Sırf bu adam yüzünden bugün annemle kavga ettim, kendi görüşüm olarak bu adamın benim gözümde amerika yalakası, pkk yandaşı bir vatan haini olduğunu belirttim. Doğal ve haklı olarak bunları öfkeli bir dille söyledim.
Annemin bana dinledikten sonra söylediği tek şey: "Sen kafadan tırlatmışsın."
Teşekkür ederim anne, iyi ki bu adamlara ve bu hükümete inanmayacak kadar tırlatmışım.
ölmesi gereken o kadar çok kötü insan varken dünyada, iyilerden gidiyor hep.
hayatımda hiç camiiye gitmedim demişti mesut yar'daki programda. son yolculuğu ise ilk kez gittiği o mekanda olacak. allah rahmet eylesin, günahlarını bağışlasın.
yeri bazı şeyleri savundu yeri geldi savunduğu şeyler hata yaptığında eleştirdi. söylenilmesi gereken şeyleri içine atmadı zamanıysa eğer söyledi.
12 eylül darbesinde tehdit gördü. bundan korkmadı zamanı geldi belgeselini çekti. Herşeyi gün yüzüne çıkardı.Kemal kılıçtaroğlu aday olduğunda ağzından yanlışlıkla kazanacağız demiş yanını belli etmiştir. ama ona rağmen karşı cephe bile bir süre sonra izlemeye devm ettiği gazetecidir. toplumda bir kısmın Fetullah gülen'i eleştirisine karşı taraf kaybetmekten korkmadı hayranlığını belirtti. kısaca mehmet ali birand türkiye için çok şey ifade ediyordu. öldüğüne sevinenlerede acımaktan başka birşey yapamayız.
Allah rahmet eylesin mehmet ali birand.
müthiş keyifli, nev-i şahsına münhasır ayrıca başarılı da bir gazeteciydi. sevmek zorunda değil kimse ama çok garip hissettim ben. bundan birkaç gün önce kar yağdığında ana haberde muhabiriyle konuşup trafiğin kötü olduğunu öğrenince 'cemre beni yemeğe bekleme' demişti mesela canlı yayında. aklımda kalmış. ne bileyim ben. bitti sonuçta ne diyeyim. bitti artık madrid'in midyat ilçesi yok, 32. gün yok. hayat işte. yakıştıramadım ben kendisine ondan herhalde bu şok etkisi.
türkçe'nin elastikiyetine en çok kurban olmuş merhum gazeteci.
sözleri cımbızla alınarak vatan hainliği ile bile suçlanan buna rağmen küsüp çekip gitmeyen başka ülkelerde yaşama imkanı olduğu halde, aksine tam da vatan hainliği yaftasını yediği günlerde ülkesine dönüp yerleşen gerçekçi insan.
işte o cımbızla alınmış, manipüle edilmiş sözler...
***"Türkiye Türklere bırakılmayacak kadar zengin bir ülke"
--spoiler--
2008 yılında yeni şafak'a verdiği röportajdan
Soru: "Türkiye Türklere bırakılmayacak kadar zengin bir ülke" mi?
Birand: Yok öyle demedim. Türkiye sadece Türkler tarafından yönetilmeyecek kadar değerli bir toprak parçası. Eğer siz boğazın en güzel yerine gecekondu yapmaya kalkarsanız yaptırmazlar. Burada iranla ittifak halinde Amerika'ya karşı politika yaptırmazlar. Bu uluslararası gerçektir. Bu sözü söylediğimde herkes "Namussuzu görüyor musun ne dedi." dediler bana. Şunu iddia ediyorum. Türkiye'de bir din devleti kurulamaz. iran gibi bir din devleti kuramazsın. Amerika, Avrupa hepsi bir araya gelirler ve bunu yapmanı engellerler.
Soru: Bağımlı mı diyorsunuz yani?
Birand: Yüzde yüz bağımsızlık diye birşey yok. Herkes birbirine bağımlı. Almanya da bağımlı Amerika da. Amerika en basitinden incirlik üssünden dolayı Türkiye'ye bağımlı.
--spoiler--
***"şehit sayısı 5'ten azsa haber niteliği yok" lafı ettiğine dair bir iddia var ancak bu laf ile ilgili hiçbir videoya rastlamamamla birlikte bu lafın doğruluğu içinde twitter'a bakmak kâfi...
dün gece akşam saatlerinde mardin'de polis cengiz engizek şehit oldu.
tt'ye baktığınızda görebilecek misiniz adını?
beyaz türkler bile mehmet ali birand'a ağlıyor. ölmeden önce de devletin pkk cenazeleri için sansür koyup koymadığını araştırıyorlardı.
ben de bir basın mensubu olarak sık sık bunu dile getiriyorum. şehit sayısı 5'ten azsa insanlar 5 saniye üzülüyor. 5'ten fazlaysa biraz daha fazla. o halde neden şehit oluyorlar? 5-10 saniyede unutalım diye mi diyorum. barış gelsin, askerim teskerisiyle gelsin, kefeniyle gelmesin diyorum.
ne kadar anlamamakta direnirseniz direnin; birand da bunu dedi.
yaşamında her devrin adamı olan, habercilik ilkesini kendisine göre yorumlayan bir insandı zat-ı ali. fakat ana haberde yaptığı gaflar ile türk medyasına renk katan kişilerdendi kendisi. nasıl bir adam olmuşsan ol, düşüncen ne olursa olsun ölmuş her insan bir hoşçakal denmeyi hak eder. hoşçakal birand!
tanım: türkiye cumhuriyeti habercilik camiasında önemli bir yere sahip habercilerimizdendir.
ölüm insanı unuttururken, riyakarlıkları da gün yüzüne çıkarıyor. Bazı insanımsılar 'gülerek anıyoruz, yaşarken ne işe yaradı ki, kıl, tüy, yumak' saçmaladıkça saçmalamışlar, zavallılıklarını ortaya çıkarmışlar. bu insanımsılara sorsan kendileri birer entelektüel, birer siyasi doktrin uzmanıdırlar.
bak küçük ayı arkadaş, mehmet ali birand bu ülkede bir insan mı öldürmüştür, bir yerleri mi dolandırmıştır, ırzına mı geçmiştir, hayır. liberal bir haberciydi. bir haberci olarak görevini yapmış; düşüncelerini söylemiştir. bu düşünceler yanlış veya doğru olabilir. şimdi ben sana 'düşünce ve fikirlere saygı' gibi senin idrak edemeyeceğin bir şeyi anlatamam, dingil arkadaş. sende o çayırlarda yaşadıkça bunları anlayamayacaksın zaten.
ha diyeceğim şey şu ki; 'hadi gel evrimine şimdiden başla' . 'insanları fikirlerine göre değil de, eylemlerine göre yargıla' , 'fikirleri sana ters diye bir insana bok atma' mesela. ya o da değil de sana bunu anlatmak için gözlerimi yoruyorum ya, neyse.
hiç ölmeyecek gibi duran insanlardandı. ölümü basın adına büyük kayıptır. zira onun yetiştirdiği bir çok isim şu an basında önemli yerlerde durmaktadır.
Kendisinin bazı davranışlarını ve fikirlerini sevmesem de sempatik eğlenceli bir insandı. isimleri, tarihleri söyleyememesine gülerdim hep, aslında farklı bir haber kanalı izlememe rağmen illaki bakardım hemen her gece ne anlatıyor gene diye. Ölümüne ciddi manada bu kadar üzüleceğimi tahmin etmemiştim birçok kişi gibi. Tanıma gelirsek: Ölümün ne kadar kötü olduğunu hatırlatan, sesi uzun bir zaman akıllardan kaybolmayacak gazetecidir kendisi.
bazı insanlarla tanışmamıza gerek yoktur. onlar hayatlarımızdan çıktığı andan itibaren yüreğimizde tarifi olmayan o boşluğu hissettirirler. yeri dolmayacak insan. mekanın cennet olsun.
"türkiye türk'lere bırakılamayacak kadar değerli bir ülkedir" lafını söyleyen bir vatan hainidir.bir türk'ün bu herife üzülmesi,yas tutması, veya baş sağlığı dilemesi hakkaten insanı kahrediyor.birde böyle alçak bir herif için medya kuruluşları saatlerdir yayın yapıyor.tanrı akıl versin türk milletine ne diyim.
"türkiye türk'lere bırakılamayacak kadar değerli bir ülkedir" yerine "türkiye bir ölünün arkasından küfür edebilecek kadar haysiyetsiz ve alçak insanlara bırakılmayacak kadar güzel bir ülkedir." diyordur şimdi görüyorsa bunları.
içten içe üzmüştür gidişi. hayatında ne yapmış olduğu, nelere inanıp kimlere hizmet etmiş olduğu zerre umrumda değil. ama ben bu adamı severdim olay bu kadar basit aslında. ölümün kendisine yakıştırılabileceği en son adamlardandı belkide.. öyle de hayatla ve insanlarla barışık, yaşam dolu bir adam görüntüsü bırakmıştır benim zihnimde. defalarca telaffuz hatalarına güldüm, taklitlerini izledim onlara da güldüm ve hatta arkadaş ortamlarında bizzat taklidini yapıp hem güldüm hem de güldürdüm. umarım bunun için bana kızmaz ama insanları güldürmeyi seven bir adam olarak kızmayacağına eminim. belki de onu farklı kılan, bizden biri yapan; monotip haber spikerleri gibi sunduğu haberlere tepkisiz kalmayıp, yorumunu katabilmesi, içimizden geçenlere tercüman olabilmesi idi. ama sebep her neyse kendisi farklı ve özgün bir adamdı.
huzur içinde yatsın dediğim gazetecidir. lakin kurcalamak istemesem de şu soru aklıma takılıyor: metin kaçan öldü, ortalık "aman bu adam tecavüzcüydü, öyleydi şöyleydi" diye hareketlendi. e bu adam da trt'yi dolandırdı, suçu sabit görüldü ve bildiğim kadarıyla cebinden ödedi cezasını. ee neden kimse "mehmet ali birand da bu işleri karıştırdı" demiyor? ölünün arkasından kötü konuşmaksa sorun, metin kaçan diri miydi?
anlamadım velhasıl. ne metin kaçanı ne m.ali birand'ı tanırım zaten. ikisini de severdim ayrıca. toplumsal adaletsizlik hoşuma gitmiyor sadece.
her haber programında saat kordonu ile gravatını aynı renk tercih eden enkırmen**. Bi keresinden u-boat takmıştı rahmetli de heveslendiydik. Ama alamadım daha**.
kabul etmek lazım ki televizyon ekranları ve bilhassa haber bültenleri artık biraz daha buruk.
çok değil daha iki gün önce canlı-kanlı, bütün enerjisiyle bize haber sunan o hayat dolu adam, o yorulmak nedir bilmeyen ihtiyar delikanlı ne yazık ki artık aramızda değil. o kırmızı koltuk artık boş.
büyük bir haberciydi, büyük bir gazeteciydi ve hepsinden önemlisi büyük bir dünya insanıydı. politik duruşu, tarafı, tarzı, tavrı artık bunların hiçbir önemi yok.
evimizin her akşamki değişmez misafirine sevgiler/saygılar.
