maçka endüstri meslek liseli olmak

entry16 galeri0
    1.
  1. hey be gene bir sürü çelişkileri, zıtlıkları bir arada bulunduran bir başlık geldi aklıma.
    tnm:istanbul maçka daki güzel bir endüstri meslek lisesinde okumaktır.

    belki denk gelmişinizdir. ben böyle bir seri başlattım, kendim için. önce çağlayanlı olmak başlığında büyüdüğüm semti ve anılarımı anlattım. şimdi de bu başlığı açtım.
    çok yazarım ben buna.
    belki orada okuyanlar da vardır da eğleniriz, yazaraktan.
    3 ...
  2. 2.
  3. nişantaşı nın göbeğindeki saray yavrusu, tarihi, boğaz manzaralı bir binada torna kullanmaktır.
    bildiğin torna lan. nişantaşı nın göbeğinde.
    okulun alt katı o zamanlar torna tesviye bölümüne aitti. alt kat bildiğin ağır makinalarla doluydu.
    dıştan bakınca saray, alt kata girince tornacı.
    3 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. ilk önceleri eski nişantaşı büfelerininde öğlen yemeklerini geçiştirip sonra ne lan bu her gün tost mu yenir diye çare aramaktır.
    yengen tostu ilk orada görmektir.
    yalan yok bilmiyordum, yengeni.
    3 ...
  7. 5.
  8. hababam sınıfıvari 2 olayı yaşamaktır. birinde başrolde şahsım var diğerinede şahitliğim var.

    ilki şöyle.
    elektrik bölümündeyiz. torna tesviye de gösteriyorlar.
    ilk ödev, bi demir parçasını eğe ile istenen ölçüye getirmek.
    neyse eğeliyoruz falan. ölçüyorum, ölçüyorum hala istenen ölçüye inmiyor.
    bıktım lan. sonra artık eğeye nasıl abandıysam bu seferde ölçüsünden epey aşağı gelmiş, parça.
    dedim ayvayı yedik. teslimin de son günleri demekki.
    yeni bi parça aldım ama lan bunu nasıl eğeliyip yetiştiricem diyorum.
    sonra baktım orda torna tesviye bölümündeki öğrencileri planyada, vargel de hızla işlerini bitiriyorlar.
    biraz izledim. kaptım makkinanın çalışmasını. tabi makina kullanmak bize yasak.
    bi an boşl kaldı makina oturdum. bağladım işimi ama üç buçuk atıyorum. yakalansam direk yumruk yerim. valla öyleydi orası. eskiden yani.
    (dvm ederiz az sonra)
    2 ...
  9. 6.
  10. neyse gectim vargele demiştik.
    başladım parçanın kaba ölçüsünü işlemeye.
    vargeli de otomatiğe almayı bilmiyorum. elle ilerletiyorum, hatveyi.
    o ara arkamdan bi ses geldi. arkama dönemiyorum tabi gözüm makinada.
    dedim toplanmayın oğlum hoca farkedecek, gidin gidin.
    kalk ordan lan dedi bi ses.
    anaaa. bi kalktım hoca.
    yasak size nakina dedi. fazlada bi hasar almadan atlattık vartayı. işimi söktüm uzaklaştım.
    2 ...
  11. 7.
  12. akşam çıkışta okuldan osmanbey e kadar yürümektir.
    o zaman nişantaşı bu kadar gezme, dolaşma mekanı değildi. genellikle orada oturanlar çıkardı caddelere.
    e biz de lise zıpçıktısıyız tabi. yolda türlü şaklabanlıklar felan yapardık.
    hatta bizim sınıfta okuyup erkek gibi davranmaya alışmış kızlar vardı ki onlar yanlarından geçen kızlara lafa atardı. biz gülmekten çatlardık.
    ve müdürümüz ahmet hamdi annaç bu konuda sabah sıra olunduğunda bütün okula fırçalı konuşmalar yapardı.
    "lan maçka nın adını batırmayın. sokaklarda caddelerde efendi olun" minvalinde.
    kimse üstüne alınmazdı tabi çünkü okulun geneli öyleydi. aslında okulun demeyelim. lise çağı gençleri böyle olurdu o zamanlar.
    e şimdi de pek farklı değil.
    2 ...
  13. 8.
  14. okul sabahtan akşama kadar olduğu için birde yemekhanesi vardı. kocaman. bütün okulu aynı anda doyurabilecek kadar büyüktü.
    yemek kartı alırdın senenin başında. bütün sene ev yemeği gibi yerdin. tosta talim etmekten iyiydi tabi ama ne yerdin?
    aslında çeşit var ama menü genellikle şöyle olur.
    1. gün: kuru, pilav hoşaf
    2.gün:barbunya, bulgur, hoşaf
    3.gün:mercimek, pilav, hoşaf
    4.gün: 1 e dön
    5. gün:2 ye dön
    görüldüğü gibi bakliyat ve hoşaf üzerine kurulu bir döngü vardı ama inkar etmeyeyim şimdi hoşaf döngüsü fena değildi. bi gün üzüm hoşafı çıkarsa ertesi gün kayısı, ertesi gün erik hoşafı çıkardı.

    burada erik hoşafına değinmeden geçemiyeceğim.
    ben bunu içemezdim. yeminle ağzıma koyar koymaz başımı döndürürdü. lan nasıl erikti anlamadım. böyle siyah büyük bi erikti.
    hayır başka kimseyede bu olmuyordu. ne olduğunu hala anlamış değilim.
    3 ...
  15. 9.
  16. bu okulun yanlış hatırlamıyorsam 3 tane ayrı merdiveni vardı.
    3 ayrı girişten giriyorsun ve katlara ulaşıyorsun.
    ulaşıyorsun dedim ama bi çıkış kabusum olmuştu. valla bak rüyalarımda görürdüm, rüya değil de kabus çünkü oradan inmeye çalıştığımda katlardan sadece birinde çıkış var. diğerlerini kitlemişler. oradan çıkıp diğer merdivenden devam etmen gerekiyor.
    lan katların hepside birbirine benziyor. o çıkış katını kaçırdın mı sittin sene inemezsin aşağı.
    hayır sorun değil denebilir ama lan okul, eski italyan mimarisi tarzında ve o an o merdivenlerde kimseciklar yok. ve çıkamıyorsun. korku filmlerini andırıyor, binanın o kısımları
    e katların merdiven koridorları da aynı. ayırt etmek neredeyse imkansız. biliyrsun çıkış 2. katta ama inerken karışıyor meret. bi bakmışın kapalı kapıya denk gelmişin hadi yukarı.
    bakıyosun çıktığın katta açılmıyor. yani kaçıncı katta olduğunu unutunca ayvayı yedin çıkamazsın. en üste çıkıp, bildiğin merdivenden inmekten başka çare yok.
    rezil bi haldi. valla geçen gene rüyama girdi. çıkamıyorum okuldan bi aşağı bi yukarı.
    1 ...
  17. 10.
  18. lokasyon kelimesini kullanmayı sevmem ama yerine ne kullanır. haa tamam konum.
    konumu harika bir yer ya.
    her açıdan.
    hem genel olarak harika hem de biz erkek liseli tebası için harika.
    neden biliyo musun. lan sağ taraf nşantaşı kız lisesi.
    valla bak.
    düşünsene iki cinsi ayırmışlar biri bi bina da biri bi binada. neler olur di mi?
    maalesef hiç bi şey olmazdı hem arada en az 200 m yeşil alan var hem de yanılmıyorsam uçurumumsu bi yeşillik.
    ha millet arada o kısma yakın bahçe duvarına geçip bakardı. tabi yakalanırsan direk dayak yeme ihtimalin var, nöbetçi hocadan.
    1 ...
  19. 11.
  20. yemek konusunda başka bir alternatif te okul kantininden yemekti ama sadece ekmek arası kaşar ve salam olurdu.
    kantin ve idari işlerle ilgilenen bir ibrahim bey vardı. biraz ayağı aksardı ve sert tavırlı bir insandı.
    kantin yemekhanenin altında dışarıdaydı. ufak bi sıra olurdu. bazen gidip alırdık ama yok asla yemekhanenin doyuruculuğunu vermezdi, haliyle.
    1 ...
  21. 12.
  22. BAZI iLGiNÇ TESADÜFLER YAŞAMAKTIR. hemde seri halinde.
    2 tane iyi arkadaş olduğum öğrenci vardı.
    biriyle aynı sırada oturduğumuz için arkadaş olduk, diğeride önümüzde oturuyordu.
    birinci tesadüf yıllar sürecek arkadaşlık kurabilecek kadar anlaşan bu 3 kişinin sırada yanyana oturmaları;
    ikinci tesadüf okul numaralarımızın peşpeşe olmasıydı.
    biz yaş döneminin gereği olarak sürekli gırgır şamata peşindeydik. yalan yok dersler çok önemli değildi çünkü hiç birimizin üniversite hayali yoktu.
    okul nasılsa biter diye de düşünmüyorduk. içimizden gelen oydu, gırgır şamata yani.

    mesela ilk olarak önlüklerimizin arkasını minibüs yazısı tarzında yazılarla doldurduk. hocalar pek fark etmiyordu. arkamızdan bakıp ta gören hoca olursa da zaten uzaklaşmış oluyrduk.
    bu iş bya ilgi gördü. çoğu öğrenci bu tip yazılar yazmaya başladı.
    neyse kimse bişey demiyor, hocalardan.
    atelye dersine bi tane teknisyen girmeye başladıydı. asık suratlı, sert itici biri. konuşmaları da öyle.
    asık suratlı insanı hiç ama hiç sevmezdim. şimdi de öyleyim. asık surat gördüm mü 100 adım geri kaçarım.
    hocalar bi şey demiyor bizim önlük arkası yazılarımıza bu adamcağız takmaya başladı bu yazılara.
    (adamcağız diyorum sonuçta görevini yapmaya çalışan biri ama biz o zaman ergeniz. hocalık bunun için kutsal olsa gerek. öğrenmeye niyeti olmayan birilerine zorla iyilik yapmaya çalışıyorsun, öğretmeye çalışıyorsun)

    dvm az sonra.
    0 ...
  23. 13.
  24. o öyle yapınca biz her türlü zıtlık yapmaya başladık. tabi dayak yememeye çalışarak. istese direk döver. iyi adammış.
    neyse biz bu üçlü o kadar ayrılmaz oldukki hoca bizim adımızı sefiller koyduydu.
    derste notları okurken, sefiller der sonrada eklerdi 1. çünkü sınavlarıda üçümüz birlikte çzerdik, gizlice tabi. o yüzden notlarımız hep aynıydı ve genellikle 10 üzerinden 1 di.
    0 ...
  25. 14.
  26. bu arada zeka kıvılcımları da saçmıyor değildik.
    ders dinlediğimiz zaman hocaların sorduğu sorulara beklenmedik cevaplar verip, "aferin bu adam zeki" gibi övgüler aldığımız da olmuştu.
    bu övgüleri en çok flux cemal lakaplı cemal karabacak hoca dan alırdık.
    severdik dersini. vektörler, manyetik alan, flux, kosinuz felan anlatırdı çok içten anlattığı için ve sık sık flux kelimesini kulandığından bizden önceki öğrenciler hocaya flux cemal adını koymuş ve yakışan bir lakap olduğu içinde tutmuş. bize kadar geldi, lakap.
    biz de öyle anardık hocayı.
    0 ...
  27. 15.
  28. olmaktır.
    oğlum var ya bu başlığı açmam hiç iyi olmadı. oralar gözümde tütmeye başladı.
    kiralık ev bakıcam. başka çaresi yok.
    kiralar tabi ki uçuk.
    0 ...
  29. 16.
  30. ülkenin en iyi elektronik bölümlerinden birine sahip olduğu için hep bi tv radyo yayıncılığı sevdasına sahip olmaktır.
    ileride hikayesini anlatırım ama yutub bi video getirdi. tam analamadım ama iyi bişey galiba. sonra incelerim.

    https://youtu.be/-_Ypyb9tsHg
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük