--spoiler--
kemal: "aşk nedir?"
füsun: "neymiş?"
kemal: "aşk, füsun'un karayolları, kaldırımlar, evler, bahçeler ve odalarda gezinirken ve çay bahçelerinde, lokantalarda ve akşam yemeği sonrasında otururken, ona bakan kemal'in duyduğu bağlılık duygusuna verilen addır."
füsun: "hımmm...güzel cevap." derdi füsun. "beni görmediğin zaman aşk olmuyor mu?"
kemal: "o zaman fena bir takıntı, bir hastalık oluyor."
--spoiler--
merhamet apartmanına gitmek için sabırsızlandığımız kitaptır.kitap bitince bir üzüntü içine girebilirsiniz.burjuva kesimi çok iyi anlatan bir kitaptır.
iyi bir yönetmen tarafından sinemaya uyarlanması çok istenen, bir gün bunu gerçekleştirecek yönetmene sevgi ve saygıları şimdiden arttıran orhan pamuk romanı.
hastalıklıklı bir aşkı anlatan, sevdiğimden deil yapacak bişey bulamadığımdan kısa sürede bitirdiğim kitap. Aşkını ölümsüzleştirmek için müze mi? saçma şeyler bunlar pamuk.
--spoiler--
füsun füsun füsun...tamam füsun süper ama yeter. kaçıncı sayfaya geldim hala füsunlarda yemek yiyorsun be kemalciğim. 8 yıldır hemde. tombala falan güzel de bi boşansınlar, sana azcık göz kırpsın nedir bu. ben yandım burda derdinizden. 357. sayfadayım ve artık sıkıldım. çok uzatmışsın çok. sonu hayırlıdır inşallah.
--spoiler--
edit: biraz önce bitirdim kitabı. derin hüzün, çok gözyaşı. harikaydı.
kitabı çok beğenen bir okuyucu olarak, "yeter be kemal, evet aşıksın ama 8 sene bu da be kardeşim!" şeklindeki okuyucu yorumlarını çok da yadırgamadığım kitap. lakin, bu yorumların kitabın 310. sayfasında başlayan "zaman" bölümünden önce yazılmış olduğuna inanmak isterim çünkü o bölüm aşk ve diğer tüm duygu süreçlerine yapışık olan zaman kavramını söküp atarak, yerle bir ederek okuyucuya tam da "yeter" dediği yerde tokat gibi çarpıyor bence. ağzı dar fakat oldukça derin bir kuyu gibi masumiyet müzesi..
bittiğinde, insanda "füsun kesinlikle kemal' i sevmiyordu" duygusu uyandıran; takıntıdan muzdarip bünyelerce kesinlikle uzak durulması gereken; ancak yine bu takıntılı kişilik yapısı olmasa asla bitirilemeyecek olan; bazen akan, bazen de bayan kitaptır.
Kitabın entrikasını doğuran füsun&'un nişandan sonraki kayboluşu, ardından ortaya çıkışmasıyla daha da harlanan, şişkoyla yaptığı evliliğinin nedenlerini kitabın 350 400 sayfası boyunca bekleyişim cevap bulamadı ve ben bundan hiç pişman değilim. O bekleyiş anımda kemal'in yaptığı yüzlerce sapkın hataya ve bu hatalarını bilerek yapmasına çemkirmelerim de kitabın sonlarına doğru bıçak gibi kesildi bitti. Hayatın mutlu yaşanıp yaşanmadığı montajlanmış coşkulu anılarla olmadığı hatta ve hatta nedenleri, çelişkileri, arada kalmacaları bırakıp mutluluk kaynağına kaprissizce gitmek gerektiğini bıraktı bana, kemal beyin hikayesi.
Yazmak çok abest olacak ama orhan pamuk'un noktalama işaretlerini kullanmaktaki stili göz kamaştırıcı.
'' diğer erkeklerin onu benim sevdiğim kadar sevebileceğini mi zannediyordu? ''
cümlesi ile, ayrılık sonrası erkek hissiyatını güzelce anlatabilmiş satırlara sahip roman. belki de orhan pamuk'un erkeklerin iç dünyasına en iyi ışık tuttuğu romanı.
okurken depresyona girdiğim ve son sayfalarına atladığım, sonunu okuduktan sonra iyi ki de öyle yapmışım dediğim kitap. hayır yani tuzluğu yürütme maceralarından kol ısısının nasıl ölçüleceğine kadar bin türlü şey yazıyor. öküz deyin istiyorsanız ama en eğlenceli kısım ilk 40 sayfa falandı. hani o paso seviştikleri kısım. hiç değilse hareket vardı yani. ve hikaye güzel de kendini tekrar edince baymış biraz. ama platonik aşkı güzel anlatmış oraya bir şey demem. ayrıca tamam klişe mutlu sonları sevmem de bu kadar süründükten sonra biraz daha mutlu bir son olsaydı da içimize oturmasaydı.
insnaın kalbini acıtan , çok güzel bir roman. bir ara kemal'in midesinin üstü köşesi derken sağ alt yanı vs o kısımların fazla uzatıldığını gördüm fakat sonunda içime oturan his tarif edilmezdi. kemal gibi sabırlı bir insanın o sıkıntıları çekmesi mi zor yoksa bunu 600 sayfada okumak mı zor derim sabırsızca okuyanlara. en kısa zamanda müzeye gitmek lazım ama kemal orada olsaydı daha güzel olurdu.*kitabın üzerine tatlı niyetine nazan öncel'in canım benim nasılsınşarkısı dinlenebilir. bu kitaptan esinlenerek yazılmıştır.
ocakta beyoğlunda müzesi açılacak olan orhan pamuk kitabıdır. bakalım ne zaman tam olarak okuyabileceğim. zira ramazan girdiği için 50. sayfada bırakmak zorunda kaldım. orucu sakatlamaya gerek yok.
okurken cinnet geçirten kitap.füsun karakterinin dillere destan güzelliği fazla göze sokuluyor.kemal karakterinin zırt pırt füsunun evine gitmesine,gittiğinde herhangi bir tepki almamasına da ayrıca şaşırdım.sonuç olarak bana hiç gerçekçi gelmeyen bir kitaptır.böyle bir aşk olmaz olsundur.acı doludur , insanın içini yakar.*
kitabın başlangıcı gayet güzel akmaktayken füsun'un kemal'i terkedip gittikten sonra ki yaklaşık 200 civarı sayfa cok ağır,sıkıcı ve yavaş geçer.ardından tekrar hızlanır ve biter.genel olarak orhan pamuk yazarlığını konuşturmuş bizede taktir etmek eylemini bırakmıştır.
orhan pamuk'un sadece yazar olarak ele alındığında edebi kişiliğini ve kaleminin gücünü ortaya koyan eserdir.kemal ve füsun'un yıllara yayılan aşk öyküsünü; bazen kemal'in çekimserliğinin,acısının dibinde gömülürken çektiği kıvranmaların uzun tasvirlerini bile harika bir şekilde anlatıldiği,Türk edebiyatı için gerekli olan orjinal konu sıkıntısına farklı bir alternatif olan,okurken bir sinema filmi izliyormuşcasına içine girilebilen ve sonunda gözyaşlarının tutulmasının zor olduğunu muhteşem yapıttır.