modernizmi eskinin temellerine oturtup o çürük temeller üzerine yükselmesidir. işte modern insanın bu denli sarsıntılı hayat yaşamasının nedeni geçmişin o çürük temelleri üzerine kendini inşa etmesidir. oysa radikal bir bakışla geçmişini tamamen yok edip yeniden inşa etseydi bugün o çalkantılı halinden, gel gitlerinden bir eser kalmazdı.
yani sorun tamamen modernizm getirdiği çarpık, yetersiz anlayış.
Sen arjantin cocugu, bilkent evladi. En son ne zaman randumanli sictin. Ve sen cihangir kizi en son ne zaman bol baharatli bi seyler yedin de miden kaynamadi.
kendini sürekli yarış içinde hissetmek ve hayatın tadına bir türlü varamamak. hep lüks yaşama özentiliği içine girmekten bahsediyorum. birilerinden zengin olmak veya onların sahip olmadıkları şeylere sahip olmak insanımıza nedensizce haz veriyor galiba. ve her şeyi bir kenara atıp biraz da doğayı sevemiyoruz, teknolojiden vazgeçemiyoruz.
insan hep aynıydı öyle modern gayri modern insan tanımı yanlıştır. kutsal metinler başta olmak üzere eski yazıtlara bakarsanız bunu anlarsınız. kısaca ifade edeyim ego, ego ve yine egodur. hiç değişmemiştir....
teknoloji amk. daha başka ne olsun. insanlar birbirleriyle hiç bir şey paylaşmıyor. amına koduğum telefonlarına bilgisyarlarına öyle bir gömüldük ki. büyük kalabalıklarda çok büyük yalnızlıklar yaşıyoruz.
"Zamanım yok" ünlemidir.
Hobisi yoktur, sevdiklerine zaman ayıramaz, dinlenemez, okuyamaz, spor yapamaz, kendini gerçekleştiremez.
Mızırdanıp durur...
Ama göbeğine yerleştirdiği koca kâse cipsi yiyip, angut dizileri seyredecek kadar zamanı vardır her daim.