kitaplarının -bulunduğu taktirde- orjinalinin okunması gereken yazardır. kelimeleri nasıl yoğurdunu en sıradanlarının bile nasıl vurduğunu ancak o zaman anlar insan.
pkk yla alakası hikayelerine bir yerimle güldüğüm beni benden alıp başka yerlere savuran sevgili yazardır. vefatında abdullah gül taziye göndermiştir ki bu bile bazı çevrelere bir cevap niteliğindedir.
pkk'nin yanlış yönlerini söylemiş, ama gönlünde pkk'nin dava partisi olduğunu söylemiştir bir kaç kez. ayrıca hiçbir zaman pkk'nin ölüm listesinde olmadığını, dağdan tehdit değil, tebrik aldığını bizzat kendisi açıklamıştır.
Bir yıl önce hayatını kaybetmiş ünlü kürt yazar.
hayatı 3 dilde on yedinci fotoğraf adlı belgesele dökülmüştür. belgesel 11 ekim 2008 günü gösterime girecektir.
(bkz: kürt edebiyatına giriş) kitabını sınıfta okuduğum bir gün tarih hocamın yanıma gelerek "sizin beyninizi hep yıkamışlar" demesine vesile olan devrimci yazar.
ayrıca (bkz: Mehmet Zahir) kendisi için "Uzun, modern Kürt edebiyatının kurucusu olarak tarihe geçecektir" demiştir.
kürt demenin bile yasak olduğu bir ortamda kürtçe roman yazmıştır. tek başına bir dili tek başına yeniden inşa eden yazardır. kimbilir birgün birileride onun romanını yazarlar.
Bugun şanlıurfa'ya* bağlı siverek ilçesinde hayata merhaba demiştir kendileri.
Bir Dil Yaratmak adlı deneme kitabında kürtçe ve doğudaki sosyal sorunlarla ilgili doğru tespitler yapıp iyi yorumlarda bulunan edebiyatçıdır.
Elbette okumayanların bilemeyeceği üzere, Mehmed uzun'un romanları milliyetçi duygular barındırmıyor. aksine humanist ve objektif yaklaşıyor olaylara. Denemelerinde de bilinmesi gereken gerçekleri kürtçe, isveçce ve türkçe dillerinin zengillikleriyle akıcı bir şekilde anlatıyor.
Ön yargısızca okuyup değerlendiren her edebiyat okuru kendisine soracaktır. "bu adamın kitapları neden Türkiye'de ki birçok ortaokul ve lisede yasak?"
Mehmed Uzun, ermeni komsusunu anlatırken ona ırkından önce insan gözüyle bakıp aşağılamadığı için mi?
Yada Mehmed Uzun varolan sosyal sorunlar için kendince çözüm ürettiği için mi ?
Belki de Mehmed Uzun yıllarca yasaklanmış, konusulmamıs bir dile can verdiği içindir?
Türkiye'nin barındırdıgı kürtlerin ve kürt dilinin edebi açıdan gelişmesine bu kadar katkı sağlamış, buram buram humanizm kokan bu yazarın yapıtları ve adına yakışır şekilde akıllarda yer etmesi dileğiyle.
tespitleriyle, yaşamıyla, Yaşar Kemal hayranlığıyla bilinen; Kürtçe'ye getirdiği ölümsüzlüğü biz "insan" ile paylaşmayı kendisine görev edinmiş aydın. ayrıca Kürtçe'yi merak etmeme sebep olan yazar.
bu gece bir elim hep karnımda, hep boynumda olacak; vurulduğumu zannedeceğim durmadaan; vuruldum ve ölüyorum; sessiz bir sokağa tepeden bakarken kimsenin beni görmediği bu yerde ölüp gidiyorum... mehmed uzun
yazdığı kürtçe romanlarla yüzyıllık asimilasyon politikasına cevap veren kürt edebiyatının ustasının vedasının 3. yılı oldu. zihnimde hep güzel bir anlamla canlanan şu sözü onu bende hep yaşatacaktır: "ölmeye değil yaşamaya geldim." demişti, diyarbakır için. bugün diyarbakır'da mezarı başında anılacak. unutulmayacaksın üstad...
'Ruhum Onlara Başkaldırmam Gerektiğini Söylemişti'
Akıl almaz yalanlarla oluşturulan rejimin yeni gerçekleri, sıkıyönetim uygulamalarının ilk kurbanı olan doğduğum yörelerdeki ilk kurbanını da çok bilinçli biçimde seçti; dil, söz ve anlatı.
Tüm o geniş nüfusun içinde sadece üç beş memurun ve subayın konuştuğu Türkçe, resmi dil ilan edildi, Kürtçe yasaklandı, daha sonraları bölgedeki görevlerine ilişkin anılarını yazan müfettişlerin anlattığı gibi, insanların
Kürtçe konuşmaması için askere, jandarmaya, polise, bekçiye, gizli muhabir ve ajanlara ilaveten, bir de kamu hayatının her yanını gözetleyen kontrol memurları tayin edildi, Kürtçeden başka dil bilmeyen ve bu dille konuşmak zorunda olan insanlar bu memurlar tarafından tespit edildiğinde, onlardan her
Kürtçe bir söz için, dönemin parasıyla yüklü bir miktar olan beş kuruş ceza kesildi, bir dizelik kâğıt parçası, bir dua, duvara işlenmiş bir sözcük,
mezar taşına yazılmış bir laf da dâhil olmak üzere Kürtçe yazılmış her şey yasaklandı, yakıldı, yok edildi,
‘Vatandaş Türkçe konuş!’ gibi herkesi kışlanın neferi olarak gören fermanlarla kampanyalar açıldı, resmi tarih tezleri, ansiklopedi, ders kitapları ve sözlüklerde
Kürtler ve dilleri 'çoğu dillerini değiştirmiş Türklerden ibaret, bozuk bir farsça konuşan kimseler,' diye tanımlandı ve direnişlerin kırılmasından sonra da hayatın her alanını kapsayacak biçimde, zorla uygulanan şiddetli topyekûn bir asimilasyon siyasetine başlandı.
Rejim, dünyadaki öteki örneklerden de biliyordu; yalana dair yeni bir gerçeği yerleştirmenin tek yolu, var olan dili, sözü ve anlatıyı yok etmekti.
Yeni bir dil, kültür, edebiyat, tarih ve hafıza yaratabilmek için Osmanlıların kullandığı Arapça alfabeyi değiştiren, yeni bir Türkçe için Osmanlıcayı yok eden, toplumun geleceği için önemli olan o kültür mirasıyla tüm ilişkileri koparan, yeni bir dil-kültür-edebiyat-tarih bilinci yaratmak için resmi dil, kültür, edebiyat tarih kurumları oluşturan, bu kurumların kongrelerinde,mübalağayla, dünyadaki birçok şeyin Türk ve Türkçeden doğduğunu iddia edecek kadar abartılı tezler üretilmesini teşvik eden rejim, bir başka dil, kültür, edebiyat, tarih ve hafızanın yok edilmesi için de aynı çılgınlıkla her şeyi yaptı.
Askeri başkaldırıları, halktaki memnuniyetsizliği, yaygın pasif direnişi kırmanın daha kolay olduğunu ancak tüm bunların kaynağı olan dil, söz ve anlatının, bireysel öykünün, iyi edebiyatın bir güç olarak yeşerebileceği her yere, her şeye saldırdı ve yok etmek için her şeyi yaptı.
Gözlerimi dünyaya açtığımda ve toplumla, hayatla ilişki kurmaya başladığımda kendimi bu ortamda buldum işte.
Mehmed Uzun, Ruhun Gökkuşağı, ithaki Yayınları, sf. 171-172.
kader kuyusu kitabı ile tanıştığım yazardır. muhteşem bi kitaptır. samimi bi dili var. ve öyle ki bir yandan hemen okumak istersin ve bi yandan da hiç bitmesin istersin. etkisinden uzun zaman kurtulamadığım kitaplardan.
okudukça engin, duru hayal dünyasına hayran kaldığım ve nedense her ismini duyduğumda kader kuyusu adlı kitabında sık sık geçen "feleğin devranı kin tutuyor bize." cümlesini hatırlatan ender kişi(lik)dir. şimdi burdan avazım çıktığı kadar bağırıyorum; okuyun lan okuyun mehmed uzun okuyun, okuyun da şu ön yargılarınızdan kurtulun iki dem.
11 ekim 2007 de hayatını kaybeden modern ve geleneksel kürt edebiyatının öğelerini eserlerinde ustaca ele almış ve dünya çapında daha yaygın bir şekilde tanınmasını sağlamış büyük yazar. mekanın cennet olsun
11 ekim'de kaybettiğimiz güzel insan. bulunduğu şartlardan dolayı halkıyla genç tanıştı her şeye rağmen onu okumak ayrı bir dünyadır. mekanı cennet olsun.
şöyle mükemmel bir şiiri olan yazar;
Yasak bir alfabeyle yazıyorum şiirlerimi.
Anarşist çiçekler kokluyorum.
Devlet sınırlarını ihlal eden kuşlara yardım ve yataklık yapıyorum.
Umudun propogandacısıyım.
Bütün sözcükleri örgütlüyorum.
Artık halkların değil, aşkın şarabın ve sevginin ayaklanması var.
ilk eylemde sınır dışı oluyorum.
Bana gözlerini yurt eyle.
Mültecin olayım.
Kendi adına bir kimlik çıkart.
ben biraz da sen olayım...