öğle tatilinde nişanlısıyla kavga edip ayrıldıktan sonra ofise döndüğünde çalışmalarınız için teşekkür eden, tazminatın bankaya yatırıldığını belirten bir mektup'un okunduğu an. **
berbat bir gün gecirmeniz için gerekli bahaneyi size vermiş olan anlardır. herşeye ve herkeze küfreder tüm gün surat asar ve ona buna ota boka sinirlenirsiniz kendinizi yemenizin yanında bide sevdiklerinizi üzersiniz o an tüm evren size karşıymış gibi gelir * ve o an gelip geçtikten sonra pişkin pişkin hiç bir şey olmamış gibi yaşamınıza devam edersiniz.
hayatınıza yön veremediğinizi, herşeyin sizin istediğiniz gibi olma olasılığının olmadığını, çocuklukta kurduğunuz saf hayallerinizin çoğunun gerçekleşemediğini anladığınız andır. e hayatta en büyük umutlar ve yaşama tutunma amacı da hayaller olduğuna göre, bunları kaybetmek en moral bozucu şey olsa gerek.
bazen hic bir elle tutulur sebep yokken ortaya cikan anlardir. zira ufak tefek birsuru sey bunyede birikmis, zamanla moral etkisinde marjinal etkisi az olan bu ufak seyler kar topu gibi buyuyerek ciddi manada moral bozucu bir hal almislardir. bunun en kotu yani elle tutulur tek bir sebep olmamasi sebebiyle bu durumdan kurtulmak icin ne yapilabileceginin de tam olarak bilinmemesidir.
sabah 9 da olan çok çalıştığınız ve aşırı önemli vizenizin olduğu gün uyandığınızda saatin 9:36 yı göstermesi... bunun da ötesinde evin diğer odasından gelen "yat len seneye gireriz" sesi...
iyi bir üniversitenin ilgili bölümünden mezun olmuş işsiz işsiz evde otururken bikaç sene evvel hırsız damgası yemiş ve lise mezunu birinin bir bankada çalışmaya başlayıp hava attığı an. *