müzikte ne kadar başarılıysalar siyasette o kadar vasatlar. en son radikal gazetesine verdikleri beyanatta dersim katliamının etnik değil inanç katliamı olduğunu söylemişler. hatta bununla kalmamışlar "Dersim katledilirken Diyarbakırda yürüyüş olmamıştır, Hakkâride de Mardinde, Karsta da başka yerde de...
evet hiç bir yerde yürüyüş olmamıştır haklısınız ama zilan katliamı olurken , newala kasaba katliamı olurken, lice katliamı olurken dersim'de yürüyüş oldu mu? kürdistan'da inanç bölünmelerinde egemenlerin rolünü unutarak sistem güzellemesini yapmak için kasmışlar. diyelim dediğiniz gibi inanç katliamı ise o zaman neden sivas, tokat, çorum'da ki aleviler yürüyüş yapmadı.
Eskici, ferfecir, meyman, xece, gulezar insanı büyüleyen parçalarıdır. şu dönemde sanatçıyım diye ortalıkta dolanan ve saçma sapan programlara çıkıp, mide bulandırıcı konuşma yapan 'sanatçı'lara taş çıkartırlar. zazaca parçalarını dinlemek için zazaca bilmeniz gerekmez. herhangi bir parçasını açın ve yaslanın, parçadaki duygu iliklerinize kadar işleyecektir.
son çıkardıkları albümün ( sae moru: şahmeran ) etkisini çıktığı günden beri üstümden atamadığım iki muhteşem adamdır. anadolu müziğinden kopmayan ve teknolojiyle dalga geçercesine yaptıkları müzik insanı derinden sarsar. yeni albüm çıkarma hazırlığında olup bu iki kardeşi dinlemeyen popçulara dinletildiğinde yapacakları işten vazgeçecekleri kanaatindeyim. xecê, meyman usari, ferfecir, kaybolmuş kentin eskicisi, belqiya phoseman, deniz koydum adını, devreso ve düzgün bava parçalarının ilk başta dinlenilmesi ve atlanmaması gerektiğine inanıyorum.
son albümleri sae moru, şahmaran masallarından derlemeler yapıp, bu derlemeleri yine eşsiz besteleriyle donattıkları bir albüm olmuştur. albümün en güzel parçası da budur kanımca.
tam da kaybolan kentin eskicisini dinlerken sözlükte beliren gönül adamlarıdır. karşıma çıksalar şunu sorarım;
"yahu siz hangi kafayla bu şarkıları yapıyorsunuz?".
bir yığın sanat kirliliği yapan insanların ellerine su bile dökemeyeceği kardeşlerdir. gerçekten maddi sıkıntıları vardır, fakat yaptıkları sanattan taviz vermedikleri için, inandıklarıyla bir özü yaşatmaya çalışıyorlar.
hal odur ki, kadimden bir sese kulak verdiyseniz ve eğer yüreğinizde insana olan sevginin safı varsa, yolunuza bu ezgiler çıkacaktır. bu kaçınılmazdır.
tarihini bilen ve yaşatan iki kardeş. yaptıkları müzik muhteşem, anadolu kültürünü çok güzel yansıtıyorlar yaptıkları işlerde. özellikle kaybolan kentin eskicisi isimli çalışmaları, modern toplumun çöplüğünü enfes bir şekilde anlatıyor.
dersim'in mistik havasını müziklerine yansıtmayı çok iyi beceren iki kardeş müzisyen.şarkılarında resmen teknolojinin kolaylığıyla dalga geçip,doğanın güzelliğini yansıtıyolar..insan dinlerken kendinden geçiyor..
iki dizeye vuruldum önce,öç alır gibi kardeşlerimden,
şart olsun! sonrası sensin xece..
enkazıma dadanmış bu kör karanlığa ne kadar anlam sığdırabilirim
ne kadarını taşıtabilirim bu nefessiz acının
Özlemenin rengini de unuttum,anla beni!
Seni anlatan ve içinde sana dair tek bir kelime geçen,
aydınlık şiir yazamadım diye darılma,ne olur...!
..........
bilmem ayrılığın kaçıncı miladı bu
kaç saniye geçti bilemem
gelmedin,kapkara gözlerinle
bir eylül kızıllığında antep garına
ne yangın yerlerinde kehribar kokusu
ne de sırtlarında felaket çığırtkanları bu kentin
bu kent dedimse,
kent olalı hiç bu kadar mahzun durmadı xece...!
şimdi bütün bulvarlarında aralık
ve aralık takviminden kalma
eski bir alışkanlık
büsbütün sana kesen
bilsen,ne çok savruldum yollarına
ne çok uzandım da uçurumlarından
günlerin puslu yağmuruna dolandım hep
katline ağlayan kendimden söz etmek kaldı bana
düşün ki...
mevsimlerim bile hükmünü yitirdi
biraz da failine benzeyen bir cinayetim şimdi
alacasında yığılmışsam ortalık yerine bu kentin
bu kent dedimse,
-bağırsam çığlığım ağır gelecek bu kente-
ve bütün acılardan artakalan düşlerimle
nereye dokunsam yine sen karşımda
varsın seni özlemek düşsün payıma...
ferfecir albümü , dünya klasiklerinde hiç şüphesiz yer almalı denicek , bir o kadarda memleketimce bilinmeyen ,duyulmayan , değer verilmeyenler arasında yer alan , sanat dehası insanlardır.
ferfeciri dinlemek büyük zevk verir. onları dinlerken dersim'de bir kadim zaman aralığında taştan bir evin yanına otururum, yaşlı bir kadın sokulur yanıma. up uzun çenesi, kınalı saçları ile (ki örgülüdür) ve çok eski bir çağdan kalmış elleriyle okşar yüreğimi. taze ceviz yaprağı ve ayva çiçeği kokar dünya, bulutlar hiç istisnasız kümülüstür o an.