mehmet altan

entry157 galeri8
    98.
  1. dün kendisi, bursa'da yazarlar birliği tarafından organize edilen bir sohbet gerçekleştirdi. konu son çıkardığı kitaplardan birisi kent dindarlığı idi. arkadaş, adam 40 dakika kadar konuştu sonra sorular kısmına geçtik. birisi erkek birisi kadın olmak üzere iki kişi en az mehmet altan kadar konuşmuştur. ulan çıldıracağım, parmak kaldırıyorum, kaldırmıyor beni. bayanlara pozitif ayrımcılık falan dedi, lan ne oluyoruz öğrencilere pozitif ayrımcılık niye yok falan dedim ama ı-ıh olmadı. kalkamadım bir türlü.

    kendisinin fikirlerini severim, sayarım. tosuncuktur.
    0 ...
  2. 99.
  3. avrupa birliği hayranı (gümrük birliğine girdiğimiz yetmedi, avrupalılar bizi daha iyi sömürsün diye rekabet faslı tartışmasız kabul edilsin diye kıçını yırtar), demokratik toplum kongresi üyesi (özerklik isteyen kürt faşistlerinden), kendini solcu diye tanımlayan, birilerinin medya kuklası. konuşurken aralara sempati toplama amacıyla bir iki güzel söz sığdırır. bize osmanlı'nın son dönemindeki kendini aydın diye nitelendirip, bu halkı kayıtsız şartsız batılı aç kurtların önüne sunan kişileri anımsatır.
    1 ...
  4. 100.
  5. karşilaşmiş olduğu insanı 15 saniyede tanirim diye iddialı bi laf etmiş ailenin en akıllısı yazar.
    1 ...
  6. 101.
  7. makro iktisat hocasıydı bir zamanlar, dersinden herkes kaldığından bir bahaneyle yurtdışına yollanarak yerine o zamanlar yrd.doç olan kerem alkin getirilerek ,bir nevi öğrenci bayramı yaşanmıştı.
    0 ...
  8. 102.
  9. 103.
  10. altan ailesinde sağlam insan sayisinin üçte bir olduğunun kanitidir.
    0 ...
  11. 104.
  12. gerçek anlamda liberal bir aydındır. yandaş medyada liboş rolü yapanlardan değil yani. tıpkı fehmi koru'nun islamcı rolü yapan embesillerden ayrıldığı gibi.
    1 ...
  13. 105.
  14. atatürk denince sinirden havale geçiren, ulan adamın hiç mi olumlu bi icraati olmamış vicdansız denilesi gasteci.
    0 ...
  15. 106.
  16. yazdıkları ile konuştukları bomboş faydasız gereksiz basit içeriksiz yetersiz çağdışı olan mahlukat.
    0 ...
  17. 107.
  18. dersinden her çıkışımda düşündüğüm şey "yetersizlik" ve "hayranlık" olan hoca. nasıl düşündüğüne bakılmaksızın, düşüncelerinin içinden tek bir nokta çekilip alınıyor bu adamın. çerçeveyi çok geniş tuttuğunu, tek bir bakış açısına saplanmadığını, karşılaştırma üstadı olduğunu dersleri sonunda farkettiriyor.
    0 ...
  19. 108.
  20. istanbul üniversitesi'nin en babacan hocalarındandır. insanların kendisine yapıştırdıkları at gözlüklü ifadesinin aksine çok açık görüşlü, olaylara birçok açıdan bakabilen biri olduğunu anlarsınız ilk dersinden çıkışta. ders sonlarında "yetmezlik", "beceriksizlik", "hamlık" duygusu sarar etrafınızı. benden adam olur mu diye düşünür durursunuz. ama öğrencilerine de yakındır, yüzünüzde en ufacık bir mutsuzluk gördüğünde sebebini öğrenip, çözüm üretmeye çalışır. lensiniz çıktığında solüsyon vermeye çalışır. işe atandığınızda ilk tebrik eden odur, güvenlik soruşturması bitmek bilmez bir hal aldığında "birkaç yere telefon edelim, yeter oyaladılar seni" diyen de. sarılıp bırakmamak istersiniz, iz bırakan hocalardandır.
    0 ...
  21. 109.
  22. enetelektüel kelimesinden de geçtim insan sözcüğünün bile anlamını kirletiyor.
    0 ...
  23. 110.
  24. an itibariyle sevinçten yerinde duramayan, iktidar yalakası şahsiyet.

    çok mutlu, çoook...

    bugünler geçecek elbet... o zaman kınasını postayla göndeririz kendisine...**
    0 ...
  25. 111.
  26. bugün yazısının basılmaması üzerine star gazetisiyle yollarını ayıran köşer yazarı . yakın zaman önce yazı günü 7 den beşe düşürülmüş, anf' ye verdiği röportajında türkiye' de askeri vesayetin kalktığını, sivil vesayetin başladığını söyledikten sonra ayrılması yönünde baskı yapılmış ve ayrılırken kendisine baskı yapılmadığı yönünde yazı yazması istenmiş . kendiside reddetmiş . gerçi yakın zaman da benzer bi olayın yiğit bulut'unda başına geldiği düşünülürse kendisine danışmanlıkta teklif edilmiş olabilir . ancak şaka bir yana yaşananlar gerçekten doğruysa ve hükümete eleştiride bulunduğu için ( ki kendisi hükümüte oldukça yakın bir isimdir) gazeteden baskı sonucu ayrılmak zorunda kalmışsa , ülkede sivil vesayetin hangi boyutuna geldiğine gayet iyi bir biçimde örnek olmuştur .
    0 ...
  27. 112.
  28. tek parti baskısı yapılırken birilerine, ağzı açtırılmazken birilerinin sen de onların yanında yaptıkları baskılara katılmıyorm uydun, susturuluken medya sen de onların susturuluşuna çanak tutmuyor muydun mehmet altan?

    mehmet altanın demokrasi severliğinden dolayı kaynaklanmıyor yaşananlar. medyaya baskı daha önce de vardı, mehmet altan bunu biliyor? o zaman bunlara ses çıkartıyor muydu? olayın aslı cemaat akp kavgasında altan safını cemeat olarak belirlemiş olmasıdır. meltem tv de çıkıyor olması bunun göstergesi. cemaat ile akpnin arası ne zaman bozuldu mehmet altanın gözleri de açıldı.

    herneyse abd artık akpden desteğini çekiyor, karşısına da cemaati sürmüş durumda. bakalım ilerde neler yaşanacak.
    1 ...
  29. 113.
  30. star'da yayınlanmasına itiraz edilen ve yazar'ın ayrılmasına neden olan yazısı şudur:

    --spoiler--
    denktaşlaşmak…

    ölüm, yaşamın en trajik ve son serüvenidir…

    üstelik ölüm karşısında nasıl davranılacağı insanlığın en temel ortak noktalarından biridir…

    ayrıca bizim kültürümüzün ritüelleri de bellidir…

    ancak kktc cumhurbaşkanı rauf denktaş’ın defnedilmesinin bütün bunları aşan bir de “siyasi” yönü var…

    dün denktaş’ın cenaze törenini izlerken daha sonra epey yaygınlaşan “ankaralılaşmak” sözcüğünü ilk kullandığım zamanı hatırladım.

    rauf denktaş’ın defnedilme sürecinin çoğu mecrada özel harp güzellemesine döndüğünü, “çözümsüzlük çözümdür” siyasetinin feraset olarak sunulduğunu görünce, acaba siyasal jargonumuza ankaralılaşmak’ın yanı sıra bir de “denktaşlaşmak” kelimesini mi eklesek diye düşündüm…

    siyaseten denktaşlaşmak ne demek?

    aslında bunu kktc’nin bugünkü hali tanımlıyor…

    tek parti anlayışıyla kendi halkımıza ab üyesi kıbrıs cumhuriyet’ini hala “güney kıbrıs rum kesimi” diye takdim etmeye devam ediyoruz…

    halbuki yerkürede kktc’yı tanıyan tek bir ülke var, o da türkiye…

    kktc’nın bu duruma düşmesinin ise tek bir nedeni var, özel harp destekli denktaşlaşma anlayışı.

    türkiye ve kktc’ya büyük avantajlar sağlayan ve ak parti iktidarının da en değerli ve önemli hamlelerinden birini yaparak desteklediği annan planı, rauf denktaş yüzünden saha dışına atıldı…

    ve kktc, dünyaca tanınan ab üyesi bir konuma rahatlıkla yükselebilecekken, yediği çelme ile korsan ada kimliğinde takılı kaldı…

    bu vesileyle, bir önceki cumhurbaşkanı mehmet ali talat’ın “kıbrıs sorunu yüzde 70 gayri menkul sorunudur” dediğini de anımsatayım…

    özetle, “çözümsüzlük çözümdür” anlayışı henüz dört başı mamur bir şekilde deşilmedi…

    insani bir uğurlama, siyaseten hala türkiye’yi ve kktc’yi çok zor duruma sokan bir siyaset anlayışını yüceleştiren bir seremoniye dönünce, insan doğrusu zaman içinde gelinen noktayı sorguluyor…

    ve “siyaseten denktaşlaşma” endişesini dile getiriyor.

    neden “insan” değil de “devlet” daha önemli?

    zaten devletin amacı “insanını” çok daha iyi yaşatmak değil mi?

    kktc, insana değil de “özel harp dairesi’ne” bağlı bir anlayışa önem verdiği için bugün hukuksal kimliğinin kimsenin tanımadığı, merhum denktaş’ın torunu da dahil vatandaşlarının ezici bir kısmının kıbrıs cumhuriyet’i vatandaşı kimliğiyle ab üyeliğini tercih ettiği bir yer haine geldi.

    üstelik, bugün ab müzakere sürecinde tıkanan azımsanmayacak dosya sayısı da, daha önceleri çok daha detaylı bir şekilde anlattığım şükrü sina gürel ‘in “denktaşlaşmış” anlayışının sonucudur.

    işine ve özerkliğine özen göstermenin şimdilerde huzursuzluk doğurduğunun çok farkındayım.

    ancak bu huzursuzlukların bana yansıyan kısmını, benim hiç çekinmeden açıkça her yerde ve her defasında anlatacak bir fıtrattan geldiğimi bilmezden gelenler olduğu gibi, azalan yazı günlerimi bir özgürlük meselesi olarak görmek yerine, gazete ile aramda ihtilaf çıkması gibi çok tali bir neticeye ulaşmak amacıyla saptıranlara da rastlıyorum.

    “denktaşlaşma” eğilimlerinin fazlasıyla kıpırdadığı günümüzde herkes rahat olsun, sorunları herkese, her zaman açıkça söylerim, kimse durumdan vazife çıkarmasın…

    bu tür yorumlardan rahatsızlık duyanlar var ise, onlar da üçüncü şahısların yorumlarına gösterdikleri hassasiyeti biraz da etraflarına göstersinler…

    “denktaşlaşma “ tür bir kelimenin zihinlere düştüğü ortamlarda kabalaşmayalım, hoyratlaşmayalım ki fırsatçıların pek sevdiği “peynir fareliği” de ivme kazanmasın.

    yazıyı bitirirken hrant dink davasının sonucu beş yıl sonra nihayet belli oldu, meğer kahvede pişpirik oynayan çocuklar kendi kafalarına göre hrant’ı öldürmüşler… bu karar isabetliyse, hrant’ı hedef gösteren ve mahkeme sırasında ona bozuk para atarak taciz eden generali de, tüm diğer ergenekon sanıklarını da serbest bırakalım…

    katille resim çektiren ve idari ve hukuki soruşturmanın dokunmadığı askeri personeli de tamamen unutalım…

    benim anladığım ergenekon uludere’den sonra ikinci golü de attı… ancak bu golde kendisine her bir yandan destek verildiği de açık.

    ”yeni türkiye” derken herhalde kastedilen bu değildi? /mehmet altan
    --spoiler--

    (bkz: mehmet altan ın star dan kibarca kovulması)
    0 ...
  31. 114.
  32. 115.
  33. zaten bilinen çoğu şeyi birinci ağızdan açıklayan gazeteci. sarsıcı bir açıklama yok yani..
    0 ...
  34. 116.
  35. Mehmet Altan'ın Star gazetesindeki görevine son verildi. AKP hükümetinin ilk baştan beri ciddi destekçilerinden biri olan Altan'ın kovulmasının gerisinde, AKP'yi AKP'nin istediği gibi desteklemiyor olması yatıyor.
    Ne diyelim, Altan müstahakını bulmuş! AKP (ve AKP'nin destekçileri) öyle bir iktidar tekeli kurdu ki, bu tekel içinde en ufak bir çatlak sese izin vermiyor. Bu artık yoruma bile gerek bırakmayacak kadar açık. Bu tekelin kurulmasında payı olanların sızlanmaya hakkı yok.
    Ama işin daha ilginç tarafı, Altan'ın bu olaydan sonra Agos gazetesine verdiği mülakatta söyledikleri. Altan burada, AKP'nin "10 yıllık iktidar sonunda reformculuk yolundan saptı"ğını söylüyor! Altan';a dokunan yılan kötüleşmeye başladığına göre hafızamızı tazelemekte yarar var...
    http://iscimucadelederneg...ldu-liberalizm-kendi.html
    0 ...
  36. 115.
  37. 116.
  38. 28 şubat soruşturması hakkında "darbecilerin hukuksal olarak sigaya çekilmesi olumlu ve ileri bir adımdır. ama 28 şubat darbeci bir sistemin de ürünüdür. medyanın ve siyasetin askerlerle birlikte nasıl tempo tutuğunu da unutmamak lazım. ben yine de geçikmiş de olsa bir hamledir diyorum. bu durumlarda ben hep yunanistan'ı örnek veririm. 1967 darbesi ile 1974'te hesaplaştılar ve hızla demokratikleşme yolunda adımlar attılar. bu hamlenin de geriye dönük bir arınma süreci olabilmesi için 12 eylül'le net bir şekilde hesaplaşılabilmeli. 12 eylül rejimi nihai olarak sona erdirilmeli. bunun tersi durumda demokrasinin kesintiye uğraması tehlikesi her zaman var olur." diye yorumda bulunmuş star yazarı.
    0 ...
  39. 117.
  40. performans düşüklüğü sebebiyle yedek klubesine alınmış trip atmaya başlayınca klüpten ilişiği kesilen futbolcu. yok lan yazar. yok yok her devrin adamı.
    0 ...
  41. 118.
  42. 119.
  43. 120.
  44. Çıkışın bir sonu var ama, düşüşün yok! Magma tabakasına kadar yolun var. Yanlış ata oynadı, kuponu elinde kaldı, bir gülücük görse topuklayıp saf değiştirecek, ama olmuyor e karşısındaki ne de olsa kasım paşalı.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük