Aslında her insan, -düşman olmasını gerektiren özel bir sebeb yoksa- doğduğu, büyüdüğü, unutulmaz hatıralarla bağlandığı milletini sever. Bu sevgi çok tabii bir duygudur; sökülüp atılması güçtür.
Milliyetçiliği zararlı sayan ve millet birliklerinin ortadan kaldırılmasını isteyen ideolojiler bile; kitaptan hayata, nazariyeden uygulamaya geçilince, başarısız kalmış; millet sevgisinin büyük gücüne yenilmişlerdir.
Milliyetçilik; millet sevgisinden, yani sadece bir duygudan ibaret değildir. Milliyetçiliğin, sevgiden daha önemli iki şartı vardır:
Millet birliği halinde yaşamanın, beşer nizamı içinde, diğer bütün yaşama tarzlarına kıyasla, insan yapısına en uygun ve mutluluğa en ziyade yaklaşmamızı mümkün kılan bir yaşama tarzı olduğuna inanmak,
Bir milleti meydana getiren ve diğer milletlerden ayrılmasını sağlayan kültür unsurlarını korumak; geliştirmek ve yüceltmek için çalışmak!
Milliyetçilik; en geniş manâda bir dünya görüşü, daha dar bir mânâda ideolojidir. Bir insanın milliyetçi olması için başka bir dünya görüşüne ve ideolojiye bağlanmaması şarttır. «Hümanistim ama aynı zamanda milliyetçiyim!» «Marksist Leninistiz ve gerçek milliyetçi biziz!» gibi sözler; bazı kere koyu bir cahillik belirtisi, çoğu zaman da milliyetçiliğe, cemiyet tarafından tanınan yüksek değeri, diğer bir ideoloji hesabına sömürmek isteğidir. Milliyetçilik yardıma muhtaç değildir; beşer nizamı ve içtimaî birliklerle ilgili dünya görüşleri ve ideolojilerin, kuyruğu durumuna sokulamaz; hele hiçbirinin gerisine atılamaz!
Türk milletini sevmekte birleşenler; birbirlerini sevmekte birleşmeğe de mecburlardır. Aksi takdirde millet sevgileri, kimsenin inanmıyacağı boş bir laftan ibaret kalır.
sadece yiyecek ve çiftleşecek eşini düşünen hayvandan farklı olarak toplumunu düşünmektir. kendi toplumunu her alanda dünyanın en iyisi yapmağa çalışmaktır.
milliyetçi kişi başka toplumlara da bu görüşlerinden dolayı saygı duyar. dünya bir çarpışma sahasıdır. bu bazen topla tüfekle bazen bilimle fenle olur. ancak aslolan milletlerin en büyük olma kavgasıdır.
azınlık milliyetçiliğini bu tanımın dışında tutmak gerekir. çünkü o yapıcı değil yıkıcı bir milliyetçiliktir. millet olmamış toplumlar milliyetçilik yapamazlar.
her ülkenin milliyetçilik tanımı da farklıdır. farklı değerlendirilmedilir.
milliyetçilik kendi milletini sevmektir. ırkçılık kendi ırkını üstün görmek, diğer ırklara düşman olmaktır. mallık ise milliyetçileri ırkçılıkla suçlamaktır.
insanları birbirine düşürmek için üretilmiş, silah tüccarlarından başka kimsenin işine yaramayacak bir ideolojidir.
ya kardeşim bak etrafına insanlar başka milliyetten olsa da senin ondan farkın var mı? neden kendini başkalarından üstün görürsün? neden insanları birbirinden kayırırsın? insanlar nerede doğacağını veya ailesini seçebilir mi? dünya üzerinde insandan başka hangi canlıda böyle bir kavram var?
bazıları milliyetçiliği iyi göstermek adına ben önce ailemi düşünürüm demiş. anlayamıyorum senin ailen bu kadar geniş mi? aileyle milliyeti nasıl bir tutarsın? bu nasıl bir mantık anlamış değilim.
yani kürt ister türk isterse alman milliyetçiliği olsun, hepsi baştan aşağı safsatadır, gereksizdir ve savaşlardan başka hiçbirşeye neden olmamıştır.
--spoiler--
dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak, ilk önce biz kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti; hissi, fikri, ve fiili olarak bütün davranış ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki milli benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır.
başbakanımızın ayaklar altına aldığı olgu. * yok bu değil tabi.
sadece insan davranışlarıyla açıklanabilen bir olgu değildir milliyetçilik. misal zebralar, zebralarla takılır, aslanlar aslanlarla, insanlar insanlarla vs. yine bütün popülasyonlara baktığımız da ise türlerin kendi iş birliklerinin ardında bireysel çıkarlar olduğunu görürüz. kurtlar sürü halinde avlanır çünkü bu avantajlıdır gibi. çiftleşmelerinden tutunda, avlanmalarına, sığınmalarına kadar. yani milliyetçilik kendinden olanı kayırma işidir aslında.
tipik ve çokta ütopik olmayan bir örnekleme vardır ; bugün atmosferimize dünya dışı yaratıklar uzay gemilerini çekmiş ve silahlarını bize doğrultuyor olsa bütün insanlık bir olacaktır.
dolayısıyla milliyetçilik canlılarda var olan, bütünleştirici bazen ise yıkıcı ve ayırıcı bir faktördür.
elbet insanlık bunun yıkıcı etkilerini görmeli ve ilkel anlamda ki milliyetçiliği dışlamalıdır. fakat unutulmaması gereken milliyetçiliğin kalıtsal ve doğal bir davranış biçimi olduğudur.
tayyibin milliyetçiliği ayaklar altına almasıyla ona kapak bir cevap:
Benim atalarım Çanakkale'de milleti ve milliyeti için şehit düştü,onun için ben milliyetçiliği ayaklar altına değil başımın üzerine koyuyorum.
(bkz: Demagoji); halkın isteklerine, önyargılarına ve korkularına dayalı olarak yapılan siyaset ve destek arayışıdır.
Yunanca (bkz: demos) (halk) ve (bkz: agogos) (liderlik yapmak) kelimelerinin birleşiminden türemiştir.
Genellikle üstün bir hitabet ve propaganda yeteneği gerektirir.
Çoğunlukla (bkz: dindarlık), (bkz: milliyetçilik) gibi (bkz: popüler kavramları) kullanarak ve bunlara bağlılığı sömürerek yapılır.
ülkenin her tarafı nato tarafından işgal edilmişken, amerikadan bağımsız dış politika yokken sokarım böyle ideolojiyi. nerde milliyetçi görsem varsa yoksa şehitler ve terör sorunundan başka sorun yokmuş gibi davranıyor. bu ülkede evsizler var, açlar var, açlıktan ölen bebekler var onları neden düşünmüyorsunuz ve sorunlarını çözüm aramıyorsunuz. amına korum böyle şeyin.
tamamen ortadan kaldırıldığı gün dünyayı ucu bucağı ve sonu olmayan muazzam bir kardeşlik kaplayacak. yok edelim insanın insana kulluğunu bu davet bizim.
atatürk'ün bahsettiği şekilde yapıldığında türk milletine zararı değil faydası dokunacak altı ok'tan birisi. ironi olsun diye değil ciddi manada gelişmiş, medeni avrupa'ya gidiyorsun adam kendi dilini, tarihini ayrıntılı bir şekilde anlatıyor övüyor sana işte sen o anda ona karşı ne diyeceksin? ya yok ben milletsiz dünyaya inanıyorum tek dil olsun dünyada tüm insanlar benim için birdir mi? diyeceksin eksikliğin karşısında ezilip büzülecek misin? tabii ki hayır diline, tarihine, kültürüne sahip çıkıp zaten yalnız olduğun şu dünyada öksüz türklüğünü bilecek savunacaksın.
sanki bütün dünya milliyetçiliği bırakmış milletsiz bir dünyaya kucak acıyor sadece türk milliyetçileri buna yanaşmıyormuş gibi bir ortam yaratılıyor bazen amma velakin yukarıda bahsettiğim gibi durum böyle değil olsa bizde değişime ayak uydurmak durumda oluruz fakat şu anki durum bu şekilde. milliyetçilik hala avrupa'da* önemli değerlerden birisi dinden daha önemli bir değer olarak.
bir takım zeka yoksunu insanlar, milliyetçilik olgusu yüzünden şu anda rahat rahat burada nefes alabildiğimizi ima eden laflar etmektedir. ancak şunun farkında değildir ki, savaşların neredeyse büyük bir kısmı zaten bu milliyetçi zihniyetlerin ürünü olarak tarihte yaşanmıştır. yani birbirini destekleyen iki durum. savaş milliyetçilik yüzünden çıkar, sonra da yine milliyetçilik çıkardığı savaştan seni kurtarır. arada ölenler de milliyetçiliğin katlettikleri arasında yerini alır. duvarlarınıza astığınız "söz konusu vatan ise, gerisi teferruattır" yazılı tablolar yerine, "söz konusu insan ise, gerisi teferruattır" tabloları assaydınız ve yüzyıllar boyu nesillerinizi bu zihniyetle yetiştirseydiniz, işte o zaman bir çok savaşları tarih yazmayacak, yılda bilmem ne kadar askerini hiç yere şehit vermeyecek, şu anda daha güzel bir dünyada nefes alıyor olacaktın. hem o zaman senin gereksiz beynin de bu kadar bok üretmeyecekti.
sensin savaşların müsebbibi kardeşim! anladın mı? düşman sensin. kendi kendinin düşmanı, kendi kendinin katilisin!
maneviyat dediğin şeyin ne olduğu konusunda senin zerre kadar fikrin yok.
bazı maneviyatsız hayvandan farksız hayvanların bok attıkları kutsal ülkümüz. yok efendim eşittir ırkçılıkmış, yok insanın milletini seçemiyormuş elinde olmadığı bi şey falan filan boş zırvalar. ulan at kafası senin o bok attığın milliyetçilik olmasa sen klavyende götünü rahat rahat gererek yazı yazabiliyor muydun bakalım. kendi soyunu, kendi kültürünü, kendi dilini bilebiliyor muydun?
türkiye gibi bir ülkede huzuru bozacak düşüncedir. neyin milliyetçiliğini yapacaksın kardeşim? herkes bir yerlerden göçmen; lazı, kürdü, çerkesi bir arada. bırakınız efendim allasen...
eşittir ırkçılıktır. algı seviyesinin gelmiş olduğu en boktan yerdir. hiç bir zaman birleşmeyi arzulamaz. bir kere kendi genetiğinde birleşme diye bir şey söz konusu değil. hayat boyunca algılayamadığım sanırım ölene kadar da algılayamayacağım bir olgu. ulan dünyada yaşıyoruz pezevenk başka gidecek yerin mi var? veyahut sen mi seçtin bulunduğun milletten olmayı da, bağlı olduğun milleti üstün görüp, sadece onun çıkarlarını düşünüyorsun?
