askerde, ailenin tüm ısrarlarına rağmen zahmet etmeyin, dünyanın yolu, zaten 5 ay vb. bahanelerle yemin törenine gelmelerine mani olduktan sonra yemin töreninin akabinde arkadaşlarının aileleri ve sevdikleriyle kucaklaşmalarını geriden izlemek. Ne halt yedim lan ben diye hayıflanmak.
el memleketindesinizdir. banka kartındaki son 10 liraya güveniyorsunuzdur evinize dönebilmek için. anc ak karşınızdaki makina size bakiyenizin 0 * olduğunu haykırmaktadır. evet an moral bozukluğunun tavan yaptığı andır. ***
içinde çözümlenmemiş birşeyler varsa eğer,ne kadar düşünürsen düşün bir çıkış yolu bulamıyorsan eğer, paylaşmalar bile istenilen etkiyi yaratamıyorsa eğer, hele bir de tüm bunların üstüne uyuyamıyorsan eğer, moral bozukluğunun alasını yaşıyorsun demektir.
okuduğunuz bölümün *, açıköğretim fakültesinde de açılacağını öğrenmek... siz her allahın günü kütüphaneden çıkmadan harıl harıl araştırma yaparsınız, yeri gelir kitapların arasında kendinizi kaybedersiniz. buna rağmen hocalarınız sizi tembellikle suçlar. yaptığınız araştırmalar yetmiyormuş gibi onlarca makaleye boğarlar sizi. üstelik her allahın günü okula gitmek zorundasınızdır, yoksa dz'yle kalma ihtimaliniz vardır. sonra gün gelir siz yüzlerce sayfadan sorumlu olup sınava girerken, elin tek bir makale okumamışı, kütüphane yüzü görmemişi, devam zorunluluğu nedir bilmeyeni gelir, hocaların ağız kokusunu çekmeden tek bir kitaptan sınava girer ve sizinle aynı diplomayı alır, gider...
ne zaman olacağı belli olmayan durumdur. bazen bir şarkı dinlediğinde (bkz: bir harmanım bu akşam) , bazen bir ayrılık zamanında, bazen önemsediğin birinden gelen kısacık bir cümle, bazen de en yakınlardan duyduğun yalanlar bu duruma neden olabilir.
en sevdiğin kupanın kırıldığı, boşuna iş başvurusu yaptığını bildiğin, yanan bir orman gördüğün, şevkinin kalmadığını hissettiğin an'lar.
daim olmasınlar.
tavandaki sineği öldüreyim diye tekli koltugun üzerine çıkıp havaya zıplamanız ve akabinde ayağınızın kayması sonucu (allahtanki yanmıyordu) sobanın köşesine kıçınızı gömmeniz ve düşmeniz. soba borularının bir bir kafanıza düşmesi. salonun toz duman kül içinde kalması. ağrıyan kıçınıza mı üzülseniz yoksa evin battıgına mı bilememeniz.
mincik sineğin size nelere mal oldugunu görmeniz. en acısı da bu.
5. nesil kendi kendine yetebilen bir yazarken birdenbire karmanın eksilere düşmesi ve 5. nesil çaylak moduna negatif level atlamak. (bkz: kendimden biliyorum)