güzel yazar ve uzun entry yazanlar dayanışma derneğimin üyesidir, bu kadar da güvenir yani yazılarına.
nice yeni 14 ocak'lara senle diyelim ve seni de yerine oturtalım.
- kızım, arkadaş mey fabrikasından gelmiş, iki büyük ver şuna, protokole gitsin, bak orda deve var git yanına otur. al sana şaraplı pasta, hoşuna gider belki. dur balon da veriym sana.
Üflemeli bir Türk Halk çalgısıdır. Ana gövde, Kamış ve Kıskaç olmak üzere üç parçadan oluşmaktadır. Kıskaç kamışın uç kısmına takılmaktadır. Kıskaç kamış üzerinde aşağı veya yukarı doğru itilir ve yaklaşık bir perdelik ses değişimi sağlanarak akort edilebilir.Gürgen, ceviz, erik vb. ağaçlarından yapılan Mey yaklaşık bir oktavlık ses mesafesine sahiptir. Yedi üstte, bir altta olmak üzere toplam sekiz tane melodi perdesi vardır. Cura Mey,Orta Mey, Ana Mey olmak üzere üç çeşit mey vardır. Ayrıca Azerbeycan'da Mey'e Balaban adı verilmektedir.* http://www.discoverturkey.../kultursanat/b-h-mey.html
sözlükte her zaman okumaktan zevk aldığım eğlence kaynağı yazar. biriyle girdiği entry yazışması beni koparmıştı. okumaktan altıma sı.caktım . print screen etmeyi unuttuğum güne hay diyim ne diyim. o yazsın biz okuyalım ...iki zirveye geldi(evet saydım) ama ikisinde de yoktum. benim geldiklerim de o. bir dahakine görüşmek dileğiyle.
(bkz: evet geri geldim)
şarap mantarlarından oluşturduğum dandirik koleksiyonumun, en nadide mantarını bana armağan etmiş yazar.
oldukça manidar bu mantarın oldukça ironik olduğunu düşünmekteyim.
ha fiyatta anlaşabilirsek herkese seve seve satabilirim.
1. yaşımızda evi yakma tehlikesiyle beni baş başa bırakan yazar, o kadar kocaman gülümsetti ki beni sigaram düştü elimden! helal diyor yanaklarından mıncırıyorum kendilerinin :)
eski nickini bile bilirim ben bunun. tabir-i caizse sümüklü halini.. hey gidi sözlük hey, ne günlerimiz geçti. çok iyi insandır vesselam, e birde beşiktaşlı. bundan iyisi daha ne olacak. 1. yaş zirvesinde yine dağıtacağız, yine yiyeceğiz tavuk şişleri, urfa dürümleri. sözlüğün birinci yılı kendisine kutlu olsun. ayrıyeten *
günlerde birgün yine şirkette iletişimin çok yönlülüğü ile ilgili bir eğitim veriyorum.
eğitimciler bilir kağıt kullanılarak oynanan ve iletişimin tek tönlü olmasının ne gibi sonuçlar doğuracağını anlatan bir oyun vardır. katılımcılardan 10 - 15 saniye kadar gözlerini kapatmaları istenir ve daha önce verdiğiniz kağıdı önce ikiye katlamaları sonra sağdan bir parça sonra soldan bir parça koparmalarını tekrar ikiye katlayıp sol üst köşeden bir parça koparmalarını söylerim. ama net komutlar vermediğim için neticede herkesin kağıdı farklı şekillere bürünür. böylece hayatın sırrını çözmüş gibi bakın kağıtlarınıza der ve iletişimin öneminden dem vururum.
arkasına bir askerlik hikayesi de eklerim ki tam olsun nedir bu şöyle ki, yaz ayında hava çok sıcak komutanın misafiri var falan. komutan ere git büfeden iki frigo al gel der ama emir tekrarı almaz. 1 saat geçer er yok ortada, 2 saat geçer komutan iyice meraklanmıştır. er kan ter içinde elinde bir kriko ile geri döner ve komutandan ikinci krikoyu bulamadığı için özür diler falan. yani emir tekrarı, iletişim, görev verdiğin kişini görevini tam anlayıp anlamadığı önemlidir.
neyse sözüm ona iletişim sorunu çektiğimiz bir gmy de eğitimde. adam takmış şirket içi mailleşmelerde bile bilgilerinize arz ederim densin hatta onu geçtim eleman statündeki kişi hazırladığı işi bağlı bulunduğu gmy ye mail atsın. o da bana atsın vs. diye. tam anlamıyla bir hiyerarşi yaratıyor ama bunun iletişim kopukluğuna ve işleri aksattığını anlamıyor. odun yani senin anlayacağın..
neyse eğitimde o da gözlerini kapadı, kağıdını katladı, yırttı falan. herkesin gözlerini açtırdım ve kağıtlarının birbirlerinin görmesi için havaya kaldırttım. bu gmy ye şunu söyledim ; sayın bilmemne beyin dikkatine, kağıdınızı havaya kaldırıp bakmanızı, diğer kağıtlarla karşılaştırmanızı ve hayatın sırrı olan iletişimin önemimi kavramanızı bilgilerinize arz ederim saygılarımla mey. ne mi oldu dersiniz uyandım haha..keşke...birgün..
38 sayfalık yazı yazıp bir genel müdür yardımcısı kelimesini uzun yazamayacak kadar değişik bir üşengeçlik yapısına sahip tencereci. eğitim meğitim veriyorum diye de bizi uyutuyor. yer mi anadolu insanı mı masalları be?
efendim kendisi şuan açtır diye şarkı yazdım kendisine. aman dikkat diyorum.
orjinali;
yandı mı bu postaneler yıkıldı mı yoksa
ne bir haber, ne merhaba zindan mı bu dunya
uyutmuyor bu yasananlar aksam olunca
uyutmuyor bu yasananlar aksam olunca
çakması;
yandı mı bu kestaneler tutuştu mu yoksa
ne bir pilav ne de kuru bomboş bu sofra
uyutmuyor bu gazlar aksam olunca
uyutmuyor bu gazlar aksam olunca
onun için yavaş yavaş azar azar ye emi.
edit:ayrıca allah kocasına sabır versin, güç versin. 4-5 milyar kazanıyordur doyurmak için herhalde.
şimdi ki tanıdığım mey'i, daha bi gençken ki olabilecek profili ile kıyaslıyorum.
bilmiyorum sözlük ama ben bi fark göremiyorum. hatta ve hatta bu durum böyle giderse;
ısrarlarıma dayanamayıp kola teklifimi kabul eden yazar. özel mesajlarla rahatsız etmeme rağmen yine de sesini çıkarmadı. asl pls dememe bile gerek yoktu. çok uğraştım bütün bilgilerine sahibim. kola teklifimi ayran olur diye kabul etti.
(bkz: kola dediğin nedir ki gülüm ben senin için sütişi almışım) *