anne babalarımızın daha küçük yaşlardan itibaren türk gelenek ve göreneklerine uygun davranış biçimini aşılama davranışlarından biridir.
misafir perverliğimizin yansımasıdır. yerinde bir hatırlatmadır bence.
ergenlik dönemlerimizde biraz canımızı sıksa da kesinlikle olması gerekendir.
sosyalliğe davettir.
el öpmekten, bir hal hatır sorup, gelen misafirimize bir güler yüz göstermekten de bu kadar nefret etmeyelim!
yaş kemale erince el öpenlere, hoş geldin diyenlere ihtiyaç duyacağız. unutulmamalıdır.
(bkz: sen de solacaksın, günün birinde.)
anne: misafirlere hoşgeldin dedin mi erdinç?
erdinç: dedim anne.
misafir: aa ne zaman dedin yavrum. demedin ki.
erdinç: sen sus ispiyoncu p...venk. ana oğul arasına karışma. hoşgeldin bu arada.
anne: aferin benim güzel evladıma.
misafir: wışş!
her misafir gelişinde bana yüzümü sabunla yıkatan cümle.
ayrıca misafirden nefret etme sebebidir. bir de bizim millette bir öpüşme merakı var, anlayamıyorum sebebini. uzaktan hoş geldiniz desek sadece çok samimi olduklarımızla el sıkışsak ve yine öpmesek olmaz mı?
çocuk, ergen, genç, yetişkin hiç fark etmez, ailenizle yaşıyorsanız her zaman duyarsınız bu cümleyi.
sen bunu söyledin çok mu iyi bir şey yaptın şimdi! birde misafirlerin içinde söylerler insanın hoş geldin diyesi varsada demiyesi gelir.
şöyle bir anım vardır. misafirler geleli daha 5 dakika olmuş bende 15 yaşlarında falanım acil lavaboya gitmem gerekti neyse gittim çıkar çıkmaz bana bu soru yöneltildi siz düşünün gerisini ulan sen demesen hoş geldin diyecektim zaten.
Yaa tamam hadi misafirlere "hoş geldiniz dedin mi?"cümlesini anlarım ama tanımadığım misafirlerin yanında "sen bunları tanıyon mu?"diye sorması daha da bi utanç verici o an yerin dibine giriyosun. Lan tanımıyorum işte ne diye zorluyon beni.