ankara belediye meclisi toplantısında çok sevimli şakalar yapmış kendisi. chplilere "beni obama bile takdir etti siz etmediniz" demiş. ha bi de oğlu ahmet gökçek'i teknik direktör olması için teşvik ediyormuş bu sevimli babacan adam...
tüm bunları nereden mi öğreniyorum? büyükşehir belediyesinin metrolarda ücretsiz dağıttığı bültenlerden değil. hayır! sabah gazetesinin ankara ekinden hergün gökçek ve ailesi ile ilgili birbirinden sevimli haberler bulabilirsiniz. aynı şekilde akp'nin alamadığı ilçelerin belediye başkanlarıyla ilgili birbirinden çamur haberlerde bulabilirsiniz.
bu arada bu başlığa yazmışken şu linki de vereyim. 2 şubat yani son yerel seçimden önce melih gökçek şunu söylemiş bi röpartajında;
--spoiler--
OYLARIM DÜSERSE "ARTIK YETER" DERiM!
Eğer bir belediye başkanı kendi çalışmalarında başarılıysa, halk da bunu takdir ediyorsa, başarılı olduğu sürece hizmete devam etmeli. Aşağıya doğru inişteyseniz, artık o iş sizi bırakıyor demektir. O sizi bırakmadan sizin onu bırakmanız lazım. Ben ilk seçimimde yüzde 27.2, ikinci seçimlerde yüzde 34, üçüncü seçimde yüzde 55.3 oy aldım. Devamlı tırmanıştayım. Halk da tasvip ediyor demektir. Eğer bu seçimlerde de daha üstte bir oy alırsam halk "tamam, sen hizmetine devam et" diyor demektir. Ama, ciddi düşme yaşanırsa, o zaman da seçilsem bile "artık yeter" diye düşünmek lazım.
--spoiler--
seçimden sonra oylarının düşmesiyle ilgili şunu söylemiştir yüzünün kıpkırmızı olduğu basın toplantısında*;
"ben yedi düvele karşı mücadele ettim. baronlarla ile mücadele ettim. aldığım bu oy bile başarıdır"
23 nisanda makamına gelen çocuklara bile "baronlar" temalı masallar anlatan birisi bu...
--spoiler--
iktidarı deviremedikleri için baronlar çok rahatsız. Ankara ve istanbul'u götüremedikleri için canları çok sıkkın. Ama seçimden önce söylediklerimin hepsinin sonradan çıkması beni çok mutlu etti.
--spoiler--
rıdvan dilmen'in dediğine göre fenerbahçe maçı sonrası "ben 8-9 hafta seçim çalışmasındaydım ondan kazanamıyorduk. fenerbahçe maçına geldim ve kazandık" gibilerinden birşeyler söylemiş. haliyle rıdvan dilmen de epey sinirlenmiş ve ayarı vermiştir kendisine.
en önemli icraatı on yüz bin basamaktan oluşması sebebiyetiyle asla kullanılmayan alt ve üst geçitler olan,
tabiriyle "böyle sanata tüküren" ve akabinde heykel yıkımına ve çeşitli sergilerdeki nü tabloların kaldırılmasına teşebbüs eden,
ankara'da su sıkıntısı döneminde "ankaralılar tatile çıksın", "işi olmayanlar uzaklaşsın" açıklamalarında bulunan ve halka az banyo yapıverin derken emek emek yaptırdığı kavşakları "susuz ankara"mın suyuyla yıkatan,
"ankara büyükşehir belediyesi" ismi altında yedi sülalesini besleyen ve yedi sülalelesinin yedi kuşak torununu besleyecek olan,
belediye'nin borçlarını ankara'da saltanat kurmuş olduğunu unutarak kendisinden önceki yönetime yükleyen, ve saltanat kaldırılıp bir yenisi gelirse onlara devredecek olan,
icraatleri dahilinde olan geçit vs. gibi yerlerin açılışına, yapılışından daha çok bütçe ayırarak sermayeyi üzerinde slogan dolusu plastik top ve balonlara harcayan,
mitinglerine iştirak edenleri ve etmeyenleri halk ekmek ile kandırmayı başaran,
dağıttığı kömürler yüzünden özellikle sincan olmak üzere ankara'da rekor hava kirliliğine sebebiyet veren,
zamanında gözüne kestirdiği her yere havuz yaptırarak ardından da "ankara'ya deniz havası getiriyoruz daha ne olsun" gibi açıklamalarda bulunan,
seçim mitingi kapsamında rakiplerine çamur atarak yayınlattığı gazeteleri halka bedava dağıtarak gülünç duruma düşen,
odtü dışındaki ankara topraklarını betona bularken kendi çıkarlarını ört bas ederek, "eymir halka açılsın" sloganlarıyla tüm ankaralıyı yeşillikle buluşturacağını vaadeden broşürler dağıtarak ankaralının sırtını sıvazlayan, odtü arazisine göz koyan,
çamur gibi akan suyu, her boş bulduğu yere "ben içiyorum siz de için" sözünü afişlerdeki endamı eşliğinde halka ileten,
seçim sonrası çıkan sandık kavgalarını "chp'nin çekememezliği, onların işi" diyerek kişiliğini ekranlara yansıtmadan edemeyen,
tüm bunlara rağmen ankara'da kendi çapında imparatorluk kuran siyaset adamı.
20. ve 21. yüzyılın gördüğü en büyük feodal devletin başkanıdır. halkı ona tapıyor o da tabi bu tapmanın bedelini en güzel şekilde ödetiyor. hayatımda gördüğüm en harika ütopik insan.. disneyland, uçak otel vs vs.. söyleyecek söz bile bulamıyorum.
günü kurtaran ve bu arada da milleti kazıklayan adam. bu amaçla 5 yıl sonra ortaya çıkacak trafik vb sorunları çekmeyi kabul ediyor ankara halkı.
sadece su sayacından geçirdiği kazığı bile kabul etmek için gerizekalı olmak gerekir.
60 km uzaktaki köyümü de büyükşehir sınırlarına almış, aski'ye bağlıyor su işini ve yeni sayaçlar taktırdı. gelen faturalarda atık su bedeli var ama kanalizasyon yok. ama layık bizimkiler buna bayram ediyorlardı haberi alınca.
annemin köyünde durum daha beter onlarda evlerde su yok ama ankara büyükşehir belediyesi sınırları içinde bir mahalle olarak geçiyor.