bugün vefatının 80.yıl dönümü. nur içinde yat vatan şairi.
Nasihatım sana: Her şeyle iştigali bırak;
Adamlığın yolu nerdense, bul da girmeye bak.
Adam mısın: Ebediyyen cihanda hürsün, gez;
Yular takıp seni bir kimsecikler sürükleyemez.
Adam değil misin, oğlum: Gönüllüsün semere;
Küfür savurma boyun kestiğim semercilere.
ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhîd'i...
bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın.
Nebiye atf ile binlerce herze uydurdun.
Yıktın da dini mübini yeni bir din kurdun.
Doğrudan doğruya Kuran'dan alarak ilhamı.
Asrın idrakine söyletmeliyiz islam'ı.
ibret olmaz bize hergün okuruz ezberde
yoksa bir maksat aranmaz mı ayetlerde?
lafz-ı muhkem yalnız anlaşılan kuran'ın
çünkü hiç kimse farkında değil mananın
ya açar bakarız nazm-ı celilin yaprağına
yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına
indirilmemiştir kuran hakkıyla bilin
ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için!
Çalış dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun;
Onun hesabına birçok hurafe uydurdun.
Sonunda bir de “tevekkül” sokuşturup araya,
Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya.
Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
' Tarih ' i ' tekerrür ' diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
cumhuriyet döneminde -irticacı- ve -yobaz- denilerek aşağılanmış ve kendisine irticacı diyen kemalistlere şu şiiri yazmış büyük şair
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
irticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?
NOT-mehmet akif ersoy ülkenin gittikçe avrupalılaştığını görmüş ve 1925 ile 1936 yılları arasında kahire de yaşamıştır.
Detaylı gözlem yapmak çok zor bir iş. Şiir yazmak başlı başına bir yetenek... M. Akif bu iki zor yeteneği başarıyla bir araya getirmiş şairimizdir.
Safahat kitabı osmanlı'nın son dönem belgeselidir. Dönemin zihniyetini her şiirine ilmek ilmek dokumuştur. Beton gibi sert Mizacı şiirlerinde çok net hissedilir. Kuru bir Romantizmin değil, capcanlı bir Realizmin temsilcisi olmuştur.
Ben böyle bakıp durmayacaktım dili bağlı,
islâmı uyandırmak için haykıracaktım.
Gür hisli, gür imanlı beyinler coşar ancak,
Ben zaten uzun boylu düşünmekten uzaktım.
Haykır! Kime lâkin? Hani sâhipleri yurdun?
Ellerdi yatanlar, sağa baktım, sola baktım;
Feryâdımı artık boğarak, naşını tuttum,
Bin parça edip şiirime gömdüm de bıraktım.
Seller gibi vâdîyi enînim saracakken,
Hiç çağlamadan gizli inen yaş gibi aktım.
Yoktur elemimden şu sağır kubbede bir iz;
inler Safahâtımdaki hüsran bile sessiz!
Mehmet akif ustanın bağrından, kalbindeki aşk'tan kopan ve manzume olan bir şiiridir. Ne derin bir islam aşkı içinde olduğunu gelin, burdan anlayın.
''Şimdi Mehmet Akif'in halini görmeliydiniz. Öylesine hayretler içinde bakakalmıştı ki, tarif edilemez. Altınlar ve maaş tahsisi, Vahhabi Kadısını bir anda, bambaşka bir hale getirmişti. Koca Akif acı bir gülümseme ile:
Türk Arapsız yaşamaz, kim ki ‘yaşar’ der delidir,
Arab’ın, Türk ise hem sağ gözü, hem sağ elidir.
Veriniz baş başa; zira sonu hüsran-ı mübin,
Ne hükûmet kalıyor ortada, billahi ne din!
‘Medeniyyet’ size çoktan beridir diş biliyor;
Evvela parçalamak, sonra da yutmak diliyor.
Arnavutlar size ibret olacakken hâlâ,
Ne bu şûride (bulanık) siyaset, ne bu fasid (bozuk) dava?
Görmüyor gittiği yanlış yolu, zannım, çoğunuz,
Size rehberlik eden haydudu artık kovunuz!
Bunu benden duyunuz, ben ki evet Arnavudum…
Başka bir şey diyemem… işte perişan yurdum!..”
Bununla birlikte o kadar ümmetçidir ki kendi milletine dahi marş istemelerine rağmen yazmamıştır. Siz neden Osmanlı'dan ayrıldınız şeriatta bu var mıdır demiştir.