haberturk spikeri:son olarak rauf denktaş la ilgili bir anınızı anlatabilir misiniz?
m.ali birand:bir gün rum köyündeyiz berberin biri ağlıyordu rauf bey de niye ağlıyorsun dedi berber in traş bıçaklarını sandalyesini güvenlik güçleri elinden almıştı sonra rauf bey de ağlayarak kim o münasebetsiz dedi ve o berberin traş bıçaklarını sandalyesi geri verdiler.
az önce karla ilgili mutlu olanların videosunu izledikten sonra; ''tabi onların keyfi yerinde.. biz nasıl döneceğiz eve kimsenin şeyinde değil' diyerek beni benden almıştır. *
Normalde bir akşamda 3-5 hatalı söz söylerdi ama bu akşam resmen kalıp kalıp sıçıyor. Türkçeyi unutmuş veya yeni öğrenmiş biri gibi konuşuyor. Zaten anlatım bozukluklarına alıştık da. Bu ağır oldu.
bu akşamki ana haber bülteninde ''bu işin içinde bir piçlik var'' deyip, hemen akabinde ''pislik var'' diye düzelten;
tem otoyolu' nun kenarında canlı bağlantı kuran muhabire ise ''aman dikkat et araç çarpmasın, uğraştırma bizi'' diyebilecek kadar boş olan sunucu.
Bahçeli'nin püskevitiyle dalga geçmeye çalışırken,bu pesküvit çok konuşuldu diyen adam. evet hep böyle hatırlayacağım. bir de iyi haberci midir yıllarını mı vermiştir bilemiyorum ama iyi bir spiker olmadığı alenen ortada işi gençlere bırakmalı.
bugün sunduğu ana haber şeysinde yalakalığın dibine vurmuş enkırmen bozması,adeta pislik herifin tekidir.
tablet bilgisayar ile eğitime başlayan sisteme övgüler yağdırırken "işte ilerde dindar eğitim sistemiyle gündeme gelmeyeceğiz, herkes bu sistemden yararlanacak, öğrencilerimiz geleceğe ışık tutacak, bütün her şeyden haberdar olacak, tablet dindarlığı getirmez, bizi böyle şeyler ileri götürür." kelimelerini kullanmıştır.
rte kendisine ne kadar destek, ne kadar para yediriyor, acayip merak ediyorum.
başbakanı sevebilirsin, onu övebilirsin. bu onu eleştirme hakkı kadar doğal bir haktır, ama mehmet ali birand da tıpkı erdal şafak gibi başbakanı nasıl öveceğini şaşırdı. yahu sanki ampulün mucidi sayın başbakanımız. eleştirinin dozunu kaçırmak nasıl ki bir suçsa, ceza kanunu ile yaptırıma bağlanmışsa bence övgünün dozunu kaçırmak da böyle bir suç olmalı. sırf başbakanı öveceğim diye gündemden uzaklaşmak, olayları abartmak dahası çarpıtmak ayıp oluyor cidden ayıp oluyor. tablet bilgisayar elbetteki güzel bir yeniliktir kardeşlerimiz için, elbetteki onların hayatlarını kolaylaştıracak ve inşallah da algılama yeteneklerini arttırıp daha kolay ve çabuk öğrenmelerini sağlayacaktır konuları. ama mehmet ali birand olayı öyle bir boyuta çekmiş ki sanki dünyada tabletin mucidi bizmişiz, bu teknolojiyi her gün geliştiriyormuşuz ve tüm ülkeleri sollayıp uzay çağına atlamışız gibi yazılar yazıyor, yorumlar yapıyor. bu ya başbakana yaranma çabasıdır ya da bir geri kalmış ülkelerde görülebilecek bir aşağılık kompleksidir. ben başka türlü adlandıramıyorum bu durumu.
müfredat değişmeden dahası o müfredatı uygulayacak eğitimcilerin sorunları giderilmeden hatta -iddialı olacak ama- o eğitimciler doğru düzgün yetiştirilmeden tablet dağıtsan ne olur? tabii ki ne bu müfredatın, ne bu eğitimcilerin hali başbakanın suçu değil. senelerin getirdiği bir şey bu ve zamanla düzelecek. elbetteki tablet bilgisayar vb. teknolojik yatırımlarla, gelişmelerle bu düzelme süreci hızlanacak ama bir tablet bilgisayar dağıtıldı diye de eğitim sisteminin çağ atladığını dahası neredeyse ülkenin çağ atladığını iddia etmek en naif tabirle abartmaktır. bu abartma işini ülkenin önemli enkırmenlerinden birinin -üstelik gündem bu kadar yoğunken- yapmasını ise buyrun siz adlandırın.