türk milliyetçiliği "yaşasın türk milleti, kahrolsun diğer milletler!!!11!" demek değildir. türk milliyetçiliği; kültürünü, geleneklerini, dilini korumaktır. milletinin daha iyi bir hayat sürmesi için çabalamaktır. vatanının çıkarlarını düşünmektir.
kan davasıdır. "onlar bize böyle yaptı, o yüzden biz de onlara karşı böyle olmalıyız" diyerek babasının, dedesinin işlediği suçtan sorumlu tutulamayacak olan yeni doğmuş bebeklerin zihnini zehirleyerek gelecekte birbirleri ile barış içinde yaşamalarını engellemektir.
türk milliyetçiliğinin 19. yüzyılda avrupa da çıktığını sanan beyinsizleri görmemizi sağlayan önemli bir değerdir. onlar gitsinler önce orhun kitabeleri ni bir okusunlar.
(bkz: orhun kitabeleri)
insanların üstünlüğünün doğduğu toprak parçasına bağlı olmadığı, bir kan asil olamayacağı, insanı üstün yapan ve değerli kılan düşünceleri olduğu için, bir milletin bir millete bir üstünlüğü olmadığı için mantıksızdır.
ha dersin ki "tük mutfağı ingiliz mutfağından üstündür." anlarım, bu normal de şunun gibiler normal değil:
"bir türk dünyaya bedeldir."
"muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur"
"milliyet için değişik tipte tanımlamalar vardır. örneğin fransızlar, fransız ihtilali'nde ülkesinde yaşayan herkesi fransız olarak görmüş ve bu insanlara fransız milleti demişlerdir. almanlar ise saf ırk ve dili esas almış ve şimdilerde değişmekteyse de ona göre bir alman milleti oluşturmuşlardır. atatürk ise "türk'üm diyen herkes türk'tür." demiştir. günümüz türkiyesi'nde arı bir orta asya kavimi yaşamamaktadır. bugün baktığımız zaman büyük dedeleri,nineleri balkanlar'dan, kafkaslar'dan, mezopotamya'dan, orta asya'dan veya başka yerlerden gelmiş birçok kişi kendisini türk olarak hissetmektedir. bu insanların kimisi sarışın,renkli gözlü, açık tenli, kimisi esmer, kahverengi gözlü, kara tenli, çekik gözlü vsdir. yani bu insanlara ortak bir genetik ırka göre türk demek çelişkili olacaktır. kapsamlı ve çok uzun bir soy ağacı çıkarılsa çoğumuzun başka milletlerden akrabaları çıkacağı bellidir. dolayısıyla türklük bir keskin bir tanımla genetik bir ırk mensupluğu değildir. öyleyse türkiye üzerinde yaşamak mıdır? bu önerme de ilk bakışta gayet uygun gibi gözüksede çok sığ ve kapalı bir tanımdır. bu tanıma göre türklük 1923 yılında oluşmuştur. ama en azından göktürkler'den beri kullanılan bir tanım türk. bu tanım daha çok vatandaşlıktır. genetik ırk değil vatandaşlık değil o zaman nedir bu türklük? bir dil midir? evet ,dil yani türkçe, türklüğün bir parçasıdır. ama türklüğü tamamiyle türkçe'ye dayatmak yanlış olur. türk bir kültürdür. türkçe de bu kültürün önemli bir elemanıdır. türk kültürü tek tip değildir. esnek ve bir karışım havuzudur. statik değil dinamiktir. bu kültüre dahil olmak için ırk, vatan, anadil, inanç gibi şeylerden ziyade kendini bu kültüre ait hissetmek önemlidir.
bu kültürün yani türklüğün geçmişi de 1923 yılına değil milattan öncesine kadar dayanmaktadır. günümüze gelene kadar olan zaman yolculuğunda bu kültürde zaman zaman ayrışmalar olmuş zaman zaman da birleşmeler olmuştur. bugünkü etnik grupların bazıları ara duraklarda inmiş bazılarıysa ara duraklar bu kültüre dahil olmuştur. örneğin bulgar, yakut ve çuvaşlar bu yolculuğun en başlarında yollarını ayırmışlardır. sadece bu insanlarla kullandığımız dillerde değil kültürlerimizde de farklılıklaşmalar olmuştur. peki bu insanları da türk milletinin içine dahil etmek doğru mudur? bu insanlarla belli bir ortak tarihimiz vardır. ama bu insanlar türk milletinden o kadar uzak kalmıştırki belki kendileri yeni bir millet olmaya başlamıştır, hatta bulgarlar kendi benliklerini kaybedip slavlaşmıştır. bugün çuvaş ve yakutlarla direk aynı milletteniz demek tartışmaya açıktır. ama onlarla bizim kültürümüzün ve kültürümüzün tarihinin de kesiştiğini unutmamak gerekir. yine ileriki yıllarda bir kaynaşma ortamı olduğunda veya örneğin bu insanlardan biri türk ülkesine gelir ve türk kültürü' nü benimserse, onun da türk olmaması için hiçbir sebep yoktur. peki ya yollarımızın daha sonra ayrıldığı özbekler, uygurlar, kazaklar, tatarlar, kırgızlar vs. öncelikle türklüğün genetik bir ırk değil kültür olduğunu tekrar söyliyelim. dolayısıyla bu insanların çekik gözlü, sarı tenli vs. olması veya olmaması hiçbirşeyi değiştirmez. baktığımız zaman bu insanların ve bizim kültürlerimiz birbirine uzak değildir. kullanılan türkçelerde belli farklılıklara sahip olsada aynı iskelete sahiptir. harflerdeki basit değişiklikleri öğrenen kişiler yavaş yavaş bu lehçeleri de anlamaya başlar. kültürel açıdan baktığımızda türkçe'nin dışında örneğin etik ve ahlak değerleri, yemekler ve yemek adetleri, el sanatları, at, bozkurt, gök vs. gibi mitoloji ve semboller ortak özelliktir. bu insanları türk milleti' ne dahil etmek yakut ve çuvaşlara nazaran daha kolaydır. ama yine de özellikle sovyet döneminde ve halen bu insanları bölmek amacıyla bir ayrıştırma yapılmış ve farklı milletler oldukları benimsetilmeye çalışılmıştır. bunun da tabi etkileri olmuştur. yani örneğin bir kazak ben türk değilim kazak milleti' ndenim diyebiliyor kimi zaman. şunu belirtmeliyimki bir millet 10-20 veya 50-100 yılda oluşamaz. ve gelelim türkmen, afşar, kaşgar, azeri ve gagavuzlara. işte bu noktada artık reddedilemeyecek bir kesinlik başlar. dil bakımından çok ufak farklılıklarımız vardır ve birbirimizi anlıyabiliriz. diğer kültür öğeleri açısından bakarsak ise bazı ilginçlikler gözümüze çarpar. örneğin gagavuzlar ortodoks, azeriler, afşarlar,kargarlar şii, türkmenler ise sünni veya şiilerdir. ama bahsettiğim gibi bir milleti millet yapan şey tek başına bir dil, din, genetik benzerlik vs değildir. bu insanların kültürlerine ve geçmişlerine baktığımızda aramızda neredeyse hiçbir fark yoktur. yine orta asya da kalan türkmenler, sovyetlerin ayrıştırma politikasından etkilenmiştirler. ama bu etki türk milleti' nden ayrışacak kadar olmamıştır. rahatlıkla söyleyebilirizki bu insanlar da türk'tür. hatta kendileri bile yapılan onca baskıya, propagandaya rağmen kendileri türk görürler. yanınızda bir alman'la bu insanların ülkelerine gittiğinizde sizin karşılanmanız çok farklı olacaktır. zaten en başta dediğimiz gibi kendini türk hisseden yani türk kültürü'ne bağlı herkes türk'tür.
gelelim en sıcak olan noktaya. peki ya türkiye'de yaşayan kürtler, lazlar, çerkezler, boşnaklar vs de türk milleti' ne dahiller midir? bu insanlar yüzlerce yıl boyunca türk milleti ile beraber yaşamışlardır. dolayısıyla kültürel açıdan çok büyük bir farklılık yoktur. başlarda da belirttiğim gibi tek tip ideal bir türk de yoktur. dolayısıyla bu insanlardan kendileri türk kültürene bağlı hissedenler, kendilerini türk olarak kabul edenler de türk milleti' ne dahildirler. kimse onlara sen türk değilsin çünkü senin deden kürt'tü yada sen müslüman değilsin oydu buydu diyemez. ama ya ben türk değilim diyenleri? onlar hangi millettendirler? örneğin kürt milleti diye bir şey var mıdır? yoksa bu bir etnik köken midir? açıkçası bu konu çok tartışılabilir. ama şu da varki eğer kürt bir millet olsaydı bu milletin "kültürü"nün, uzun yıllar yönettiği en azından bir ülkesi olması gerekirdi. tarihe baktığımıza böyle bir şey görmüyoruz. hiçbir zaman böyle bir kültür ile baskınlaşamamışlardır.her zaman bulundukları ülkenin baskın kültürü ile kaynaşmışlardır. dolayısıyla kürtlere millet demek çok da doğru değildir. aynı şeyler türkiye'deki çerkez, laz vs.ler içinde geçerlidir. peki ya türkiye'de eskiden beri yaşayan yaşayan rumlar, ermeniler ve araplar? işte burası da kırılma noktalarından biridir. bu noktada kendileri için iki seçenek vardır. kendilerini bu kültüre ait görenleri, entegre olmuşları eğer ben türk'üm ve bu kültüre aitim diyorlarsa tabiki onlar da türk milleti' ne dahil olabilirler. ama aynı zamanda rum,ermeni ve arap'ların da kendi milletleri vardır ve ülkemizdekiler de ben bu milletlere dahilim diyebilirler.
son olarak ülkemize sonradan gelen yabancı insanlar, örneğin ingiltere, etiyopya, japonya vs.den gelip türkiye'de yaşamına devam edenler. onların da türk kültürüyle zamanla kaynaşmasında hiçbir engel yoktur. bu kaynaşma ya da entegrasyon bazen hiç olmayabilirde bazen birkaç nesilde olabilir. eğer ben de türk milleti' ndenim diyorslara buna kimsenin itirazı olamaz.
buna göre türk milliyetçiliği, almanlar ve yahudiler'deki gibi genetik ve kapalı bir ırkçılık, arap,afgan,pakistanlı ve farslardaki gibi ümmetçilik veya sade bir vatanseverlik vs ile karıştırılmamalıdır. türk milliyetçiliği, türk kültürü' ne dayanır ve gücünü bu kültürün geçmişinden alır. bu tarih ne kadar köklü ve gurur verici olursa türk milleti'ne bağlı insanlar arasındaki bağda o kadar güçlü olacaktır. türk kültürüne bağlı olanlar ve onların yetiştireceği nesiller türklüğün ilelebet varolmasını sağlıyacaklardır."
sana göre çikolata başkasına göre sadece süttür belki.
milletini sevmek ve koruma içgüdüsü ile harekette bulunmak sikimsonik hümanist zırvalarınızın kuşlar böceklerle bezeli coğrafyamızda nasıl işe yaradığını ezelden görürüz.
senin hümanizm algın bu toprakların düşmanlarına dahi aynı seviyede olduğundandır belkide. insan hakları denen şeyin terörizmin bir ayağı olarak uygulandığının. barışın; sizler katil bizler gerillayız mantığı ile süregeldiğini.
hiç kimse bize düşman değil biz götümüzden uyduruyoruz zaten.
zaten bir grup var onlar ile tartışmak dahi mümkün değil. zira halkların kardeşliği adı altında türk milletinin her değerine saldırmayı hak olarak görüyorlar.
dünya üzerinde herhangi bir millete mensup olmak ve bunun ile onur duymanın ırkçılık olarak nitelendiği başka bir ülkeyi henüz bilmiyoruz.
adam ırkçı diye niteliyor ancak sorsan antropolojik manadaki ırk ayrımından bihaber.