Birkan sokullu'nun kariyerinin ve yakışıklılığının doruk noktasında olduğu dizi.
Kırmızı oda'nın aksine olaylar ve kişilikler arabeskleştirilmeden incelikle, çok gerçekçi canlandırılmış. Çünkü kimse tanıdığı okb li birine sempati veya merhamet duymaz, gıcık olur. Gerçek hayatta bu böyledir ve dizide safiye bu anlamda çok başarılı. safiye ve gülben'i adeta gırtlaklamak istiyor insan. Oyunculuklar çok başarılı.
Inci ve han aşkı, arkadaşlarının bunları yaklaştırmak istemesi diziden resmen itiyor.
Geçen bolumu izlemedim bile biraz mesafe girsin özleyeyim diye hihih.
Hadi bakalım, safiye ve gülbenin oyunculukları beni yine vurursa izleyeme devam ederim.
Baydı şimdiden; hele müzikler kafa ütülüyor, nedir öyle cenaze müzikleri gibi. Saçma sapan bir senaryosu var; ailenin hepsi- pardon o apartmanda yaşayanların hepsi ruh hastası. insanı resmen bunalıma çekiyor. Zor kaylanılıyor zor, ben izlemiyorum; salonda mecburen oturuyorum.
110.
5. bolumde sundurulmeye baslanan dizi. ne oldu 2 saatte? balayina gittiler, babalarının alzheimer oldugu ortaya cikti ve han beklenen tepkileri vermeye basladi. eger boyle 3er konu islenecekse sctik demektir.
Han yavrumun ayrılık anksiyetesi istifçiliğe evrilmiş anladığım kadarıyla. Keşke çöplerin içindeyken yakışıklılığından ve salon beyefendiliğinden ödün verip içinden bir mr hyde çıksa..
Oyunculuklar iyi hoş da, aşktan kusacağım artık. Senaryo biraz daha akıcı olup han-inci aşkından sıyrılsa oyunculukların hakkı verilmiş olur.
Yazarın bir başka kitabında han ile incinin aşkı geçmekte imiş. Han’ın inci’yi annesinin çöpe attığı oyuncağın yerine koyacağı ve onu kaybetmemek için eve hapsedeceğinden bahsediliyormuş. Zamanla inci bu durumdan delirip intihar edecekmiş.
Henüz iki bölümünü izledim ve karakterlerin tamamını haklı buluyorum. Anne kaybının ardından Safiye’nin anne figürünü yansıtışı, anne figüründen sonra yansımanın etkisinde kalan kardeşler, onların kendi içlerinde varlıklarını bulmaya çalışmaları... düşünüldüğünde hepsi haklı. Evet hastalar ama haklılar.
Diziyle ilgili sevmediğim iki şey var. ilki Safiye ve Gülben kendine göre temiz. Yani dikkat ederek her şeyi temizlemiyorlar. Tek rutine her şeyi oturtmuş durumdalar. Bu beni rahatsız etti çünkü covid sonrası gelişen hafif okb sorunum var ve bir peçetenin her yüzeyini ayrı ayrı kullanmalarına, dışarıdan geldikten sonra üzerlerine giydikleri röpteşambırları yıkamadan asmalarına ya da birbirlerine değecek şekilde asılmalarına takıldım. (Evet hafif okb böyle oluyor.)
ikinci olarak izlediğimiz şey maalesef bir kurgu değil, gerçek bir yaşam öyküsü. Yani gördüklerimiz aslında bir psikiyatriste terapi sırasında anlatılan ve o odada kalması gereken özel hayat anlatımları. Gerçek olsa dahi ‘kişi ve kurumlar gerçek hayattan uyarlanan kurgulardır’ denmesi gerekir. Çünkü hasta kişi daha ilk terapide ‘burada anlattıklarınız güvenlik ve sağlık kurumları haricinde üçüncü şahıslarla paylaşılmayacaktır.’ ibaresinin yer aldığı bir metin imzalarlar. Bir psikiyatristin hasta bilgilerini paylaşması kesinlikle kabul edilemez.
edit: 4. bölüm başından bildiriyorum; Dünyada Han beye (bkz: bey diyorum) hayır diyecek kadın erkek cinsiyet fark etmeksizin insan yoktur.
Çok uzun olması sebebi ile genelde uyuyakaldığım diziydi fakat bu bölümünü tam olarak bitirebildim.eleştirilere kulak vermiş olacaklar ki aşk olayını abartmadıkları bir bölüm olmuş.