misafirlikte tuvalete gitmek

    1.
  1. eger durum sentezi yapılırsa gerçekten çok boktan bir durumdur.. gerçekten vahim ve dehset saçan bir aksiyon olmakla birlikte genelde mazeret meyve yedikten sonra el yıkamak olur..

    - muhittin bey, lavabo ne tarafta acaba??
    - kordiorun en sonunda sağ kapı..

    ve içeri girilir.. önce sifon çekilir, sifonun ilk çekişiyle önce rahat bir nefes alınır ve ossurulur.. ossurugun şiddeti su sesiyle doğru orantılı olmalıdır ve mümkün olduğunca su sesi bitiminde içerdeki aygaz kıvamına gelmiş ossuruk çıkartılmalıdır..

    daha sonra sıçma eylemine gecilir.. tuvalete oturulur ve tekrar sifon çekilmek suretiyle içerde artık beton kıvamını almış ilk parça dökülmelidir.. işlem bittikten sonra tekrar sifon çekilir..

    şimdi gelelim en son ve en önemli konuya.. içeride salına salına gezen o koku..

    bu kokuyu da gidermek icin cebinizde her zaman küçük bir şişede parfüm veya kolonya bulunudurulmalıdır..

    ve tamamen işlem bitmiştir.. artık muhittin bey'in yanına gidip rahat rahat kahkaha atabilirisiniz..
    7 ...
  2. 17.
  3. sanki tuvalette dinleme cihazı varmış gibi tedirgin olmanıza sebep olan durumdur.

    misafirliğe gidersiniz, yemek yenir çaylar içilir, saatler farkında olmadan ilerler ve en sonunda yedikleriniz ve içtikleriniz sizi içeriden dürtmeye başlar... hafif gaz sızıntılarına çıkış vermemek için kıvranmalar başlar... biraz direnilir, zira bok denilen cisim öyle gelişi güzel yerlere bırakılacak bir şey değildir. sohbet ilerlemekte derinleştikçe derinleşmektedir ancak aklınız ve konsantrasyonunuz bağırsak ve muadili bölgeleri durdurmak için çalışmaktadır. gel gör ki insanın biyolojik tabiatı buna fazla müsade etmez... soğuk terler boşalır ve an gelir...

    s.g.a. *
    es. *
    s.g.a.: yaa dostum aynen öyle oldu işte...
    es.: demek öyle ha ? vay anasını...
    s.g.a.: ... ( patlamaya elli dokuz saniye... )
    es.: ...
    s.g.a.: ya birader...
    es.: he kurban?
    s.g.a.: sizin lavabo ne tarafta?
    es.: kuzeyde kalıyor.. ne yapacan?
    s.g.a.: hiiç... öyle bi fayansları sileyim dedim içimden geldi...

    - kestik-

    böyle olmaz tabi. tekrar baştan alalım.

    s.g.a.: (dayanamıyorum lan artık ne olacaksa olsun) hoca tuvalet nerede sizin?
    es.: kapıdan çık hemen soldaki kapı...
    s.g.a.: eyvallah...

    tuvalete girilir. yüzde doksan ihtimalle alaturka tuvalet olur. bizim insanımız onda rahat. bana fark etmiyor da. tek sorun şu oluyor ki; alaturka tuvalette deliği tutturmak. misafirliğe gitmişsin, yemekler yemiş çaylar içmişsin, sohbetin bini bi para, hizmet desen kusursuz... sen tüm bunların üstüne bi de adamın evinin içine sıçacaksın, bari deliği tuttur! bu sorumlulukla pozisyon alınır. karın içeri, kalça dışarı , yarım cenin pozisyonu (o ne oluyorsa artık) bi yandan da göz ucuyla deliği süzersin... " azıcık daha sağa... eveeet... biraz ileri... hah tam orası işte... bırak!" bıraktığın anda dönüşü yoktur ve bok deliğe düşerken geçen o kısa zaman diliminde -yaklaşık 1 saniye- akılına fizik kanunları gelir. etki tepki yasası. tamam iyi güzel ayarladın da, o deliğe düştüğü zaman ağırlığına onaranla delikteki sudan tepki görecek... o uzuuuun bir saniye biter ve tuvalet fayanslarında bir ses yankılanır " culoops!!"... " msnkim ya... kesin içeriden duyuldu! dur suyu açiim da madem ses gitmesin" fizik kanunları işte burada lehinize çevrilir... desibel olarak su sesi daha baskın çıkacağından, içeriye "culoppp" sesinin gitme ihtimali sıfıra indirilir... bunu, on yurdum insanından dokuzu mutlaka yapar... seri penaltı atışları tamamlandıktan ve tüm atışlar gol olduktan sonra uefa kupanıza muzaffer bir edayla uzanırsınız: tuvalet kağıdı. ama o da ne?! tuvalet kağıdı bitmiş! işte kahrolmak kelimesinin tam anlamı budur... çaresizliğin pratik hali budur... bir an için, evet evet, bir an için ne de ümitlenmiştim orada olur diye... ama kader işte... bu gibi durumlarda tedbiri elden bırakmayanlar (ben kendim) ceplerinde daima bir adet cellpak * bulundururlar. işiniz biter... eller yıkanır paklanır... uzuuun ve yorucu bir tuvalet ziyaretinden sonra sohbete kaldığınız yerden devam edebilirsiniz... ancak bu olaydan sonra artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır... adamın evine sıçmışsınızdır artık!

    peşin edit: en azından şunu anladım... bi boktan anlıyormuşum...

    edit 2: daha yazar yazmaz eksilemeyi nasıl beceriyorsunuz anlamıyorum ya... senin evine mi sıçtık arkadaşım...? *
    5 ...
  4. 8.
  5. işerken en az ses çıkaran noktayı bulmaya zorlayan olaydır.
    4 ...
  6. 3.
  7. "aha şimdi sıctık" deme sebebidir.. ossurmamak için kasılmamalı, göt oluruna bırakılmalıdır.. zira kastıkça göt kontrolden çıkar, daha dar alandan daha şiddetli ve beklenmedik ses çıkar..
    3 ...
  8. 24.
  9. Tuvaletten sonra ellerinizi yıkadığınızda, havlu bulamayıp elinizi yüzünüzü bornoza silme durumunun başlangıç evresidir. (bkz: misafirlikte havlu bulamayıp bornoz kullanmak)
    4 ...
  10. 20.
  11. annemin, kardeşim ve ben küçükken 'bi yere gittik mi götünüz açılır zaten'dediği durumdur.
    2 ...
  12. 6.
  13. dünyanın en zor, en ateş bastıran eylemidir. en cicili bicili, bıcır bıcır kıyafetlerle misafirliğe gark olunur. komşu teyzeler, aman da aman tarzı bakışlar ve el kol hareketleriyle sizi karşılar. ikram falan fişman. akabinde bastıran kaka. tuvalete gidilir. işte herşey o anda başlar. tuvalete girilir, kapının anahtarı var mı yok mu kontrol edilir, varsa kapı kilitlenir, yoksa el yetişiyorsa tutulur. anahtar deliğinden içerisi gözükebilicek kıvamdaysa, kapının koluna bir havlu takılır ki anahtar deliğini kapatsın, komşu çocukları sizi gözetlemesin. tüm bunlar tamamlandıktan sonra, tuvalet kağıdı var mı yok mu kontrol edilir. yoksa sıçmadan tuvalet terkedilir. varsa "ohh" çekilir. akabinde, sular kontrol edilir. taharet musluğu seri hareketlerle açılıp kapatılır. her ihtimale karşı hamam tası, banyo tası, duş tası her neyse var mı diye bakılır. herşey kontrol edilip liste tamamlandıktan sonra, tuvalete oturulur. güzelce tadına vara vara sıçılır. yakınlarda bir yerlerde dergi vs. varsa, yüzsüzce okunur. son lopu da tuvalete yollayıp silkindikten sonra, önce taharet musluğu eşliğinde şööyle bir kabası alınır. daha sonra tuvalet kağıdı devreye girer. onunla da kenarları köşeleri güzelce sıyrılır, temizlenir. don paça toplanarak kalkılır. sifon çekilir. baktınız ki çalışmıyor, daha önceden kontrol edip koordinatlarını belirlediğiniz hamam tası suyla doldurulup, tuvalete dökülür. bu işlem birkaç kez tekrarlanır ki, dışkılar hakettikleri yere erişsindir. daha sonra eller yıkanır ve tuvaletten çıkılır. tüm bunları yaptıktan sonra, çocuklar gözetlemesin diye kapıya astığınız havluyu da yerine koymayı ihmal etmeyin. böylece iz bırakmadan tuvaletten kaçılır, komşu teyzelerin yanına güvenle dönülür.
    2 ...
  14. 39.
  15. ayıp karşılandığından biraz cesaret isteyendir.
    2 ...
  16. 38.
  17. sevilmeyen birine misafirliğe gidildiyse lavaboya işenebilir.
    2 ...
  18. 7.
  19. ev sahibinden tuvaletin yerinin gösterilmesinin talep aşamasında * asla ama asla kibar olunmaması gerektigini acı bir tecrubeyle ogrendigim hadisedir.
    -şeyy..lavaboyu kullanabilirmiyim.
    -tabii buyrun gösteriyim.
    -...(bu ne leenn burda sadece lavabo var!)

    acık acık soylenmelidir: "teyze cisim geldi en uygun nereye yapabilirim?"
    tabi yine lavaboyu gosterirse kendi problemidir.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük