hristiyanlık asya'da doruk noktasına ulaştı, ne var ki ilhanlıların gazan han döneminde müslümanlığı kabulü ile birlikte orta asya'daki hristiyanlık etkisi azalmaya başladı, akabinde timur imparatorluğu döneminde ise tamamen yok oldu.
burası "moğolların meryemi kilisesi" olarak anılır. aynı zamanda "kanlı kilise" olarak bilinir.
lakin aslında "kanlı" değil, "khanlı" kilisedir.
bu khan sıfatı da kilisenin orta asya orijinli olduğunun en önemli belirtisidir.
söz konusu kilise bir moğol hanı'nın hanımı olan bizans imparatoru mihail paleologos'un kızı prenses maria'nın adını taşır.
prenses maria, hülagü han'ın nişanlısıdır.
kendisi hülagü han ile evlenmek için yoldayken hülagü han vefat eder.
bunun üzerine de prenses maria, hülagü han'ın oğlu abhaka han ile evlendirilir.
lakin bu evlilik de uzun sürmez.
abhaka han da kısa bir süre sonra vefat eder. moğol töresine göre de han'ın eşi başka bir evlilik yapamayacağı için, prenses maria kalan hayatını istanbul'a dönerek bir azize olarak geçirir.
istanbul'un fethi sonrası pek çok kiliseyi camiye çeviren osmanlı, bu kiliseyi de camiye çevirmek istemiş. ama kilisenin bir moğol prensesinin adını taşıdığı öğrenilince kiliseye dokunulmamıştır.