ırkçılığa kapı aralaması, sistematik olarak öteki yaratmaya ve yok etmeye meyilli olması nedeniyle, en az pkk terörü kadar tehlikeli olan modern zamanların tehlikeli ideolojisi.
kan dökülen yerde aranması gereken ilk olay yeri kanıtı. arayın kesin bulacaksınız, yeter ki armaya inanın. almanya'da türkleri yakıyorlar. burada kürtlerden, ermenilerden haz etmiyorlar. ama o canım milliyetçim türkleri yakan almanlara küfürün en babasını savurabilirken, burada ermeniyi, kürdü ayırana, onlara küfür edip, zarar verene ötüken ruhuyla selam vermekten geri kalmıyor. alman seni beni kürt olarak görüyor, sen de kürdü ikinci sınıf görüyorsun. peki ne farkın var naziden, libya'yı katleden italya'dan, cezayir kasabı fransa'dan.
Türk milletinin genetiğinde bulunan, iliklerine kadar işlenmiş bir duygudur. genel itibariyle birçok güruh tarafından farklı yorumlansada bu gerçeği gözardı edemediklerinden kaynaklanmaktadır. şayet görmezden gelseydiler bu kadar ciddi bir tehlike olarak görmez ve ülkem tez zamanda yabancı güçler eline fiilen geçmiş olurdu. örnek olarak kendimce bakınız metal fırtına adlı kitap insanımızın sinir uçlarını yoklamak adına yazılmış saçma salak bir kitaptır. fakat tamamen milliyetçilik adına tepki ölçmek içindir. bunun gibi bir çok örnek gösterilebilir. şehitlerimiz için yürüyüşler, evlere dükkanlara bayrak asmak vs. vs. sonuç olarak milliyetçilik denilen kavram aslında bir çok güruh için çok ciddi bir tehlikedir ve bu tehlike umarım türkiyede hep var olur.
#2351160 nolu girdimde de belirttiğim gibi milliyetçilik, kapitalist bir toplumun en basite indirgenmiş halinden yegane ideolojisidir. kimi geç uluslaşmalarda bu süreç içinde din bir ideoloji olarak kullanılmıştır, ulusçuluk için zaruri bir neticenin sonucudur dini ideoloji. #2351160 nolu girmiş olduğum girdide tanımlamak istediğim milliyetçilik sosyalist ve biricik bilimsel bakış açısını temsil etmektedir- indirgemeci tutumları dikkate almazsak-
hareket noktası üretim ilişkisinin kendisi olan bir ideolojinin kendisi, günümüz şartlarında ayakları yere basan bir anti-emperyalizme sahip olması beklenemez. türkiye'nin öznel şartları içerisinde, türkiye kapitalizminin uluslarası sermayeye bağımlı konumlanışı zorunlu bir sistem boşluğuna itiyor bizleri. sermayeyi dışlayamayacak olan milliyetçilik, zorunlu ve belirlenmeci bir şekilde emperyalizmin kendisine yedekleniyor.
türkiye'nin kapitalistleşme sürecinde, dış sermayedarların güçlü konumlanışı, türkiye'deki dinamikleri şekillendirmiştir. halkçı damarın minumum düzeyde kalışı, milliyetçiliği bir şekilde faşizme kadar ilerletebiliyor. elbette bu ilerleme türkiye'nin kendi öznel koşulları ile sınırlı değil. kimi emperyalist ülkelerdeki, yönetimsel boşluklar milliyetçiliğin kendisi faşizmin uzantısı, eklentisi haline geliyor.
günümüzde uluslarası sermayenin globalleşme adı altında hızlı emperyalist saldırısı, ulus-devletlerin( bunu kapitalist devletler hiyerarşisinde piramidin altını oluşturan kesimler/devletler olarak değerlendirmek zorunlu) tasfiyesi aslında aşağı tabaka ülkelere emperyalist saldırısı vardır. bu kimi ülkelerde milliyetçilik ideolojisini anti-emperyalist konumlanışa mahal veriyor. bu bir hayalden mevcuttur, uluslarası konjonktörün zorunlu neticesidir. bu tepki halkçı-yurtsever karakterden uzaklaştıkça kendini faşizm olarak adlandıracak, ulusal sermayenin uluslarası sermayenin gücüne bağımlılığından ötürü başarısızlığa uğraycaktır.
gelişmiş kapitalist ülkelerin içine düştükleri askeri-ekonomik krizler derinleştikçe egemen sınıflar gittikçe gericileşen, yaşama alanlara müdahale eden, dinci gericiliği körükleyebilir kendi ülkelerinde. şüphesiz bu kapitalist üretim sisteminin sonunu hazırlayabilecek savaşların yegane tetikleyicisidir.
bu değerlendirmelerin sonucunda ülkemizde anti emperyalist(aslında anti-amerikanca ya da anti-abci, ama asla ikisi birden değil) hareketin milliyetçi bir karakter kazanması yalnızca günümüzde geçerlidir ve ancak "bir adım ileri iki adım geri" mantığıyla ilerleyebilecek siyasi yapıya sahiptir, en azından şimdilik bu böyle ilerlemektedir. halkçı- yurtsever safların büyümesi yegane bilimsel çözümdür.
her şeyin abartıldığı ülkemizde (bizim cühela milletçe doğru sanılan fakat bizi uçuruma sürükleyen eylem) büyük payı alan kavram. oysaki her millet ülkesini sever ve korur. ama biz türkler hülya avşar showunda türk bayraklı balona vurdu diye avşar kızceğizini mahkemeye verecek kadar işi abartıyoruz. biraz rahat olmakta herzaman yarar var.
ırkçılıktan faşizme bir dolu pislik içeren ideolojilerin altına sığındığı bir şemsiye. ku klux klan üyesi bile olsanız, "ben vatanımı seviyorum, milliyetçiyim" derseniz size toz kondurulmuyor.
gidin ermeni gazetecileri vurun, gidin kolluk kuvveti abilerinize söyleyip lojistik desteğinizi alın, misyoner bulup boğazlayın, rahip bulun bıçaklayın. o derece rahat bir kavram yani. her halükarda milliyetçi oluyorsunuz.
ps: bu arada türk milletine mensup kişilere saldırıp, nasıl milliyetçi olunuyor bilen varsa bana da açıklasın.
bir millete bağımlılık ve o milleti yüceleştirmedir. milliyetçilik enternasyolalizmin(uluslararasıcılığın) zıttıdır. aşırı milliyetçilik sonu ırkçılığa kaçar.
ülkemizde sık sık vatanseverlik, yurtseverlik ile karıştırılan kavram. kaldı ki şu ülkeye en çok zararı belki de kendisini bu düşünce akımı üzerinden tanımlayanlar vermiştir. birleştirici olduğu düşünülen oysa ki halkaları birbirine düşüren afyonlardan biri. diğerleri için; (bkz: din), (bkz: ırk), (bkz: mezhep), (bkz: etnisite).
halkçılık, cumhuriyetçilik, devletçilik kadar yüce olmayan 6 atatürk ilkesi nden birisidir. diğer ilkelerin daha yüce olmasının sebebi ise, milliyetçilik toplumun elinde oyuncak haline gelmemiş olmasıdır.
''Milliyetçilik tutunamayanların sandalıdır. Mesleği olmayan, iyi eğitimli olmayan, yeni hayata alışamayan, ezilmiş, horlanmış, hayatla ilişkileri sağlıklı olmayan kitlelerin çıkış yoludur. Kürt ve Türk milliyetçilerini yan yana koyun, ikisinin de hayatla ilişkilerinin yürümediğini, çoğunlukla büyük sosyo-ekono-mik sıkıntıların olduğunu ve bu öfkeyle bir düşman aradıklarını, o düşman olarak da bir şekilde kendi ırklarına ait olmayanları hedef aldıklarını görürsünüz. Milliyetçiysen git patent al, teknoloji üret, Nobel al; insanlığa faydalı ol. Kendine yararı olmayan bir adam vatanını çok sevse ne olur, sevmese ne olur!''
mehmet altan
birgün gazetesi 11/11/2007
sir william wallece'ye aşık olurken milliyetçilik iyiydi. kurtuluş şavaşında şehit olanlar zaten başka bir millet için savaşıyorlardı. komik olan milliyetçilikle faşizme yapılan söylemlerin hemen hemen aynı olması. önce sapla samanı birbirinden ayırmak gerekir. yanlış birşey varsa merak etmeyin düzeltilir. at gözlükleriyle olaylara bakmanın alemi yok.
şayet bu kelime atatürk milliyetçiliği için kullanılıyorsa bir galat ı meşhurdur. atatürk milliyetçiliği için kullanılabilecek en uygun tabir olsa olsa bireyin üyesi olduğu toplumun ve kendisinin ortak olan çıkarlarını savunması anlamında milletçilik tabiridir.
zira milliyet kelimesi ırk, mensubiyet, etnik köken ifade eder ve milliyetçilik de düz anlamıyla bunların üzerine kurulu insanlık dışı bir düşünce olan ırkçılığa karşılık gelir.
millet, bir ülke sınırları içinde yaşayan toplum anlamındadır. ülkeler doğal olarak toplumları birbirlerinden ayıran sınırları çizerler. diğer bir ifadeyle toplumlar başka başka oldukları için ülkeler başka başkadır.
Irkçılıkla arasında dağlar kadar fark olan vatanını korumak,geliştirmek,vatanına saygı duymak,değerini bilmek temeli üzerine kurulu milletleri bir arada tutan,benliği oluşturan görüş.
(bkz: Milliyetçilik olmasaydı Kurtuluş Savaşı olmazdı)
mermere övgüdür. yekpare kaşlı büdüyü lider ilan etmektir. baton pasta seviciliğidir. atom altı parçacıklarına inanmamaktır. toprağı sevmek fakat çöl olmaya engel olmamaktır. *