insana dair her kavram gibi "merhamet" kavramı da şaibeli. merhamet, acı duygusunu bilen, hisseden insana aittir. empati gücü ne kadar yoğunsa bir insanın, merhameti de o kadar güçlü olur. bir başka varlığın acı çekmesine katlanamaz bu insanlar. insanın ruhunda serbest bıraktığı iyilik olgusunun bir parçasıdır. henüz taşlaşmamıştır merhamet duygusu sahibi insan.
merhamet başka birisinin başına gelen talihsizliğe acımamıza denir. Merhamet, bizi bu talihsizliği hafifletmeye zorlar. aynı zamanda merhamet, hayırseverliğin çocuğuysa adaletin de kardeşidir, çünkü her ikisi de insanların arasındaki görünmeyen bağlardır.
merhamet hazırlıksız olur, çünkü sefalet gayriihtiyaridir.
olmaz olasıca. adam akıllı bir belgesel izleyemezsin, tv de x hayvanı x yerden düştü x hayvana araba çarptı haberleri kabustur, herhangi bir filmde x bir ezik karekter için yapılan alaycı tavır film'i ileri sarma nedenidir. şöyle taş kalpli biri olmak için neler vermezdim.
insani olarak en buyugu annenin evladına karsı sahip oldugu merhamettir. ama din sahibi bir insan olarak dusundugumuzde allah ın merhameti bir anneninkinden rakamlarla ifade edilemeyecek katlarca büyüktür. ama bu bilgilerden hareketle dusundugumuz zaman bir anne kendisine ne yaparsa yapsın evladını atese atamazken ondan cok daha fazla merhameti olan allah kulunu nasıl atese atar dıye dusunuyoruz ve dusunecegız gıbı de gozukuyor ölene kadar.
Merhamet edenin, merhamete ihtiyacı olduğu.
Merhamet görmek istiyorsan, ilerde zor duruma düştüğünde biri seni kaldırsın istiyorsan, yapmak zorunda olduğun eylem...
Fakat güçlü olmak, merhamet göstermemektir.
Sen nesin ki merhamet ediyorsun?
Ne kadar güçlüsün ki merhamet ediyorsun?
Merhamet, güçsüzlüktür; gerçek güç, merhamet etmemektir.
Merhamet, güçlüyü, güçsüz yapan bir hastalıktır.
Mantık devrede olup, bu insan düştüğü yerden kalkmalı - çünkü haketmiyor, o yerde olmamalı deyip kaldırırsan ve ondan veya herhangi bir varlıktan, karşı bir iyilik beklemezsen, gene güçlüsündür.
Gözyaşlarıyla merhamet olmaz.
Sana yolculuğu anlattım
Geliyorum dedin.
Ölümü anlattım sana
Kurban olurum sana dedin.
Senin için şiir yazmaya
kalemim yok dedim,
al uzun süredir dudaklarımı boyamadığım
rujum burada işte dedin.
Kağıt nerede? diye sordum
çantanı aralayıp baktın
ve yok dedin.
Ceplerimi aradım
ve yok dedim!
Bir şey demedin... sessizce
uzattın ağzını
ve dudaklarını
senin için iki dize yazdım.