geçen gün rte'nin kızlı erkekli beyanı hakkında söyediği 'bu kadar zırvaya ben bile bahane bulamam' sözlerinin diyetini dün gece rte'ye yüzyılın en büyük yağını çekerek ödemiştir. işte bunlar hep ticaret.
sadece bilgi sahibi olduğu konuların enginliğiyle değil tartışmalardaki ve konuşmalarındaki üslubuyla da kendine bey efendii dedirten sabah gazetesi köşe yazarı.
an itibariyle atv'de yayınlanan rte'yi öve öve bitirememe ve ona yaltaklanma programında almış yürümüş, boyut değiştirmiştir.
-peki sayın başbakanım, gençlerimiz 20 yaşında askere gitmekle yükümlü olduklarından şu anda 600 bin asker kaçağı var ve sizden önce çıkmış bir bozukluğu siz şimdi düzeltmeye çalışıyorsunuz... üstelik o kadar eleştiriye maruz kalarak... peki hiç "yoruldum artık, bıktım" demediniz mi?
+hehehe biz bu memlekete hizmet etmekten yorulmayız, bıkmayız. bakınız bizden önce ki iktidarlar...
--- alıntı ----
Mesela "ihracat ülkesi olduk" diyorsunuz, "Ama ithalatımız da fazla" diye ağlamaya başlıyorlar. Sanki isviçre'nin kakaosu mu var ki çikolata ihraç ediyor, Japonya demir üreticisi mi ki çelik mamulleri ihracatçısı? Önemli olan katma değer yaratmak değil mi?
--- alıntı ----
ulan sallayacaksın bari adam gibi salla.
- ithal ettiğimiz ürünlerin ne kadarı hammadde ve biz yukarıda verdiğin isviçre - japonya örneğinde olduğu gibi ithalat ettiğimiz ürünlere katma değer ekleyip satıyor muyuz?
- örnek verdiğin ülkelerden ikisinin de cari fazla verdiğinin farkında mısın?
1)
- eskiden aklımızı kullanmıyor tüm kararları abd ye bırakıyormuşuz
- dış politikada tek derdimiz kıbrıs ve ermeni soykırım tasarısıymış
- sürekli döviz krizleri yaşayıp abd ye el açarmışız
- öcalan'ı abd bize teslim etmiş
2)
- artık türkiye kendi aklını kullanmaya başlamış (bi "yaşasın akepe" demediği kalmış)
- barış açılımı başlatmış, öcalanla diyaloga girip pkk terörünü bitirmiş (yani bunları abd istemedi diyor!)
- şimdi de suriye ve mısır'da olanlara bize ne demiyorlarmış,
- ama bazıları beynini washington'a kiraya vermişmiş! bunlar suriye ve mısırdaki insafsızlıkların sorgulanmasına yalnız kalırız diyorlarmış, barış açılımını sabote etmeye kalkışıyorlarmış.
ilk kısımda belirtilenlere katılıyorum. türkiye 2. dünya savaşının bitimi ile başlayan süreçte göbeğinden abd ye bağlandı. abd siz adım atamaz oldu.
ikinci kısım ise buram buram propoganda kokuyor. neymiş efendim akp ile birlikte türkiye kendini aklını kullanmaya başlamışmış. madem türkiye kendini aklını kullanıyor rte neden bop'un eşbaşkanı olarak bu kadar çok övünüyordu? bop türkiye'nin planı olduğu için mi? türkiye'nin kardeşim dediği esed ile savaşa girecek noktaya gelmesi kendi aklımızı kullandığımızdan mı abd taşeronluğunu yapmaya devam ettiğimizden mi? kürt açılımı kendi aklımızı kullandığımız için mi? abd nin kuzey ırak'taki kürtleri adım adım bağımsızlığa götürdüğü için mi?
bunlara verilecek süslü yanıtlarınız vardır sayın rüzgar gülü. ancak onlarla sadece göt kıllarının gözünü boyayabilirsiniz!
---- alıntı ----
anlamakta zorlandığım durumlardan biri de cemaatin yayın organlarının gezi parkı eylemleri sürecinde tencere ve tava gürültüsüne kendilerini neden böyle fazlaca kaptırdıkları.
camaat böyledir cemaat organlarında yazanlar iktidar yanında yer almaz demeyin sakın!
ben 28 şubat post-modern darbesinden kısa bir süre önce zaman'da yazmak imkanına kavuştum. ama dönemin sorumlularından biri olan mesut yılmaz'ı eleştiren cümlelerim yazılarımdan çıkarılmak istendiği için ayrıldım zaman'dan.
28 şubat'ta atanmış mesut yılmaz'a sergilenen muhabbet ve hoşgörünün şimdiki seçilmiş başbakan erdoğan'dan neden niçin esirgendiğini anlamakta zorlanıyorum.
yazı içinde bir sürü ince gönderme var onlara girmeyeceğim.
yalnızca şu mantık hatasını (çarpıklığını) bir vurgulayayım.
bir gazetede yazıyorsun görüşlerine müdahele olduğu için ilkeli bir duruş sergiliyor ve ayrılıyorsun.
ikinci satırda gazetenin sansür çabalarını "mesut yılmaz'a sergilenen muhabbet ve hoşgörü" olarak niteleyip aynısının rte ye gösterilmediğinden dem vuruyorsun!
gazetenin sansür uygulaması doğru mu yanlış mı? önce bir ona karar ver. bu çervede bir mantık kur. ilkeli ol. gerçekleri kişilere göre eyip bükme!
amannnn ben de kimde ilkeli duruş arıyorum. yarın bir gün (Allah muhafaza) ordu yönetime el koysa yine de gemisini yürütecek kaptandır mehmet barlas.
şu an ntv de izlediğim başta hangi iktidar varsa onun düşüncelerine yalama yapan artık yıllardır başımızda duran siyasetçiler nasıl kenara çekilmeliyse bu kişide kalemini bırakıp çekilmeli artık yalakalıkla yazarlık olmuyor mehmet başgan.
15 ekim 2012 tarihli yazısında ahmet hakan'ın sağlam laf soktuğu kişi.
-------alıntı ----------
MEHMET Barlas yazısına şu başlığı atmış: "iktidarı desteklemek ayıp değildir." Doğrudur, iktidarı desteklemek ayıp değildir.Ayıp olan şunlardır:Fikrine, bildirisine, dünya görüşüne asla katılmadığınız partiye, sırf iktidar oldu diye yaltaklanmaktır.iktidara gelen her partiye destekçilik yapmaktır.iktidarı desteklemek ayıp değildir diyerek iktidarın her yaptığına tam destek vermeyi meşru göstermeye çabalamaktır.icraatı yürüten iktidara tek bir kelime etmezken muhalefet aleyhinde ansiklopedi yazmaktır.iktidara sırt dayamanın sağladığı güçle her türlü kusurlu hareketi çekmektir.Medyada pozisyon elde etmek için iktidara ölçüsüzce övgüler düzmektir.Desteklenen iktidarın kusurlarını görmemektir.Karakterinde muhalefet olan karikatürlerde bile iktidara selam çakmaktır.