yıllardır fantastik transferler yapan fakat bir türlü başarılı olamayan takım.
abi ne bileyim, rothenmiş, saparaymış, ahan da şimdi boyd geyiği dönüyor... bu adamlarla türkiye'de büyük işler yapabilmesi lazım. hiç değilse avrupa elemelerine falan gitsin ne bileyim.
bu sene 100. yılına kutlayacak olan futbol oynamaya beşiktaş jimnastik kulübü'nden daha önce başlayan güzide bir spor kulübümüz. kısaca tarihi aşağıdaki şekildedir;
Futbol oyunu Padişah Abdülhamit'in yasak kararına rağmen Dersaadet'in uzak bölgelerinde Zeytinburnu, Makriköy (Bakırköy) ve civarında Türkler tarafından da etrafa gözcüler konularak oynanıyor ve maçlar kıran kırana geçiyordu. Padişah Abdülhamit'in fermanına uymayarak aralarında alenen ve kıran kırana top oynayanlar ise, Zeytinburnu imalat ı Harbiye Tamir Atölyesi mensupları idi.
imalat ı Harbiye mensupları 1904 yılında yasak kararının kaldırılması üzerine formaları ile Zeytinburnu ve civarındaki sahaları doldurmaya başladılar. 1904 1910 tarihleri arasında Zeytinburnundaki imalat ı Harbiye Tamir atölyesindeki her ünite ve tezgah mensupları değişik kulüpler kurmuşlardı. Bunlardan bazıları ise Rehberi Sanayi Gücü, Besalet Spor, Topa Gençlik Gücü, Gayret Gençlik tir.
imalat ı Harbiye usta mektebi talebeleri ile top dökümhanesi mensuplarının da yer aldığı bu gayri federe kulüplerin aralarından yaptıkları maçlar zaman zaman sürtüşme ve tartışmalara neden oluyordu. Bu arada istanbul ligi kurulmuş ve maçlar başlamıştı. Kendileri de bir çatı altında toplanarak bir kulüp kurabilirler ve böylece liglere katılır, adlarını daha iyi duyurabilirlerdi... Bu maksat ile 1910 Haziranın 14'ünde imalat ı Harbiye Mektebi işçilerinin de katıldığı bir toplantı yapıldı ve bir sonuç alınamadan dağıldı. Aynı yıl ve ayın 19. günü yapılan toplantıda da bir sonuç alınamadı ama mektebin son sınıf öğrencileri kararlı idi. Aynı sınıfın iki güzide öğrencisi AGAH ORHAN ve şüKRü ABBAS'ın yıldızları bir türlü barışmıyor ve anlaşma sağlanamıyordu.
iki taraf ayrı ayrı ve harıl harıl hazırlıklarını sürdürüyorlardı. Ve nihayet, Agah ORHAN'ın başını çektiği gurup hazırlıklarını tamamlamış "ALTıNöRS iDMANYURDU"nun evraklarını Mutasarrıflığa vermişti... Tarih 31.08.1910 idi. Bunu haber alan , şükrü ABBAS'ın başını çektiği gurup, son hazırlıklarını bir kere daha gözden geçirdikten sonra onlarda evraklarını Mutasarrıflığa teslim ettiler. Böylece "TURAN SANATKARANGüCü"de kuruluşunu tamamladı. Tarih aynı tarih, yani 31.08.1910.
Tarafların ilk kongredeki idare heyetleri şöyle olmuştu.
ALTıNöRS iDMANYURDU
Reis : Kazım (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Azası ve Fişek Fabrikası'nda Torna ustabaşı) Katip : Osman AHMET (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Azası ve Fişek Fabrikası'nda Tornacı) Kaptan : Kerim (Fil) (Silah Fabrikasında usta)
Muhasip: Boşnak HASAN (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Azası ve Fişek Fabrikası'nda Tornacı)
Görüldüğü gibi başta Agah ORHAN olmak üzere, imalat ı Harbiye mektebinin toplantılarına katılan hareketli ve sporcu talebelerinden, değerli basın mensubu rahmetli Emin KARAKUş ile Kurtuluş Savaşı şehitlerinden Ahmet şEFiK, Muharrem ALi, Süleyman HüSMAN ve Osmanlı imparatorluğu döneminde Milli takım kalesinde yer almış olan Rahmi, Kurtuluş Savaşı sonrası döndüğü memleketi Mısır'da Milli takımda yer alan ömer MAHMUT ve Arap CEMAL, daha çok futbol oynamayı tercih ettiklerinden idare heyetinde görev almamışlardır.
ALTıNöRS iDMANYURDU'nun forma renkleri yeşil sarı olarak belirlenmişti. Forma biçimi ise büyük boy yeşil sarı parçalı idi.
Amblemleri ise sol tarafta kalan yeşilin üzerinde ve göğüs hizasında altın sarısı bir örs ve örse doğru yine altın sarısı çekiç tutan bir el olarak belirlenmişti
TURAN SANATKARANGüCü
Reis : Hasan MUSLiHiTTiN Bey (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Reisi ve Fişek Fabrikasında Usta Başı)
Katip : Lütfi Bey (imalt ı Harbiye Usta Mektebi son sınıf talebesi)
Muhasip : Numan Usta (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Azası ve imalat ı Harbiye Atölyesi kontrol memuru)
TURAN SANATKARANGüCü'nün renkleri yeşil kırmızı idi. Arması ise sol göğüste ağzında çekiç bulunan bir kumpastı. Kulüp binası Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Merkezinde bir odaydı
ALTıNöRS iDMANYURDU ANKARA'DA TEKRAR KURULUYOR
Mustafa Kemal'in çağrısı üzerine Ankara'ya geçmiş bulunan ALTıNöRS iDMANYURDU kulübü mensupları, bir taraftan cepheye cephane yetiştirmek için geceli gündüzlü çalışırlarken, spor tutkularını da yenemiyorlardı. Aralarında yaptıkları görüşmede, ALTıNöRSiDMANYURDU'nun Ankara da bu defa "ANADOLU SANATKARANGüCü" adı altında tekrar faaliyete geçirmeye karar verdiler.
Kulübün ilk yönetim kurulu şöyle oluştu.
Reis : yarbay Mehmet Nuri ALTıNOK(Tamirhane Müdürü)
Aza : ibrahim Bey (öZiKiZ) (Fen ve Sanat şubesinde Muayene Memeuru)
Aza : ali TUNALı (Silah Fabrikası Montaj şefi, T.B.M.M. de eski işçi milletvekillerinden)
Aza : şükrü RECEP
Kaptan : Nuri TAHSiN
Kulübün renkleri: ALTıNöRS iDMANYURDU'nun renkleri olan yeşil sarı
Amblemi: Altın sarısı bir örs ve çekiç tutan bir el.
TURAN SANATKARANGüCü'nün TEKRAR KURULUşU
imalat ı Harbiye Esliha tamirhanesinde çalışan eski ALTıNöRS iDMANYURDU Kulübü mensuplarının kulüplerini Ankara da ANADOLU SANATKARANGüCü adı ile tekrar kurmaları üzerine ANKARA'ya geçmiş olup, imalat ı Harbiye tamirhanesinde çalışan demir usta ve işçileri de kulüplerini tekrar canlandırmak istediler ve süratli yapılan hazırlıklar sonunda TURAN SANATKARANGüCü'nü yeniden kurarak faaliyete geçirdiler.
Kulübün ilk yönetim kurulu şöyle olmuştu :
Reis : Yarbay Mehmet Nuri ALTıNOK(Tamirhane Müdürü)
Aza : ihsan ALi (Tekvar)
Aza : Hasan Rahim GöKıRMAK (Fişek fabrikasında Baş Ressam)
Kaptan :Abdulkadir (Tamirhane demir bölümünde usta başı)
Kulübün renkleri: Lacivert Beyaz
Amblemi: Kumpasın ağzında çekiç
iKi KARDEş KULüP BiRLEşiYOR
Aynı kurum bünyesinde faaliyette bulunan ANADOLU SANATKARAN GüCü ile TURAN SANATKARANGüCü kulüplerinin faaliyeti 1923 yılına kadar sürdü. Her iki kulübün başkanı olan tamirhane müdürü Mehmet NURi iki kulübü birleştirerek tek çatı altında toplama kararı verdi. 31.08.1923 Cuma günü Ankara Belediye Salonunda yapılan ortak kongrede ANADOLU TURAN SANATKARANGüCü adı altında birleşim kararı alındı. Başkan Mehmet NURi'nin teklifi üzerine Kırmızı Beyaz renklerde anlaşma sağlandı. Amblem olarakta ucunda yıldız bulunan bir pergel ile çatılmış iki tüfek şekli uygun görüldü.
ANADOLU TURAN SANATKARAN GüCü 1923 1924 sezonu lig maçlarını şampiyon olarak tamamladı. 1924 1925 sezonunda MUHAFıZGüCü ile oynadığımız lig maçında meydana gelen olaylar nedeniyle kulübümüzün ligden ihraç oldu ve TiCi (Türkiye idman Cemiyetleri ittifakı) tarafından kaydı silindi
iMALAT ı HARBiYE DöNEMi BAşLıYOR.
Verilen ihraç kararı üzerine durumu gözden geçiren kulübümüz yönetim kurulu, Genel Başkanımız imalat ı Harbiye Genel Müdürü Osman Zati Paşa'nın uygun görüşünü alarak 03.08.1926 günü yaptığı toplantı da iMALT ı HARBiYE Spor kulübü adı ile tescilini yaptırarak tekrar liglere katılma hakkını elde etti.
Büyük kurtarıcımız MUSTAFA KEMAL'in Kurtuluş Savaşı sonrasında iMALAT ı HARBiYE Genel Müdürlüğünü ve Kulübümüzü ziyaretleri sırasında yaptıkları sohbetten esinlenerek renklerimiz SARı LACiVERT olarak benimsenmiş ve kabul görmüştü
RENKLERiMiZ ATATüRK'ün ANıSıDıR.
Ziyaretleri sırasında fabrika Müdür ve yetkililerinden bilgi alan Büyük önder MUSTAFA KEMAL ATATüRK'e istirahatleri sırasında mevsim meyvelerinden iri taneli Ankara'nın ünlü misket üzümü ile kavun ikram edilmişti. Büyük önder bu ikramdan çok hoşnut kalmıştı. Kendisinin yaptığı tanımlamada "üzüm Glikoz bakımından en zengin meyve türüdür. Kişiye güç ve kuvvet verir ve değişik türleri vardır. En önemlisi Ankara da bolca yetişen iri taneli lacivert renkli misket üzümüdür. Misketin lacivert rengi güç ve kuvvet simgesidir. Kavun kabakgiller familyasındandır. Güzel kokulu, tatlı ve sıvı bir meyve türüdür. Sarı, yeşil ve pembeye kaçan renkli çeşidi vardır. Sarı renk, hırs ve başarının simgesidir. Kişi başarı sonrası bundan büyük gurur duyar.)
TiCi'nin boykot kararı sonrası yapılan toplantıda ibrahim SOMçELiK te bulunuyordu. Renk arayışı sırasında birden bu olay aklına gelmiş ve SARı LACiVERT renkleri ortaya atmıştı. Bu renkler toplantıda oybirliği ile kabul edildi.
SARı : KAZANMA HıRSı ve BAşARı.
LACiVERT : KUVVET ve Güç
BiZ ANKARAGüçLüYüZ
Bu slogan bizim simgemiz olmuştu. Sarı Lacivert renkler aynı zamanda MKE Kurumu'nunda simgesidir.
Devrin imalat ı Harbiye yöneticileri TiCi'nin kulübümüze karşı takındığı tavrı bir onur meselesi yaparak yeni adımız ve yeni renklerimizle büyük bir kampanya seferberliğine girdiler. Lacivert ceket ve sarı sırmalı elbiselerden oluşan Bando takımımız akşamları saat 17:00 18:00 arası Ulus ve Kızılay semtlerinde genelde misket ve hüdayda zeybek havalarını çalarak halka konser veriyor, sporcularımız sarı lacivert arabalarla onları izliyorlardı.
Kulübümüzün bu faaliyetlerinden duygulanmış olan o yılların ismet Paşa semtinde Kardeşler idmanyurdu adı altında faaliyette bulunan gayri federe bir teşekkül tüm üyeleri ile birlikte 1929 yılında kulübümüze katıldı. Kardeşler kulübünün sporcuları arasında sonraları Milli takımımızda yer almış olan Güllü Selim (Selim Baykurt) ile Niyazi öztunç (Bombacı Niyazi) ve ağabeyi ihsan öztunç, Cevdet Uzun gibi yetenekli gençlerde bulunuyordu. Böylece kulübümüzde bir kadro fazlası oluştu.
Ankara Sultani Müdürü Münif Fehmi Ak, öğrencilerin kulüp takımlarında futbol oynamalarına izin vermiyordu. Oysaki Sultani (5.Lise) takımı, günümüzün Gençlerbirliği kulübü sahaya takım çıkaramaz duruma düşmüştü. Liglerden çekilmeyi düşünüyorlardı. Bizden ödünç futbolcu talebinde bulundular. O dönemlerde kulüpler liglere, lig heyetine verdikleri isim listelerine göre katılıyorlardı. Lisans çıkartma ve sair kurallar henüz gelişmemişti. Gençlerbirliği kulübü yöneticilerinin talebi üzerine kardeş kulübünden gelen ihtiyaç fazlası 6 genç futbolcuyu Gençlerbirliği'ne ödünç vererek liglere katılımlarını sağladık. Sezon sonunda bu futbolculardan Güllü Selim (Selim Baykurt) ve Niyazi öztunç kulübümüze geri dönmediler, Gençlerbirliği'nin malı oldular.
YiNE CEZA, YiNE EZA... AMA, DENEYiMLiYiZ ARTıK...
Kulübümüz 1931 1932 sezonunda Muvaffak Menemencioğlu Başkanlığında Mümtaz Tarhan, Samih Nafiz, Muzaffer Bey, Emin Bey'den kurulu Merkez Mıntıka Heyeti ile yine Muvaffak Menemencioğlu Bey'in Başkanlığındaki Orhan şeref Apak, Selahattin Birol (Kolera Selahattin) ve Munuif Bey'den oluşan futbol heyeti ile anlaşmazlığa düşerek o yılın son üç maçına çıkmadı.
Merkez Mıntıka ve Futbol Heyetinin kulübümüz ile sürtüşmesi devam ediyordu. ihraç kararı üzerine adımızı değiştirerek liglere tekrar katılmamızdan dolayı her iki heyet bizi 1932 1933 yılı lig maçlarına almak istemiyordu. Başta genel Başkan ve Askeri Fabrikalar Genel Müdürü Osman Zati Paşa olmak üzere Genel Sekreter şükrü Pasinler ve Yönetim Kurulumuz karara karşı şiddetle direniyorlardı. Bu direniş sırasında Muvaffak Menemencioğlu her iki heyetin başkanlığında istifa etmiş, Mıntıka Başkanlığına Halit Bayrak, Futbol heyeti başkanlığına da heyet üyelerinden Selahattin Birol getirilmişti. Merkez Mıntıka heyeti Başkanı Halit Bayrak bizi haklı görmesine karşın
Merkez Mıntıka Heyeti'nin diğer üyeleri ile Futbol Heyeti Başkan ve üyeleri bizleri haklı görmüyorlar ve kararlarında dayatıyorlardı. öyleyse bizde adımızı değiştirerek, yeni bir teşekkül olarak lig maçlarına katılabilirdik... Bu yolda deneyimimizde vardı.
Osman Zati Paşa üyeleri acele kongreye çağırdı. 31.08.1933 günü kulüp lokalimizde yapılan kongre oldukça hareketli geçti. Kulübümüz 1932 1933 sezonu lig maçlarına katılacaktı. Bunun başka bir alternatifi düşünülemezdi. 31.08.1933 kongresi öyle bir kongre oldu ki, spor tarihimiz bugüne dek böyle bir kongre daha yazmamıştır. Kongremize istanbul ve diğer birçok Anadolu illerinden de gelenler oldu. çok hareketli konuşmaların yapıldığı bu tarihi ve büyük kongrede, kulübümüzün sarı lacivert olan renkleri aynı kalmak şartı ile "ANKARAGüCü GENçLiK ve SPOR KULüBü" adı ile faaliyetini sürdürmesine karar verildi. Kulübümüz "imalat ı Harbiye" 1932 1933 yılı lig maçlarına bu defa "ANKARAGüCü GENçLiK ve SPOR KULüBü" adı ile yer aldı.
ANKARAGüCü ADı NEREDEN GELiYOR?
Kulübümüzün bu tarihi kongresinde isim babaları çoğalmıştı. Milli takımımızın eski kaptanlarından Alaaddin BAYDAR ve kardeşi futbol federasyonu kurucu üyelerinden Nasuhi Esat BAYDAR başta olmak üzere Marangoz Fabrikası Müdürü Hüseyin Yakup çEKE, Rüştü PASiNLER, Mühendis Cevdet AROYMAK ve istanbul’daki ilk kurucu üyelerimizden Kerim FiL’den oluşan bir isim komisyonu kuruldu.
isim konusunda gelen teklifler “Mustafa Kemal, Kuvay i Milliye ve Kurtuluş Savaşı” fikir sempozyumunu taşıyordu.
çankaya Güneşi,
Dikmen Yıldızı,
Zafer,
Kurtuluş,
imalat ı Harbiye Gücü.
Ağırlık kazanan teklifler arasında yer alıyordu.
çankaya Güneşi, Mustafa Kemal’di.
Dikmen Yıldızı, devrin ünlü yazarlarından Aka Gündüz’ün Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı’nı anlatan o devrin çok okunan bir esertan o devrin çok okunan bir Zafer ve Kurtuluş isimleri Kurtuluş savaşı ve büyük zafer ile ilgili idi.
Ahmet BAYDAR, Kerim Fil’e dönerek “Biliyorsun, imalat ı Harbiye adını kullanmamız Mıntıka tarafından yasaklandı. Peki bu imalat ı Harbiye’nin gücünü, Kurtuluş Savaşının karargahı olan Ankara’nın gücü ile birleştiremez miyiz? Ne dersiniz?” diye sordu. Komisyon üyeleri ayağa kalkmış, ANKARAGüCü adına alkış tutuyorlardı.
Bütün bunlar bir saat içinde olup bitmişti. Heyet kongre salonuna dönerek, üç kelimeden ibaret olan raporu okudu.
“YENi ADıMıZ ANKAR’NıN GüCü’DüR”. Kongre üyeleri heyetin kararında küçük bir değişiklik yaptılar ve yeni adımız “ANKARAGüCü”’dür.
AS FA GüCü ADıNı ALıYORUZ
1938 yılında yürürlüğe giren 3512 sayılı "Cemiyetler Mıntakavi isim kullanamazlar" hükmü nedeni ile adımızı tekrar değiştirmek gerekmişti. 31.08.1939 günü yapılan kongrede yasaya uyulmak maksadıyla adımız bu defa "AS FA GüCü" oldu.
Spor teşkilatı, 1942 yılında yayınladığı bir genelgede Cemiyetler kanunun "Mıntakavi isim" bölümünün yanlış anlamlara yol açtığını belirtti. Kulüpler mıntakavi isimler alabilirlerdi. Bu genelgeye dayalı olarak 31.08.1942 günü yapılan kongremizde kulübümüzün renkleri aynı kalmakla birlikte "AS FA ANKARAGüCü GENçLiK ve SPOR KULüBü" adını aldık.
YiNE LiG'TEN iHRAç EDiLiYORUZ
1942 yılında asker futbolcuların askeri güçlerde oynaması kararına sivil kulüp yöneticileri "dengeyi" bozuyor gerekçesi ile itirazda bulunuyorlardı. Sonuçta 1942 1943 sezonu maçlarının Asker Sivil iki grup halinde oynanmasına karar verildi.
Askeri ligde AS FA Ankaragücü, Sivil ligde ise Gençlerbirliği şampiyon olmuşlardı. Ankara şampiyonluğu için iki takımın karşılaşması gerekiyordu. iki kulüp arasındaki rekabet bir de asker sivil ayrılığı karışınca bu maçı yönetecek hakem bulmada güçlük çekildi. Sonunda, futbol federasyonu eski başkanlarından Halim çorbalı'nın teklifi üzerine Gazi Eğitim Enstitüsünde öğretmen olarak görev yapan ingiltere Federasyonuna mensup Mr. Prior üzerinde anlaşma sağlandı.
ingiliz hakem, maça iyi bir başlangıç yapmıştı. Hatta lehimize bir de penaltı vermiş bunu Fikret BiLAL gole çevirmişti. Penaltı golünü Halim çORBALı'nın attığı beraberlik golü izledi. Takımımız Saksağan Mehmet'in (Yavuz) attığı gol ile 2 1 öne geçmiş ancak Halim çORBALı'nın golüne mani olamamıştık(2 2). Attığımız bir golü hakem saymamış futbolcularımızın yaptığı itiraz sonucunda takımımızdan Kenan çOLAK, Fikret BiLAL, Mehmet ve Salim KANDEMiR'i oyundan atmış, takımımız sahada 7 kişi kalmıştı. Sonuçta Gençlerbirliği'ne 4 2 yenilerek şampiyonluğu kaybetmiştik.
Yöneticilerimiz kural hatası yapıldığı gerekçesi ile maçın tekrarını istemiş, fakat Nevzat TANDOğAN'ın bölge başkanı, Kerim BüKEY'in bölge müdürü ve ihsan BAYRı'nın futbol ajanı olduğu dönemin yöneticiler, maçın tekrarı yerine kulübümüze bir yıl müsabakalardan men (ligden ihraç) kararı vermişlerdi.
Karar tarihinde Fikret KARABUDAK Askeri Fabrikalar Umum Müdürü ve kulübümüzün hami başkanı idi. Karabudak paşanın etkin girişimleri sonucu ihraç kararı geri alındı ve kulübümüz 1947 yılından itibaren tekrar maçlara katılmaya başladı.
LiGDEN BU DEFA BiZ çEKiLiYORUZ
1947 yılında Ankara'da lig maçlarına katılan kulüp sayısı 32'ye yükseltilmişti. Lig heyeti bu yüzden 32 kulübü 8'er takımlık 4 guruba ayırdı. Guruplarında ilk 3 sırayı alacak 12 takım Ankara şampiyonunu belirlemek için aralarında tek devreli maçlar yapacaklardı. Bu maçlar sonucunda 1 8 arasında dereceye girecek kulüpler, ertesi yılın amatör birinci kümesini oluşturacaklardı.
Lig heyeti askeri takımları Sarı grupta toplamıştı, takımımız bu gurupta Harbolu'nun arkasından bir puan eksiği ile ikinci olmuş ve play off müsabakalarına katılma hakkını elde etmişti. Play off müsabakalarının ortasına gelindiğinde Genel Kurmay Başkanlığı askeri güçlerin sivil kulüpler ile maç yapmasını yasaklamış, kulübümüz bu karar gereği lig maçlarından çekilmek zorunda kalmıştı.
HüViYET DEğişTiREREK LiGE DEVAM EDiYORUZ
Bu karar üzerine kulübümüz genel başkanı Tüm General Fikret KARABUDAK kongreyi toplantıya davet etti. 02.07.1948 günü yapılan kongrede "Cemiyetler Yasasına göre sivil kulüpler arasında faaliyet gösterebileceğimiz yeni bir tüzük hazırlanması" kararı alındı.Komisyon çalışmalarını çok kısa bir sürede tamamlayarak kulüpler arasında maç yapabileceğimiz yeni bir tüzük taslağı hazırladı.
imalat-ı harbiye işçilerinin kurduğu, 1910 yılında kurulmuş koca çınar. 1970'lerin bastır ankaragücü'sü. 1980'lerin kupa beyi. avrupa'da en fazla maç yapmış anadolu kulübü. 3 büyültülmüşlerden sonra süper ligde en çok maç yapan kulüp. 100. yılında şampiyon olacağına yıllar öncesinden taraftarını inandırmış ama gelen kalitesiz yönetimlerle taraftarının inancını, umudunu kırmış kulüp. başarısızlıklarla dolu şu son 10 yıl sana yakışıyor mu? o büyük taraftarına çektirdiğin çile yetmez mi? artık şampiyon olmanın vakti gelmedi mi? bu taraftar daha ne yapsın?
uzatmalı 100. yılında şampiyon olamasanda, kupa beyi ünvanının hakkını verip, türkiye kupasını almanı istiyoruz senden. biz biliyoruz ki; bu istediğimiz zor bir şey değil senin için. sen çünkü bütün dünyada eşi benzeri görülmemiş bir başarıyla aldın bu kupayı daha önce. senden o zamanki inancın, azmin, ankaragücü ruhunun yarısını bekliyoruz. bu yeterli olacaktır.
tanım: yazdığı yazıyı ankaragücü'ne yazan yazar repliği.
türkiye'nin en büyük taraftarına sahip, koca çınar. tarihin boyunca sana bir ton iftira atıldı,dediler ki askerin takımı, dediler ki kenan evren'in torpillisi, dediler ki şike yaptı. bunların hiçbirine kulak asma. bunlar senin büyüklüğünü çekemeyen, küçük insanlar tarafından atılan iftiralar. sen büyüksün bunu unutma. sen atatürk'ün talimatıyla kulüp olarak kurtuluş savaşı'nda yer almış onurlu kulüpsün. sen gururlu, onurlu, vatan millet sevgisini herşeyin üstünde tutan imalat-ı harbiye işçilerinin kurduğu büyük ankaragücü'sün. evet son yıllarda kötü dönemlerden geçiyorsun, başarısızlıklarla dolu dönemlerden geçiyorsun, bu seni küçültmez. altın çamura düşünce değerini kaybetmez. kötü yönetimler her kulübün başına gelebilir, sen efsane başkan sabri mermutlu dönemindeki ruhunu asla bırakma. o inancını koru. biz zaten seni başarılısın diye sevmedik. biz sana hiçbir zaman kupa alınca 'büyüksün', alamayınca 'Allah belanı versin' demedik. biz seni ankara'nın gücü olduğu için sevdik, atatürk'ün gücü olduğun için sevdik, ankara hükümetinin gücü olduğu için sevdik, cumhuriyetin gücü olduğun için sevdik, biz seni onurlu imalat- harbiye işçilerinin gücü olduğu için sevdik. biz seni sen olduğun için sevdik. sana hiçbir zaman sadece bir futbol takımı gözüyle bakmadık. sen bizim için sadece bir haftasonu eğlencesi olmadın. sen bizim ciğerimize işledin. sen bize ankaragücü ruhunu kazandırdın. sendin bizi biz eden, adam eden.
şimdi titre ve kendine gel. geçmişini unutma. ankaragücü ruhunu yakala.
başarı mı? o zaten kendiliğinden gelir.
tanım: ankaragücü'ne gönül vermiş yazarın, yazısını yazdıktan sonra kullandığı replik.
1980-1981 sezonunda bütün dünyada emsali görülmemiş bir başarı yakaladın. 2. ligdeydin o zaman. senin büyüklüğüne, yakışmayan bir ligde top koşturuyordun. türkiye kupası'nda kendinden çok daha güçlü takımları, bu zamanki gibi de değil, bir ton maç yaparak eledin ve kupanın sahibi oldun. o zaman kendisine devlet başkanı diyen kenan evren paşa tarafından oynadığın futbol çok beğenildi. kenan evren demişken, öyle sıradan bir insan değildi bu kenan evren. eli kanlı bir katildi. devletin en tepesinde kanlı darbe hükümetinin başında ki devlet başkanıydı. herkes korkardı, tiril tiril titrerdi adını duyunca. nice canlara kıymış, nice masumu öldürmüştü bir hiç uğruna. bu adam demiş ki o zaman yakın çevresine; 'eğer bu takım trabzonspor'u da yenip devlet başkanlığı kupasını alırsa 1. ligde oynamalı'. nitekim de ankaragücü trabzonspor'u da yeniyor ve devlet başkanlığı kupasını alıyor. o dönemki gaztelere şöyle bir yazı düşüyor; '' hangisi birinci lig takımı hangisi ikinci lig takımı anlayamadık.'' yani ankaragücü o kadar iyi bir futbol oynuyor. dönelim konumuza; bu adam yani herkesin korktuğu, cani, gaddar, sağı solu belli olmayan adam diyor ki; 'kim ki 2. ligdeyken türkiye kupasını alır, birinci ligde oynamaya hak kazanır.' ve evet ankaragücü 2. ligde 2. olmasına rağmen birinci lige yükseliyor. şimdi söyleyin bana canlar ne deseydi ankaragücü o kudretli adama, o gaddar lidere, o eli kanlı devlet başkanına; 'yok paşam haksızlık olur, biz böyle iyiyiz mi' deseydi. bunu diyecek göt kimde var. diyelim ki kenan evren, beşiktaş'a veya diğer 3 büyültülmüşlerden herhangi birine; 'sen bir alt ligde oynayacaksın' deseydi. buna itiraz edebilirler miydi? var mı öyle bir göt onlarda? ne gezer. o göt anca gelir buralara sıçmaya yarar. 'yok işte darbeyle geldi, yok işte siktirsin gitsin'. şunu hiçbir zaman unutmayın canlar; ankaragücü melih gökçek'ten de önce vardı, kenan evren'den de. koskoca kulübün tarihini iki tane beş para etmeze mal etmek de aslında sizin beş para etmez olduğunuzun göstergesidir.
dedim ya başkentimin gücü. sen aldırma.
kenan evren sayesinde yıllardır süper lig'de olan takım. birinci lige düşmeleri halinde şakşakçı taraftarlarının büyük bölümüne veda etmeleri olağandır. oysa kendilerine rakip gördükleri büyük göztepe kulübü amatöre düşmüş, 3. lig maçında 14.000 taraftara oynamıştır.
stanislav sestak'ı* ve Michael Klukowski* renklerine katmış büyük kulüp. taddei'yi de alırlarsa eğer, bu sene şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olur ve çok büyük sorunlar yaşamazsa kulüp, ilk 5 garanti olur. hadi bakalım hayırlısı. yüzümüz gülmeye başladı sonunda.
football manager oynarken bi anda babası tarafından bilgisayarın başından kaldırılıp ankaragücü'nün başına oturtulmuş hissi uyandıran genç bir başkana sahip futbol kulübü.
*
ayrıca her sezon orta sıralara oynayan, üç büyükleri zaman zaman yenerek sükse yapan, çok başarılı olmasa da taraftarı gençlerbirliği'nden fazla olan başkentin sarı lacivert renkli takımıdır.
taraftarı olmadan maç kazanamayan kulüp. o yüzden fenerasyon'a tavsiyem bizim seyircisiz oynanacak maçlarımızı deplasman takımının evinde oynatsınlar. nasıl olsa ev sahibi takım taraftarlarının sesini bastırırız ve futbolcularımıza sanki ankara'da oynuyormuş hissi uyandırırız.