9 ışığın neden bölücülüğe çıktığı daha önceki entrylerde (#18184652) ve (#18184213) belirtilmiştir. bu konuda söz söylemeyenlerin konu hakkında parazit de yapmaması gerekir.
fakat daha önemlisi dokuz ışık bildiğim kadarıyla nasyonal sosyalizmi reddediyor, yoksa yanılıyor muyum? aydınlatırsanız bir işe yarayabilirsiniz sevgili nasyonaller.
tez zamanda tarihin karanlık sayfalarına karışması gereken partidir. insanların savaş harici bir seçeneği heybelerine alması destekçilerini çıldırtıyor, öyleki cami avlularındaki musalla taşının dolmasını dört gözle bekleyen bir siyasal anlayışın barışın karşısında çıldırması, ortalığı ayağa kaldırması oldukça olağandır. ayrıca bu partinin mensuplarını işçi grevlerine saldırmak için patronlar tarafından kullanıldığınıda biliyoruz onun için yok şöyle onurluyuz gibi laflar gazdan öteye gitmemektedir.
sadece genel başkanının değişmesi ve uykudaki ocaklardan yeniden ateşlerin yükselmesi ihtimali bile, kürtçü yurtseverler hücre evlerinde göt uçuklamasına sebep vermektedir. korku bu örnekte anlatılmıştır.
kimleri korkulara ve panik ataklara sürüklediği gayet belli olan milli duruş ve milli şuur sahibi tek partidir.allah başımızından eksik etmesin.türk milleti yaşadıkça bu onurlu hareketide yaşatsın.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasının, Türk milletine vücut veren herkesin birlikte yaşama ülküsü ve müşterek kaderi paylaşma iradesin bir sonucu olduğunu bilen ve bu yönde tavır sergileyen partidir.
Bugün de, Mustafa Kemalin deyişiyle düşmanlarımıza düşmanlarımızdan daha çok hizmet edenler, amaçlarını kolaylaştıranlar yok mu?
Bugün de, 13 Kasım 1918de 55 savaş gemisiyle istanbulu işgal eden düşman kuvvetlerine övgüler yağdıran mütareke basınının takipçileri yok mu?
Bugün de 15 Mayıs 1919te Yunan bayraklarıyla izmire çıkanlara mukavemet edilmemesi emri veren iktidarlarla aynı kafada olan teslimiyet yanlıları yok mu?
Anadolu içlerine ilerleyen Yunan işgalcilere Bu ordu bizim ordumuzdur diyen Adliye Nazırı Ali Rüştü Efendi gibi bugün de Irakta 1.5 milyondan fazla Müslümanı katleden Amerikan askerlerinin ülkelerine sağ salim dönebilmeleri için dua eden, gözyaşı döken efendi ler yok mu?
Bugün de, Atatürkün Osmanlı hükümeti kendini kayıtsız şartsız düşmana teslim etmeye muvafakat etmiştir dediği Mondrosun imzacılarını andıran Oslocular, Romada egemenlik devircileri, imralı müzakerecileri yok mu?
Bugün de, Türklükten şeref ve izzetimle istifa ediyorum diyen Mustafa Sabri Efendinin izinden gidip, Ne Mutlu Türküm Diyene lafının Türkiyeyi ilkelleştirdiğini savunanlar yok mu?
Bugün de, Milliyetçilik demek çetecilik demektir. Soygunculuk ve yağmacılık demektir. Milliyetçilerin amacı milleti soymak aç bırakmak ve tamamen öldürmektir diye yazan Ferda gazetesinin çağdaşları yok mu?
Bugün de, şehitlerimizin köpek ölüsünden farklarının olmadığını savunan Nemrut Mustafa zihniyetinde olan, bu vatan uğruna can veren evlatlarımızı kelle diye, tane diye ananlar yok mu?
Bugün de Toprak nemize lazım; memleketi ister Rusya ister başka millet alsın yeter ki dinimize dokunulmasın diyen Derviş Vahdetiyle fikirdaş olan ve Devletin kutsal olduğuna inanmıyoruz deyip, milletin omuzlarına basarak, kutsallığına inanmadıkları devletin en tepesine kurulanlar yok mu?
Şöyle bir dolaşın Cumaları, bugün de, Memiş Paşa Caminde Kuvayı Milliye yalandır maskedir. Buna katiyyen inanmayın. Bu heriflere inanmak cinnettir. Bunların hepsi yağmacı güruhudur. diyen Hafız Mahmut (Hürriyet ve itilafın Adana Şube Başkanıydı) gibi partili imamlar yok mu?
Bugün de vatan toprağı işgal altındayken askerin cephanesini denize döken Anzavurlar yok mu?
Bugün de Cumhuriyetin sadece ahlaksızlık getirdiğini savunan Ziaeddin Efendiler yok mu?
Bugün de Sakın milli bir ad isteme diyen Tanzimatçı kafasıyla Türküm derseniz Türkiyeyi bölersiniz, çünkü Türkiyede sadece Türkler yaşamıyor; Kürtü var, Lazı var, Çerkezi var... diyen ve Türkü Vallahi Türk değilim deme noktasına sevk edenler yok mu?
Ve bugün de, Ya Mustafa Kemalin üzerine bir ordu göndermemize izin verin, ya da siz bir askeri kuvvet göndererek stratejik noktaları işgal edin diyen bir Damat Feritimiz yok mu?
Ve bugün de, hava Celal Nurinin Artık kulak duymaz burun koklamaz beyin hissetmez göz görmez olmuş. Hiç kimse Türk değil... Türk oğlu Türkler bile annesine veya büyükannesinin akrabalarından birine danayarak Arnavutluk, Çerkezlik, Gürcülük Araplık iddiasında. Kısaca bir milli çöküş, bir ırkın tükenişi yaşanıyor ki anlatmak mümkün değil. Ancak milli can çekişme deyimi ile bu tarihi durum anlatılabilir... diye tarif ettiği iklimde kokmuyor mu?
Evet bir terazi var.
Bu terazinin bir kefesini milletin sırtına yükte ağır, yüreğine değerde hafif gelen bu güruhla doldurmuşlar Türk Milletinin tercihini tartıyorlar.
Bu imralıya karşı Silivri meselesi değil;
Terazinin bir kefesinde madem ki istanbul hükümetleri var, diğer kefenin ağır basması, galip gelmesi için gerekli olan belli:
Bu milletin mücadelecileri!
Bahçelinin Silivride işaret ettiği yer bu yüzden önemli!
Bahçeli, Başbuğu, Alanı, ve zindana atılan bütün terörle mücadele kahramanlarını Öcalanla değil ama istanbulun işgal edildiği gün tutuklanıp savaş suçlusu ilan edilen Hamidiye Kahramanı Bahriye Nazırı Rauf Beyle bir tuttuğunu gösterdi. (Uygulanacak perdelemeyi düşünürsek; en azından denedi...)
Bu ziyaret, Başbuğ nezdinde bütün boyunlarında terörist yaftası asılı TSK mensupları için seçtiği o kitap, onları Öcalanla değil ilk Malta sürgünü Ali ihsan Paşa ile bir tuttuğunun belgesiydi; malum o da orduyu düşmana teslim etmediğinden suçlu ilan edilmişti.
Bu ziyareti, bu ziyaret sonrası verilen mesajları değerlendirirken, hep Mustafa Karaalioğlunun, Mümtazer Türkönenin günlerdir zafer sarhoşluğu içinde yaptıkları itiraflar gelsin aklınıza:
O komutanlar Silivriye atılmasaydı, imralı süreci başlayamazdı!
--spoiler--
"türk devletini tanımayan, türk bayrağına saygı göstermeyen, türk milletini kabul etmeyen eşkıya ile arabuluculuğa kalkışanlar, gün gelir o eşkıyanın akıttığı kanda boğulurlar!"
12 eylül 1980 darbesinden önceki dönemde 17 il başkanı, 48 ilçe başkanı, 2 genel idare kurulu üyesi, 2 belediye başkanı, 1 genel başkan yardımcısı ve binlerce mensubu sol örgütlerce öldürülen türk milliyetçisi partidir.
her millet kendi varlığını yükseltmek ve diğer toplumlar üzerinde hakim olmak için amansız bir çaba gösterir.
biz türkler, tarih boyunca daima hak ve adaletle hükmettik. fakat hakkı daim kılmanın vazgeçilmez şartı da yine kuvvetli olmaktır.
milletler arasındaki mücadele şuurundan mahrum olan toplumlar, başkalarının boyunduruğu altına düşerler. bu yüzden türk milletinin haklarını korumak ve daima saydırabilmek için kuvvetli olmaya ve kuvvetli olmanın yolunu bulmaya mecburuz.
her toplumun kendine mahsus manevi inançları, adetleri, milli kültürü, milli bir dünya görüşü olması gereklidir. bunlar olmadığı takdirde veya eskimiştir ihtimaliyle yıkılıp tahrip ederek yerlerine yenileri konulmadığı takdirde o toplum tehlikeli bir inanç ve fikir boşluğuna yuvarlanmış olur.
milletlerin kuvvetli olmasını ve toplumları yükselten ana ilkeler şöyle sıralanabilir;
yüksek, sağlam bir manevi inanç ve sağlam ahlak sahibi olmak
kuvvetli bir milli şuur ve milliyetçilik ruhu taşımak
ilim ve teknikte en yüksek seviyeye ulaşmak
sanayide ve tarımda modern kitle halinde çok üretim yapabilmektir
bu ilkeler milletlerin kudretli olmaları, refah ve mutluluğa ermeleri için biricik çıkar yoludur. türk milleti ikiyüz yıldan beridir bu ana meselelere eğilecek yerde, hakiki yükselişle hiçbir ilgisi olmayan; taklitçilik ve şekilcilikte ilgisi bulunan adi didişimlere kendisini kaptırmıştır.
türk aydınları ve türk yöneticileri için batılı ülkelerin bir sığıntısı olmak bir ideal olarak benimsendi. fakat avrupaya gidenler oranın kültürünü ve fikirlerini alalım deselerde, gidenler bu ana esasları alamamış; tüketime, israfa dayanan lüks yaşayışı örnek almışlar ve böylece medeni olacaklarını sanmışlardır ve iddia etmişlerdir. onlar gibi giyinir, onlar gibi yer içersek ve eğlenirsek bizde medenileşiriz, avrupalaşırız demişler. yaptıkları iş bu olmuş, türk milletinin üretimini arttıracak çareleri düşünmemişlerdir.
batıda görülen gelişmeleri almak, fakat milli kültür ve medeniyetimizi yaratmak ve hiç kimsenin sığıntısı olmamak bizim için benimsenecek yol olmalıydı.
milletimizin sağlam bir adalet düzenine dayanan sarsılmaz bir nizama ve hummalı çalışmaya ihtiyacı vardır. türkiyenin yükselişi dışardan ithal edilen fikirlerle olamaz. hiçbir yabancı, türk milletinin menfaatlerini türk milletinin kendisi kadar düşünemez. bugün yurdumuzda dışardan ithal edilmiş bulunan komünizm, faşizm veya kapitalizm fikirleriyle türk milleti yok edilmek istenmektedir. türk gençleri yabancıdan gelen ve türk milletinin değil, başkalarının menfaatini temin etmek için yurdumuza sokulan yıkıcı fikir akımlarına karşı şahlanmalıdır.
davalarımızın çözümü kendimize dönmek, sarsılmaz bir birlik halinde elele vermek ve geceli gündüzlü çalışmaya girişmekle mümkündür.
toprak bütünlüğümüzü, devletimizin bölünmezliğini hedef almış olan hainane faaliyetlere karşı türk milleti olarak ayağa kalkmalıyız. türk gençliği için milli vazifenin ilk şartı olarak milliyetçilik ve türkçülük gelmektedir. bozgunculuğa, tembelliğe, ahlaksızlığa, cehalete ve yalancılığa karşı büyük bir savaş türklüğü inkâr eden, türk milletinin birliğine ve bütünlüğüne karşı çıkan komünizme, bölgeciliğe, mezhepçiliğe ve diğer her çeşit bölücülüğe karşı amansız bir savaş vereceğiz
işte bunun için milliyetçi hareket başladı.
ülkümüz, türk milletini insanca ve ilmi usüllere en kısa yoldan, kendi gücü ile ayakta durabilecek, kuvvetli, refahlı, mutlu, hak ve şereflerine sahip bir toplum haline getirmek ve modern milletlerin en ön safına geçmektir.
insanlık alemi içinde ne uşak olmayı nede başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısı olma hareketini geliştireceğiz. türk milletine çağlar üzerinden bir sıçrama yaptırarak onu ilimde, teknikte, yüksek manevi değerlere sahip olmada en yükseğe çıkarmanın savaşını vereceğiz. türk milleti için en güzeli, en iyiyi, en yükseği sağlamak üzere her engeli aşarak ve hiçbir şeyden yılmayarak ileriye atılmalıyız.
davranmalıyız, elele verip omuz omuza şahlanmalıyız. yokluktan bahsedenlere inanmamalıyız. imkânsızlık ve yokluk insanların her zaman yok etmeye muktedir oldukları düşmandır.
yeni bir türk mucizesi doğmalıdır doğacaktır; belki yarın belki yarından da yakın