matemematiğin çöktüğü falan yok hocam x-x=0 dır sen bunun yanına çarpı olarak y koysanda x koysanda sonuç 0 dır. 0*x=0*2x den 0 ları ben götürdüm diyemezsin. 0 yokluktur.
"beşi beş kuruştan beş yumurta kaç kuruş eder?" misali bir karambole getirme anıdır.
çünküüüü x-x=0. 0 ile de x'i de, (x+x)'i de, (x+x+x+x+x+x+x+x+x+x+x)'i de çarpıp eşitliğin iki tarafını eşitleyebilirsiniz. her halükarda iki taraf da 0 olacaktır.
(x-x)'ler birbirini götüremez.
birbirini götürme işlemi her 2 tarafı aynı sayıya bölmek demektir.
Herhangi bir sayı "0" a bölünemez.
cevap tanımsız olur.
dolayısıyla 0=0 olur.
doğrudur.
matamatiğin çöktüğü an aslında tam olarak bu değildir. aha da şudur:
nasıl oluyor da eline asgari ücret geçen bir baba hem kira veriyor hem de çocuklarını okutabiliyor ve bir ay boyunca kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyor. izah edebileni her yerinden öperim...
iyi bir matematikçi değilim. ama iyi bir mantıkçı ve felsefeci olduğumu söyleyebilirim. bu açıdan söyleyeyim: matematik bir zihni inşadır, hayatın kendisi değildir. descartes'ın kavramlarını kullanırsak, tabiatta geometrik şekiller yoktur; geometrik şekiller zihni soyutlamanın ürünüdür. (Veya descartes'a göre, doğuştan ruhumuzda bulunan, bize ancak tanrının vermiş olabileceği formlar.) tüm matematik de öyledir; hayata karşı ifadesiz kaldığı yerler vardır.
bu anlamda toplam matematik bir sistemler harmonisidir. ve her sistemin çöktüğü bir yer vardır. izafiyet teorisi ve kuantum mekaniği bize bunu anlatır. eğer matematiğin çöktüğü bir yer olmasaydı, newton fiziğinin çöktüğü bir yer de olmayacaktı. ama vardır ve bütün kuantum sitemi bundan doğmuştur.
matematik çökmez diyen arkadaşlar, biraz geri kafalı bence. hepsi bu...
maddesel algı çerçevesinde somut veriler elde etmeye çalıştığınız matematiğin soyut tarafıdır ki aslında tanrı yı reddederken kullandığınız argümanları kullanarak beyni yakar ve algıda seçicilik çerçevesinde matematiğin çöktüğünü düşünürsünüz. tıpkı tanrıyı reddettiğiniz gibi.
insan iki kere iki dört ederi algılarken kullandığı elma armut argümanını sonsuz kere sonsuz üzerinde kullanamaz.
basit algılara koşullanmış, soyut teoremleri ve formüle sistemleri reddeden bir canlıya parantez dışına çıkarma sıralamasını, tanjantı, kotanjantı açıklayamazsınız.
o dokunmak ister, tatmak ister, görmek ister, hissetmek ister.
bu bağlamda baktığımızda * lere y lere gelmeden matematik zaten çökmüş vaziyettedir.
eğer soyut algılar ve göreli kavramları kabullenme güdüsüne sahipseniz matematiği çökertmenin hiçbir yolu yoktur.
ne yapar eder her işlemi formülüne uyduracak bir işlem usülü bulursunuz.
amaç önemli; matematiğin neyi ne kadar doğru yanıtladığı değil.
matematikten 1,2,3 ve sonsuz algılayan insan toplulukları varken ve hayatlarını gayet mutlu bir şekilde yaşarken, bu insanlara sayıların ve formüllerin mutlak dünyasından bahsetmek başlı başına bir saçmalıktır.
soyut mantığa ya ihtiyacınız vardır ya da yoktur.
olay bu kadar basit.
ayrıca soyut mantığınız ya sizi dünyaya çakılı hale getiren nedense.
ileri matematik formülleriyle formüle etmeye çalıştığınız evrenin sadece bir sisteminin içine sizi hapseden matematik algınızda yaptığınız yanlış seçimlerse.
bakış açısını değiştirerek, kendimizi zincirlediğimiz yerden kurtulmamız mümkünse.
bunlar her zaman cevapsız kalacak sorulardır.
modern bilimin reddettiği madde dışı evren bugün aynı modern bilimin duayenleri tarafından bas bas bağırılmıyor mu?
anti madde ve kara madde, madde algılarımızı tersyüz etmedi mi?
kaldı ki partiküllerin evreninde keşfedilen bu madde karşıtı maddeler! hakkında hiçbirşey bilmiyoruz.
insanoğlu varolduğu günden bugüne kadar bir hayalin mi yoksa salt gerçeğin mi parçası olduğunu dahi çözememiştir.
halüsünasyonvari varlığımızı hapseden sanal bir alemin nizamını belki de olmayan idrakimizle mi mutlak kılacağız.
inandığımız her şeyin hayalden ibaret olma ihtimali her zaman mevcudiyetini muhafaza ederken her şey su götürür vaziyettedir.
hiçbir zaman gerçek olmamış birşey zaten çökemez.
çöken sadece algımızdır.
çöken her zaman biz ve algılarımız olacak.
mutlak her zaman format değiştirerek varlığını muhafaza edecek.
3 kişi para birleştirip bir radyo almaya gidiyorlar. radyo 30 lira, hepsi 10'ar lira koyup radyoyu alıp gidiyorlar. fakat tezgahtar radyonun indirime girdiğini ve 25 liraya düştüğünü hatırlıyor.
çırağına 5 lira verip gidip para üstünü iade etmesini istiyor. çırak 5 lirayı 3 kişiye bölüştüremeyeceğini düşünüp 2 lirayı cebine atıyor ve 3 lirayı 3 kişi arasında bölüştürüyor. böylece radyoyu 9'ar liraya almış oluyorlar. şimdi: 9x3=27 çırak da cebine 2 lira atıyor, etti 29 lira. peki geriye kalan 1 lira nerede? sorusunu gördüğüm andır.
evet buradaki mantık hatasını bulalım.
öncelikle matematikten bahsediyorsak şunu bilmeliyiz ki: bir sayının sıfıra bölümü tanımsızdır ve matematik bu temel üzerine kurulmuştur.
burada (x-x) lerin birbirini götürmesi şu şekilde olur.
herhangi bir (x-x) diğerinin paydasına bölüm olrak geçer ve sadeleşir.
ancak x-x=0 olduğuna göre ifade tanımsız olur.
sonuç itibariyle x² - x² = x² - x² =0 olur.
çok sevdiğim matematik hocamın x e isk dediği zaman çökmüştür matematik benim için. (ulan 50 yaşına gelmişin be babacım hayatın sadece x e bakıyor ayıp dimi x e hala telafuz edemiyosun.)