Ani yasamayip bos hayaller peşinde kosmasi diyerek giris yapilabilecek basliktir. Efendim şimdi hepimiz çalışıyoruz okuyoruz sınavlara giriyoruz 20 yıllık planlar yapıyor çoğumuz. Kimse neredeyse yakın geleceğinin kötü olabileceğini dusunmuyor hep gelecek çok iyi olacak diye bir algı yaratıyor.
herkes bana baksın, beni sevsin, beni kıskansın düşüncesi ve bu düşünceye sahip belki milyonlarca insan olunca aradaki bağlar zayıflamaya başlıyor. insanlar mutlu olmak için değil, güçlü olmak için yaşıyor. 21. yüzyılda değişen algılar paranın mutluluk getirebileceğine inanıyor. peki insanlar neden yıllarca çocuğu olmadığı için doktorları sıraya diziyor? ya da neden sevdiklerini çaresizce toprağa veriyor? kısacası yeni nesil makineler üretmeye çalışırken kendimiz makineleşiyoruz.
tüketim toplumunın getirdiği yaşam anlayışının insan fizyolojisine uymamasıdır. yaşamını sürdürmesini sağlayacak kaynağı doğadan sağlamak yerine hergün aynı işle uğraşan insan (her iş için geçerli değil elbette) monotonluktan depresyona girebilir, hareketsiz yaşam tarzı sürdürürken kalorisi yüksek yemekler yemekten obezite sorunu ortayaçıkabilir.
Kendinde her şeye sahip olma ihtiyacı olduğunu düşünmektir. Halbuki şu kısacık ömrümüzde sadece yapabildiklerimizi en iyi ve en mantıklı şekilde yapmaya çalışmak daha dogru degil mi?
Düşünmek, düşünerek hareket etmek ve daima her hareketinde en iyisi için çabalamak. Çünkü her hareketinde daima mükemmeliyetçi olarak yetiştirilmiştir. Bu da hastalığa dönüşmüş olup, artık kafası rahat değildir. Düşünmeden hareket edenler kadar mutlu kimse var mıdır hayatta? bu sebeple modern insanın en büyük sorunlardan biri çok düşünmek zorunda kalmasıdır.