vatanı bölmeye çalışan şerefsizlerin yaptıkları gösteriler ve şuursuzluklarla anılmak istemeyen fakat şu dönemlerde haberlerde sürekli bu piçliklerle anılan güzel şehrimiz.
yıllardır küçük izmir damgası yemiş,ama yarısı izmiri anımsatırken diğer yarısı da diyarbakırı anımsatan,akdenizde herkesin rahatına baktığı şehrimizdir.
Memleketim mersin. Eskiden sadece bir balıkçı kasabası olan mersin günümüzde gelişme çabasında bir şehir merkezi. Soloi, pompeiopolis, cennet ve cehennem obrukları, kleopatra kapısı, Roma hamamı , Jüstinianus Köprüsü (Baç Köprüsü) , Bilali Habeşi Mescidi , Eshabı Kehf (Yedi Uyurlar) Mağarası, Eski Cami St. Paulus Kilisesi , Beyaz Çarşı (Kırk Kaşık) , Kubat Paşa Medresesi gibi bir çok tarihi mekana sahip.
Ve susanoğlu, kızkalesi vs. gibi bir çok koy ve kumsala sahip bir şehir olmakla birlikte turizmle ilgisi alakası olmayan bir kenttir.
Şehrimizin ; tantuni , cezerye , portakal , limon , kerebiç ve mamül'ü meşhurdur.
Güzel kentin en büyük özelliği düz bir platform da olması limana ve çok güzel bir sahil şeridine sahip olmasıdır.
kültürel mozaik açısından zengin kentlerimizden biridir. tutucu bir kent değildir. ortadoğun'nun en büyük, akdeniz'in 2. büyük limanı mersin'dedir. gelişmeye açıktır. mozaiği ise şöyledir:
- türkiye'nin en fazla hristiyan cemaatine sahip 5 kentinden biridir. *
- türkiye'nin en fazla alevi nüfusuna sahip kentlerinden biridir. türkiye'nin en büyük cemevi mersin'dedir.
- türkiye'nin etnik olarak en fazla türk nüfusuna sahip kentlerinden biridir. *
- türkiye'nin en fazla arap nüfusuna sahip kentlerinden biridir. çoğunluğu mısır ve suriye göçmenidir.
- türkiye'nin en fazla çingene nüfusuna sahip kentlerinden biridir. çoğunluğu ingilizler tarafından çukurova'ya pamuk işçiliği için ispanya'dan getirilmiştir.
- türkiye'nin en fazla kürt nüfusuna sahip kentlerinden biridir. kürt nüfusu köy boşaltılması, ekonomik, terör olayları gibi nedenlerle hem bireysel hem de devlet politikası olarak mersin'e yerleşmişler, yerleştirilmişlerdir.
- çok fazla muhacir barındırır. mübadele döneminde kıbrıs ve girit gibi mersin'e yakın adalardan çok fazla göç almıştır.
daha önce gitmediyseniz, otogara ayak bastığınız anda şaplağı suratınızın tam ortasına yersiniz. Dünyanın belkide en iğrenç otogarına sahip olan şehirdir. Otobüsten indiğiniz an, tüm vücudunuz yapış yapış olur, nefes almakta güçlük çekersiniz, aşırı derecede nemli ve sıcaktır. Dewpointin yüksek olması nedeniyle bunaltır. Ee, geldiniz bir kere yapacak birşey yok. Çarşıya gelince fark edersiniz ki, bu şehirde de merkeze oynanmıştır. Kenar mahalleri hiç görmeyin, çok kötü. Mükemmel derecede güzel bir sahil kordonuna sahiptir fakat gereksiz süslemelerin yapıldığı da bir gerçektir. Gece hayatı hareketlidir, çok "ciks" mekanlara sahiptir, bu sebeptendir ki, kazığın Allahını yersiniz.
Liman kenti olmasından ve hertürlü üçkağıdın dönmesinden dolayı ciddi derecede göç almıştır. Şehirde gördüğünüz 100 kişiden sadece 1 tanesi Mersinlidir. Harika bir konuma sahiptir. Çok bunaldınız - çıkın mis gibi yaylaya, kafanızı dinleyin, etinizi yiyin. Canınız denize girmek mi istedi? - Basın, Narlı kuyuya gidin, Velhasıl kelam, sosyal hayatınızı cebinizdeki paranızla orantılayan şehirdir. Tantunisi çok meşhurdur, ama doğru yerde yemeniz şartı ile (Yaprak Tantuni, Mert Tantuni). Geri dönüşünüzde ise Dondurmacı Halil'den cezerye alıp, libidosu düşük, eş, dost, akrabalarınıza hediye olarak götürmeniz tavsiye olunur. *
mersin'de tantuni yedikten sonra başka şehirlerde yediğiniz tantuninin başka bir şey olduğunu anlarsınız. neden öyle? sanırım lavaş ekmek bir tek mersin'de tantuniye layık şekilde yapılıyor. ayrıca mersin'de tantuni göksel'de yenir. * yok yav akrabam filan değil. hakkaten öyle. kurumsallaşmışlar bir de (bkz: http://gokseltantuni.com/)
yaklaşık 4 aydır mersin'deyim, izmir'den geldim iş için ama hala küfür ediyorum bu şehire. biraz önce dışarıdan geldim taksiyle ama bildiğim bütün küfürleri ettim. taksiye binip de kavga etmediğim bir allahın günü olmuyor bu şehirde. taksimetre açmıyorlar abi. neymiş, şu kadar yazıyomuş. ben biliyorum ne kadar yazdığını açmayalım abi şimdi taksimetre falan diyolar. istisnasız hepsi böyle. ben böyle mantığın da, şehirin de ta... acayip sinirliyim kusuruma bakmayın. ama bu şehrin bütün taksicilerinin bu halde olmasına sebep de bu şehrin insanıdır sonuçta. geri kalmışlığı da yansıtır aynı zamanda. yarın elimden gelen bütün mercilere şikayetlerimi ileteceğim. bakalım ne olacak sevgili uuser'lar.
entrylerde bahsedilen gerçek "mersinli" olduğum şehrim. rahatsızlık verici göç konuları nedeniyle doğu ve batı olarak ayrılma yolunda çok hızla ilerleyen şehir.
gelmeyi düşünenlerim ekim ve mart aylarını tercih etmeleri sıcaktan erimemeleri için en iyisidir.
Erdemliden sonra gerçek Akdenizi bulabileceğimiz şehir.
Balık narlıkuyuda, tavuk dalakderesinde yenilesi şehir.
şu sıralar olabildiğine güzel bir havası var. geçen sene geldiğimde bu zamanlar, otobüsten iner inmez yüzüme vuran nem tabakasını hatırlarım. ama bu yıl, maşallah diyelim lan nolur, 2-3 saatlik bi zaman dilimi dışında mis gibi bir havası var.
hava durumlarından bu kadar, esen kalın. bi an kendimi yine o adam sandım.
türkiyenin uzun yıllar en önemli limanı olması dolayısıyla zamanında 19 tane konsolosluğu bünyesinde barındıran türkiye ihracatının 1960lara kadar %70inin yapıldığı şehridir.uray* caddesi olarak bilinen mersinin eski merkezinde 1950 lerde bir dükkan sahibi olmak 19.yy da beyoğlunda bir dükkan sahibi olmakla eşdeğerdi.istanbul ve izmirle beraber türkiyede devlet operaso balesi ve orkestrasının olduğu 3 şehirden biridir.şu an azınlık olan gerçek bir mersinliyle tanışırsanız eski istanbul beyefendilerinden çok da farklı olmadığını görebilirsiniz,nitekim mersin bir kültür ve ticaret şehriydi evvelden.
bir musevi bir hristiyan ve bir müslümanın yan yana mezar taşlarını görebileceğiniz nadir yerlerdendir.
ayrıca antep urfa ve maraşı gölgede bırakıcak bir kurtuluş savaşı mücadelesi vermiştir.
sıcağından nefes bile almaya üşenilen fakat yaylalarına çıkınca insanı kendinden geçiren bir memleket. burda yaşanılmasa üniversite için iyi bir alternatif olabilir.
sokakları deniz kokar memleketimin..
adım atar atmaz huzur kaplar bedeni..
evden sahile ulaşmak en fazla 10 dakikadır..
dalgaları hırçındır denizinin, mutlaka ıslatır.
havası sıcaktır ama yine de katlanılır.
ilkokuldur, ortaokuldur, lisedir.
en güzel dostluklardır.
özlenendir, daha da çok özlenecek olandır.
lanet bir herif yüzünden artık yüzüne bakılmayandır.
yine de sevilir be..
Klasik devirde Klikya olarak adlandırılmış olan Mersin; sırası ile Hititler, Frigler, Asurlular, Persler, Makedonyalılar, Romalılar ve Bizanslıların, XI. yüzyılda Selçukluların, XIV. yüzyılda Karamanoğulları ve Ramazanoğullarının XV. yüzyılda da Osmanlı imparatorluğunun hâkimiyetine geçmiştir.Yumuktepe ve Gözlükulede yapılan kazılarda Mersinin tarihten önceki devirlerden beri önemli bir yerleşme merkezi olduğu anlaşılmaktadır. il Merkezi Mersinde bulunan Yumuktepe'de, 1937'de Liverpool Üniversitesi Arkeologlarınca başlatılan kazıda; en alt tabaka olarak Neolitik Devri tespit edilmiştir. Kazı çalışmalarının devamı bu yörenin Neolitik dönemden sonra Maden Devri ve Tunç Devri arasına bir geçiş yaptığını göstermiştir. Yumuktepedeki kalıntılar hemen hemen aynı şekilde Tarsustaki Gözlükule'de de yer almaktadır. Bir süre yörede Etilerin hüküm sürdüğü görülür. Eti Kralı Hattuşiş yöreyi imar ve ıslah etmiştir. Daha sonra Asur kralı III. Salomossa'ın ele geçirdiği Mersin yöresi, M.Ö.528 tarihinde iran Hükümdarlığına geçer, M.Ö.527 de yöreyi ve Kıbrısı Yunanlılar ele geçirirler. M.Ö.334 senesinde yöre Büyük iskenderle Makedonyalıların eline geçer. M.Ö.261-246 da yöreyi Mısır Hükümdarı Batlenios Ogustos zapt eder. M.Ö.70'li yıllarda Romalıların eline geçen Mersin Roma imparatorluğunun ikiye ayrılmasından sonra Doğu Roma toprakları içerisinde kalır. islamiyetin yayılmasından sonra Halife Osman zamanında Mersin ve civarı Arapların eline geçer. Daha sonra bölge 718 yılında halifeliğin Abbasilere geçmesiyle 853 yılında Sultan Mehdi, yöreyi Abbasilere katar. Daha sonra Selçukluların eline geçen yöre bu dönemde kısmi Haçlı istilasına uğrar ve Selçukluların zayıflamasından sonra Karamanoğullarına geçer.
Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt zamanında yöre Osmanlı idaresi altına girer. I. Dünya Harbinde itilaf Devletlerinin istilasına uğrayan Mersin, Milli Mücadele ile 3 Ocak 1922'de tekrar Türk hakimiyetine girmiştir. 1924 yılında Mersin Adıyla Vilayet olmuş, 1933 yılında da Mersin içel ile birleştirilerek içel adını almıştır. 28 Haziran 2002 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 4764 sayılı Kanunla da ilin ismi yeniden Mersin olmuştur.