akp' nin istanbul'da yerel yönetim eliyle islami yaşam tarzını yaygınlaştırması. konuyla ilgili cumhuriyet gazetesi' nden alıntı bir yazı şöyle anlatmaktadır:
* akp iktidarıyla birlikte yurttaşlara dini baskı yaygınlaştı. doç. dr. belkıs kümbetoğlu, islami yaşam tarzının tüm sosyal yaşamda etkin olmasının ana nedeninin akp ideolojisini topluma zorla benimsetme amacından kaynaklandığını söyledi. bu değişimi mahalle baskısı kavramıyla açıklamak yerine, tek partinin toplumu dönüştürme çabası olarak algılamak gerektiğini dile getirdi.
istanbul haber servisi - akp iktidarıyla birlikte metropol istanbul'da "dinci baskı" toplumsal yaşamın her alanına gün geçtikçe daha da egemen oluyor. marmara üniversitesi (mü) sosyoloji bölümü öğretim üyesi doç. dr. belkıs kümbetoğlu ise dinci baskının yukarıdan aşağıya doğru şekillendiğini vurgulayarak yaşananları " bir ideolojinin, belli bir siyasi grubun, belli bir siyasi partinin anlayışının baskısı" olarak tanımladı.
akp iktidarıyla artan 'dinci baskı' beyoğlu'nda kendisini 24 eylül günü gösterdi. istanbul üniversitesi (iü) ulaştırma ve lojistik yüksekokulu 4. sınıf öğrencisi özkan kuru , 24 eylül günü istiklal caddesi'nde alkol almaya başladı. bu sırada yanına yaklaşan resmi üniformalı bir grup polisin, elindeki bira şişesini ve yemeğini yere attığını anlatan kuru, "sonra elimdeki sigarayı da söndürdüler. ardından da 'saç şeklin Türkiye standartlarına uygun değil.
ramazanda içki içilmeyeceğini bilmiyor musun' diyerek bana vurmaya başladılar. daha sonra yüzüme sprey sıkılarak ekip otosuna bindirildim ve karaköy hırdavatçılar çarşısı'nın arkasındaki parka götürülerek dövüldüm. cebimdeki 150 avro'ya da el koydular" dedi.
kâğıthane'de de üniversite öğrencisi 22 yaşındaki güney minik ile yeğeni 17 yaşındaki coşkun minik , bir internet kafede sigara içtikleri için çevredekiler tarafından ramazan ayında sigara içerek saygısızlık ettikleri iddiasıyla dövülerek hastanelik edildi. olayın ardından internet kafeye gittiğini söyleyen güney minik'in annesi remziye minik, " biz Atatürk 'ün çocuklarıyız. burası iran değil ki oğluma böyle yapıyorlar. isteyen oruç tutar, isteyen tutmaz'' diye tepki gösterdi.
havada kıble tartışması
Atatürk havalimanı'nda geçen perşembe akşamı izmir'e gidecek uçağın rötar yapması üzerine sarıklı cüppeli bir erkek ile çarşaflı bir kadının apronda namaz kılmasına yönelik olarak Atatürk havalimanı'nda sorumlu istanbul vali yardımcısı m. ali ulutaş inceleme başlattı.
thy'nin ankara-istanbul uçağında 8 eylül'de ise cüppeli bir adam, yanına kadınların oturmasını istemeyerek hosteslerle tartışmıştı. uçuş harekât uzmanlarının kurduğu dispeçerler derneği yönetim kurulu üyesi çağatay uysal , "almanya'dan Türkiye'ye seyahat eden yolcuların bir bölümü uçakta namaz kılmak için hostesten, pilotun uçağın yönünü kıbleye çevirmesini bile isteyebiliyor" dedi.
içki satışına 'ayetli tehdit'
sarıyer tarabya hacı osman mahallesi'nde içki satışı yapan huzur büfe'ye tehdit içerikli yazı yazıldı. istanbul avcılar'daki asım ve nurhan kocabıyık öğretmenevi'nde de ramazan nedeniyle sabahları ve öğlen yemekleri çıkmıyor. eğitim-sen genel başkanı alaaddin dinçer , öğretmenevlerinin, mescitler açılarak ibadethane haline getirildiğine dikkat çekti.
evet biz metropolde yaşamıyoruz ama varmış öyle birşey.cidden dinci baskı varmış , öyle diyorlar.
mesela , haydi kızlar okula derken başı kapalı olanlar hariç diyorlar.
sonra olaki aradan sıyrılıp geldiler okumaya ikna odaları var diyorlar.
ondan sonra , hadi onu da geçtiler , paraya kıyıp arabistana yollanıyorlarmış.
varmış böyle bir şey , metropollerde de yaşanmaz oldu , oysa eskiden böyle miydi? canım , muasır medeniyetler seviyesindeydik biz , kişi başı milli gelirimiz 20.000 amerikan dolarıydı.
insan hakları desen zaten dünya sıralamasında mozambikten aşağı kalır yanımız yoktu.
bilimsel makale yayınlama istatistiklerimizle , dış güçlerin oyunları olmasa , dünyadaki üniversitelerde ilk 1000 e bir üniversite sokardık herhalde.
ama işte çok bozuldu metropoller , nerede o eski metropoller canım.
edit : bu entry , gana metropolleri üzerine yazılmıştır.
bir sosyolojik olguyu belirtirken "ya gecen bizim elemana boyle demisler" gibi anektodlardan yararlanmak ve istatistiksel bilgiye hic basvurmamak yanlisina dusen bireylerin zannettigi olusumdur.
ha, 'tek partinin toplumu donusturme cabasi' mi? ataturk'ten odunc alinmis, temeli fransiz jakobenizminde yatan bir yaklasimdir o da. demokrasinin yerlesemedigi yerlerde gorulur. biz hala "hoyt! bu halk kimi sececegini bilemez, okuz halk, cahil halk" dedikce de demokrasi yerlesemez. iktidarlar gelir, kendi dusunce tarzini halka empoze etmeye calisir. bundan daha normal bisey de olamaz.