Bu filmi bir türk yönetmen düşünseydi * şu anda burada nedir lan bu, iğrenç,hiç bir amacı olmayan film şeklinde yorum yapıyor olacaktık ama film christoper nolanın olduğu için yapamıyoruz.
kusursuz bir yönetmenlik. kusursuz bir yönetmen.
tek izleme ile anlaşılamayacak bir film.bu arada 'dur bi gidip çay koyup geleyim devam ederim' filmi değil.
filmi ilk seferde en azından sonunda birkaç açıklamaya göz atmadan anlayana aynıştayn sıfatını çakarım usta tamam olaylar sondan basa gidiyo da bi yeri kacırdın mı sctın kur kurabilirsen fekat film güzel düşünce güzel..
az önce izledim ilk kez. ters kurgusu olduğunu, senaryosunun müthiş olduğunu falan duymuştum. bu yüzden, izlerken her an tetikte kalmaya çalıştım başlarda ama tam anlamıyla anlamak imkansıza yakın. bir süre sonra bıraktım zaten.* kasmadan, olayları basit bir bağ kurarak izlemek yeterince zevk veriyor. senaryoyu, birçok arkadaşın düşündüğü gibi 1000 yıl düşünsem yazamayacağıma kanaat getirdim. ve yine birçoklarının yaşıdığı gerizekalı mıyım lan ben sendromuna girmedim desem yalan olur.
filmi bir kez daha izlemeyi düşünmüyorsanız ya da düşünseniz de olur ve daha net anlamak için, şu linkteki yazıyı okuyabilirsiniz, hatta okuyun.
olan biteni anca film bittikten sonra orada burada araştırarak anlayabileceğiniz bir film. aslında film üzerine o kadar çok şey söylenebilir ki ama söylememek en iyisi.. yapmış nolan abimiz..
bittikten sonra beyninizin içinde yankılanan sahnelerle ve repliklerle ortada kalıverirsiniz.
baş ağrısı yapıyor, algılarınız yüksek suretle açık olmalı!
film süresi boyunca süper giden, biraz yorucu ama sıkmayan bir film. ama şu var ki, sonu çok kötü, amaan napalım battı balık yan gider tarzı bir bitişi var, orasını hiç yakıştıramadım.
ilk seferde anlaşılması o kadar zor olmayan, sona doğru finali kestirilebilen, ama bunun mükemmelliğinden hiçbir şey eksiltmediği, ters düz etmek deyiminin karşılığı film.
an.
silinebilir mi ve üzerinde oynanabilir mi?
kendi hatıralarını kendi yaratan bir adam.
bir günlük olarak; kendi vücudu.
kısaca sürede çekilmiş bir fotoğraf.
bir hikayeyi baştan yaşamak.
insanın kendi zaman döngüsünü bulması.
hatıramın yok olmasına izin verme!
christopher nolan'ın tersimizi düzümüzü şaşırttığı film. bir kere izleyip bırakılacak bir film değildir. ikinci ve hatta üçüncü izleyişte bile yeni şeyler keşfedilesi.
Alışılmamış bir yapım.ters kurgusu ile muhteşem.sıradan bir aksiyon filmi izleyecek gibi filme başlarsanız sonuna geldiğinizde ne olduda bitti bu film dedirtecek cinstendir. gereğinden fazla ileri geri sarma yapmamak için dikkatli izlenmesi gereken bir film ki düşünmeyi unuttugumuz günümüzde bir düşünme terapisi olarakta algılanabilir. film unutmak isteğimiz şeylerimi unuturuz sorusunu yöneltmekte.
DVD'ler arasında gezerken yıllar sonra yeniden izlemeye fırsat bulduğum film. ilk izlediğim zamanı hatırlıyorum da, filmi yarıda bırakmak zorunda kalmıştım. Ertesi gün tekrar izlemek için açtığımda, kaldığım sahneyi bulamamış ve filmi en baştan izlemek zorunda kalmıştım. Öyle bir kurguya sahiptir.
ilk izleyişte anlaşılmaz 2. izleyişte hadi lan dersiniz. yorumları okuduktan sonra 3. izleyişte ohaaa dersiniz.
--spoiler--
sadece hasta adamın tekerlekli sandalyede otururken 0,5 sn bir anında guy pearce oldugunu görün size yeter.
--spoiler--
yaklasik 10 dk once bitirdim filmi. gram alkol almamama ragmen su an sarhos hissediyorum. nasil bir film lan bu? pice bak ucagi ne hale getirdi diye bakiyorum salak salak ekrana hala.
güzel film. ama sadece o kadar. daha fazlası değil. (filmin sonunda "ohaa" falan demedim örneğin.
filmin geriden başlaması olaya sadece bir miktar ilginçlik katmış. yoksa film lineer devam etseydi de yine sadece güzel film olarak kalacaktı.
filmin olayı basit aslında. hafıza problemi yaşayan adamı elemanlar kendi özel işlerinde kullanıyorlar. bundan ileri şeyler olduğunu iddia eden varsa beri gele.
ha bide bazı sözlüklerde fight club den bile güzel kurgu demişler. yesinler sizin güzel kurgu anlayışınızı.