anayasada yer almaması gerekendir. şu an dünyadaki 200'e yakın ülkeden sadece ikisinin anayasasında milliyetçilik devletin niteliği olarak tanımlanmıştır.
bunlardan biri de türkiye'dir. diğeri için (bkz: bangladeş). üstelik türkiye anayasası'nda bu, değiştirilemez kılınmıştır.
insanı yanılgıya da sürükleyebilen olgu. elbette, vatanı, insanını sevmek güzel. ama tüm uç ideolojilerde olduğu gibi, abartılması yanılgılara, anlam karmaşasına yol açabiliyor. örneğin, birlikteliği etkileyen çeşidi olan şehir milliyetçiliği, kötü anılar bırakabiliyor.
karşı çıkanların hepsinin taraftar olanların da birçoğunun teorisi hakkında hemen hemen birşey bilmediğ düşün türüdür.
Taraftarı olduğunu söyleyenleri bir kenara koyup karşısında duranların karşısında durmalarına neden olan yazılara, üretilen teorilere bakılınca kimi noktalarda haklılık payları olsa da genelinde yanlışlar üzerine kurulu olduğu rahatlıkla görülür.
Şahsen siyasetin bilimsel manada teorisini geliştiren karşıtları harici hemen hemen hiçbir milliyetçilik karşıtı Milliyetçi teoriyi Milliyetçi aydınlardan okumamışlardır.
ben bir tane bile böyle karşıtından bak Gaspıralı ismail bey şu yazısında buna değinmiş bu tespiti şu şu şu nedenlerden ötürü yanlıştır diyenini görmedim.
Siyasetin bilimsel manada teorisini geliştiren karşıtları ise bunları okumakla beraber saplantılarından ve ondan önceki saplantılı hocalarından ötürü sanki fen bilimleri üzerine çalışıyorlarmış gibi kimi kuramları fen bilimi kanunuymuş gibi ele alıp yorumlamaya giderler. Haliyle sosyal bilimler kuramlarının ikircikliliği ve objektif olmaması hatta temelde kuram olacak bilimsellik bile içermemesi onları şarampole yuvarlar.
Konu buradan doğru Türk Milliyetçiliğine geldiğinde batılı toplumsal kuramlar üzerinden Türk Milletinin millet oluşumunu, sonrasında Osmanlı dönemini akabinde de "Ulus"laşmasını yorumlamaya çalışırlar. Hatta şuan bile Millet modern bir kavramdır Osmanlı'dan önce nasıl Millet var olur dediklerini duyabiliyorum. F=MA değil bu gençler hemen gaza gelmeyin.
uzun lafın kısası dün vardı, bugün vardır ve yarın da Türk Milletinin, Türk topraklarını gerekliliği ve anti-emperyalist hareketin dünya çapında başarılı olması için Türklerde var olması gereken düşündür. eklemeler, çıkartmalar olacaktır zaman içerisindeki değişime göre, iktisadi görüşü temelde aynı amacı gütse de her daim değişime uğrayacaktır, yüzyıllara uzanan ve uzanacak bir ideoloji olduğundan bu değişimlere ayak uydurması için de diğer köhnemiş veya egemen ideolojilere nazaran çok daha fazla efor sarfetmelidir.
Bununla beraber herkesin bileceği yani populer manada son büyük Türk Milliyetçisi benim açımdan Rahmetli Şehit Necip Hablemitoğlu'ydu. Lakin adamı da katlettiler.
ah, bir gün de bizden daha "ileri" medeniyetler ne yapıyorsa doğrudur düşüncesini aşıp, dünyanın bize yön vermesi yerine; insanlık adına bir öncülük ederek, zaten yakın gelecekte miadını tamamlayıp yok olmaya yüz tutan şu akımdan vazgeçsek de en büyük milliyetçi olduğumuzu son noktayı koyan ilk ulus devlet olarak tüm dünyaya göstersek.
ülkemizde ırkçılık ile bağdaştırılıp kötü bir şey gibi gösterilmeye çalışılıyor. dünya ülkeleri bu kadar kendi çıkarlarını düşünürken, bir fransa ırkçı tavırlar sergilerken, abd istilacı, sömürücü bir tutum içindeyken bizim atatürk'ün ilkelerinden olan milliyetçiliğe bu derece düşman kesilmemiz çok garip ve ahlaksızca. türk milliyetçisi olmak, diğer milletten olanlara kötü davranmak değildir. tarih boyunca türk'ler böyle bir tutuma asla girmemiştir. biz bütün milletleri severiz, en çok da kendi milletimizi.
toplumların, siyasal tarihleri açısından uğramak zorunda oldukları duraklardan biridir. geç tanışılması ileride infantilizm'e yol açtığı gibi geç terkedilmesi de toplumda lezyonlara neden olmaktadır.
milliyetçilik; gelişen teknolojiyi kendi ülkesine yarar hale getirmek amacıyla kullanan, geçmişini bilip geleceğine bu şekilde yön veren, milli değer ve kültürü koruyan, yücelten kişilerin benimsediği akımdır.
millet ve ülke çıkarlarını her şeyden üstün tutma anlayışı. yani doğruluğu veya yanlışlığının bir önemi yok önemli olan çıkar sağlaması. çıkar peşinde koşmak egoistliktir. kendi çıkarları için başkalarını sömürmekse ahlaksızlıktır. asıl ahlaklılıksa hümanist ve çıkarsız bir felsefeye tabi olmaktır.