sırf onu görebilmek, onunla aynı havayı soluyabilmek, beni benle benliğime götürmek uğruna, 1 sene okulumu uzatmayı göze alarak isveç'e kadar gitmiş ama onu görememenin verdiği buruklukla dönmeme sebep olan büyük bir kürt yazarıdır.
ne güzel anlatır türkçeyle ilk tanışmasını: siverek'te ilkokulun birinci günü bir tokat yedim, bugün bile aklımdan çıkmaz. okul bahçesinde sıraya girmeye çalışırken aramızda kürtçe konuşuyorduk. bir tokat attı istanbullu yedek subay öğretmen, türkçe konuş diye. ama türkçe bilmiyordum ki..."
"ben de bir tokatla tanıştım türkçeyle. benim anadilimle bağım böyle koptu. eğitim dilinin, kültür dilinin türkçe olması, kürtçeyle bağımı kopardı. dili yasaklamak insanlık suçudur. insanı anadilinden koparmak vahşettir. bir insanı kendi dilinden koparmak, insanın ruhunu, kişiliğini zedeliyor, gelişimini engelliyor. bence bu kürtçe yasağı, türkiye cumhuriyeti'nin en büyük yanlışlarından biriydi." diyen rahmetli şaire allahtan rahmet diler aşk'ı ona, bize karartanların da biran önce akıl tutulmalarından kurtulmalarını umuyorum.
"Bilirsin, herkes yaşar, herkes ölür. Ama herkes ölümsüzleşemez. Ölümsüzleşmek yapılan işlerin bir sonucudur; onurlu bir yaşam, vicdanlı bir ruhtur. Ruhen ve vicdanen müsterih olmak, zamanın haremini kurmaktır. Ülke, halk, dil, kültür sevgisi ve uğraşıdır.insaniyet ve hakşinaslıktır. Akılsızlık, mantıksızlık,insafsızlık ve zulme akıllı ve mantıklı cevap vermektir.ilim ve irfan, hüner ve eserdir. Tarihe bağlılık, geleceğe umuttur. Toprağa tohum ekmek, filize su vermektir.insanı sevmek, insan için çalışmaktır. Ölümsüzlük,bir sümüklüböcek gibi sessizce yaşamak,iz bırakmadan, eser yaratmadan ölüp gitmeye isyandır." demiş insandır.
nasıl severim, anlatamam.
dostumdur, arkadaşımdır kitapları romanları, düşünceleri.
Kürt yazar.Nar Çiçeklerini okuuyan bilir Mehmed Uzunu hayatı devletin asimile inkar sayma politikaları yüzünden sürgünde geçmiştir.mekani cennet olsun.
Aşk gibi aydınlık ölüm gibi karanlığın yazarıdır ah ne güzel kitaptır bitmesin diye sayfaları çevirmeye eliniz gitmez ama kalbiniz dayanamayıp devam et diye dürter sizi bu duyguyla bir çırpıda okuyuverirsiniz.
dün şivan perwerle ibonun söylediği dayê megrî stranı (şarkı) üzerinde durulması gereken bir şey.
dün devletin acziyeti göt gibi ortaya çıktı. zira söz konusu stran pkknin ilk kurucularından zeki yıldız anısına yazılmıştır. erdoğanların, barınçların ağladığı bu stran hakkında kürt edebiyatçı mehmed uzun bakın ne diyor: PKKnın ilk kadrolarından Zeki Yıldızın anısına bestelenip,söylenmiştir. Stranı besteleyen Kürd sanatçısı,dengbej Zozan olduğu söylenir. Stran ağıt şeklinde bestelenmesine rağmen Kürdler dikkatimi çekiyor ;eğlence ve etkinliklerde halay çekerek söylerler. Hemen hemen tüm etkinliklerde, Kürd sanatçılarının dile getirdiği bir strandır.
peki zeki yıldız kimdir?
Zeki Yıldız 12 Eylül darbesinde dağa çıkan ilk kadrolardandı. Zeki Yıldızın gerillacılık yaptığı dönemlerde yakın mücadele arkadaşı Hüseyin Aydoğmuş hoca anılarını bazen bize anlatırdı. Hafızamda kalan bu anıları mutlaka yazmaya çalışacağım. Zeki Yıldız , Bingöl ve çevresinde özellikle Akdağ "Ko Spi" eteğinde bulunan Kelaxsi köyüile olan ilişkileri halende anlatılır. Özellikle yaşlı olan kesimlerle diyalogları ve tarihi duyarlılığı olan yurtsever insanlar üzerinde iz bırakmıştı.
Zeki Yıldızla sanaat okulunda beraber okuyan ve sonradan şehid olan M.Sıddık Bilginnin babası Abdülaziz efendi ile Kelaxsi köyünde yakın dostluk ilişkisi kurar. Zekı Yıldız Abdülaziz efendiyi o kadar etkilemişti-ki,sohbete bize anlata, anlata bitirmezdi.
Zeki Yıldız Bingöl ve çevresinde 2 yıla yakın gerillacılık yaparken 23 ağustos 1981 de kendi köyü Qumık civarında şehadette ulaşır. Çok iyi hatırlıyorum bu çatışmada bir askerde ölür. Zekide böbrek hastalığı vardı. Böbreği sürekli taş ürettiği için ,sürekli sancı ve ızdırapla yaşıyordu. Şehit edilmeden evvel hastalığı bakım ve tedavi gerektirdiği için de köyüne yakın alanda gerillacılık yapıyordu. Evli ve çocuklu olan Zeki Yıldızin eşi halen Almanyada yaşamaktadırlar.
dün T.C. devleti farkında olmadan pkkli gerillaya ağıt yaktı. miting alanında yurtsever kürtler yerine devletin kürtleri ampüllü bayrağı sallıyordu. körlerdi, sağırlardı, birbirlerini ağırlıyorlardı.
insan sevdiğine kavuştuktan sonra
ekmeği olsun, ayranı hiç olmasın
yemeği sadece darı olsun
yorganı mavi gök olsun
döşeği kuru yer olsun
yastığı sert taş olsun
torbası omzunda olsun
torbanın dibi delik olsun
yurdu buralar olmasın.
Acem ve gavur ellerinde olsun.
Sevgilisi insanın istediği gibi olduktan sonra
gün boyu avare olsun.
aşsız, katıksız, ekmeksiz olsun.
" Yaşamak için adım atmak lazım, hep yenilenmek lazım , yeni hayat yasamak için değişmek...
Biraz cesaret, biraz çaba, biraz yiğitlik lazım.
Korkaklar yeni adım atamazlar , onlar kendini korkunun ve utancın paslı zincirlerinden kurtaramazlar.
Korkan bi yürek hiç bir zaman emeline ulaşamaz."*
ben,ruhu zedelenmiş,sesi kısılmış,kendisini ifade etmekte çok güçlük çeken insanların yazarıyım.onlarda da bana karşı çok büyük bir coşku görüyorum.dünyada hiçbir yazarın buna nasip olacağını zannetmiyorum.
ben, ruhu zedelenmiş, sesi kısılmış, kendisini ifade etmekte çok güçlük çeken insanların yazarıyım. Onlarda da bana karşı çok büyük bir coşku görüyorum. Dünyada hiçbir yazarın buna nasip olacağını zannetmiyorum.
kendisinin birçok kürtçe kitabı olmasına rağmen ancak dengbejlerim kitabını okuyabildiğim en sevdiğim yazarlardan biridir kendisi. dengbejleri anlatımını çok beğendim keşke daha fazla yazabilseymiş dengbejler hakkında.
Peki ya onlar? Bizim gibi olmadıkları için kendimizden kabul etmediklerimiz? Kimi yerde bizden olmasını arzuladıklarımız, kimi yerde çeşitli biçimlerde asimile etmek istediklerimiz, kimi yerde de etnik temizlik zor ve şiddetle "biz" haline getirmeye çalıştıklarımız?
Ya onların "biz"i?
Neydi günahımız bizim, karanlık gecelerimin Ster'i ?
Neden böyle bir talih?
Neydi suçumuz, kusurumuz neydi?
Hatalarımız neydi, neydi kötülüklerimiz?
Neden payımıza düştü sessizlik?
Neden ateş, yangın, yıkım, göç, elem ve keder?
Neden dönüşü olmayan yollar, donuk ülkeler neden?
Neden gece, sadece gece neden?
Neden gülü olmayan dikenler?
Neden acı, sadece sızı?
Kimdik biz, biz kimdik boş gecelerimin Ster'i?
Adımız neydi, yurdumuz neresi, neresiydi ülkemiz?
Neyi anlatıyorduk, neydi dilimiz?
Bütün hesapları neden bizden soruldu dünyanın?
Sterim benim, kurban olduğum,
Neden kurban seçildik biz?
Neden kan dolu bir göç, yara dolu bir beden?
Ama neden kahrolası bu talih?
Dicle'nin Sesi II