bugün

olmuş dizi iki bölüm izledim gerçekten olmuş. madem bizde böyle kaliteli diziler olabiliyo neden tv de arka sokaklar kırgın çiçekler var amk. neden bize yıllardır bu işkenceleri çektiriyorsunuz.

--spoiler--
birtek bana mı oldu bilmiyorum ama ikinci bölümde oynama sahnesinde ali atayın oynaması olsun bakışları olsun bildiğin mecnun çınardı.
--spoiler--
Dayanamadım BluTV'ye üye olup Masum dizisinin yayınlanan 4 bölümünü izledim.

Haluk Bilginer , Ali Atay , Serkan Keskin , Okan Yalabık isimlerini duyunca ister istemez kaliteli bir iş bekliyor insan. Özellikle Haluk Bilginer'in böyle bir proje içerisinde görmek beni mutlu etti.

Kurgu çok iyi , bunun sebebi dizinin ortalama her bölüm süresinin 60 dk olması. Diğer Türk dizileri gibi 2 saat gibi ekstrem bir zaman içinde gereksiz sahneler barındırmıyor. Dizi beni izlerken çok gerdi ve diğer bölümler için merak uyandırdı. Müzikleri de çok güzeldi. Özellikle jenerik müzik seçimini çok iyi buldum.

Böyle diziler yapabilmemiz güzel.
ilk iki bölümünü az evvel izlediğim ve beğendiğim bir yapım. öncelikle yayında ve yapımda emeği geçen herkese teşekkürler. konu güzel, işleyiş güzel, oyunculuklar şahane, ses ve görüntü muhteşem.

uzun uzun bakışmaların olmaması tabii ki insanı mutlu eden ayrı bir etken.

bide kimi sevdiysem hepsi orada. haluk bilginer, serkan keskin ve tabii ki okan yalabık.

son dönemlerin yakışıklı ve kaslı olsun da oyunculuk yapmasın zihniyetinden epeyce uzak müthiş bir ekip.

bol keseden süperdi, muhteşemdi, harikaydı yorumları yapıldığı için ben bu kadar abartmayacağım.

havası, insan psikolojisine dokunuşları, flashbackleri ve bitmek bilmeyen gerilimi ile iskandinav polisiyeleri baz alınarak tasarlanmış bir proje gibi.

desteği çok olsun efendim.
Seren Yüce'nin yönettiği Berkun Oya'nın senaryosunu yazdığı Haluk Bilginer, Serkan Keskin Ali Atay'ın ve bir sürü sağlam insanın rol aldığı internet dizisi.
Yeni bölüm çıksa da izlesek dediğim dizi.
görsel

Tüm çocuklar.
Bilhassa, mazlum olanlar.
Kadrosu ve hikâyesi mükemmel olan 8 bölümlük internet dizisi.
Bu tür yapımlara destek olmamız şart gelecekte izlenebilir kaliteli içerikler görmek açısından. Gerçekten çok başarılı bir yapım. Umarım devamı gelir ve bu iş ilerler.
Yer yer; "blu tv alsam mı?" dedirten dizidir.
Suçu olmayan. Evet.
sırf oyunculuklar ve o oyunculukların getirdiği güzellikler, bazı sahneler için bile blu tv alınıp, izlenebilir keza ben aldım. paralı diye izlemeyen arkadaşlar olabilir, lakin yaşadığımız şu çağda sinema -hele ki böyleleri- zevk işidir ve artık zevk almak istiyorsak para gereklidir.
izlediğim en iyi dizilerden biri. giriş gelişme sonuç, oyunculuk, kurgu, kalite efsane.
2. sezon olsa keşke. çok soru işaretleri kaldı. 8 bölüm daha çekip konuyu toparlayın.
yeşillendirebilecek birileri olursa seyretmeyi planladığım dizi.
böyle güzel dizi için kelimelerin yeteceğini sanmıyorum. muhteşem bir dizi.emegi geçen herkese saygılarımı sunuyorum.
ilk dört bölümünü hüp diye izlediğim sıcağı sıcağına hakkında bi şeyler karalamak istediğim dizidir. hiç de öyle "arkadaşlar bakın bu ilk internet dizimiz sahip çıkmalıyız" kafasında falan değilim çünkü dizinin öyle bi şeye ihtiyacı yok, son derece kaliteli.

öncelikle o jenerik ne öyle be allahsız kitapsızlar. Jenerikte dizi allah allah diye geliyo zaten. müziği al loopa dinle saatlerce. görüntüler desen sanırsın true detective üçüncü sezon başlıyor, muhteşem.

prodüksiyon kalitesi üst düzeyde. ekranın kenarından böyle kalite akıyo. bu türk dizilerinde hasret olduğumuz bi konu biliyosunuz. renkler, kadrajlar, geniş çekimler hepsi mükemmel. sinematografi direk yabancı kült dizi standartında.

senaryo yavaş yavaş çözülüyo daha noluyo ne bitiyo pek anlaşılmadı o yüzden bunu geçeyim. biraz dağınık ilerliyo gibi ama kurgu çok hoşuma gitti benim. öyle yok flashback yapıcaz yok flashforward yapıcaz arkada beyazlık olucak diye kasmamışlar. çatır çatır vermişler kurguyu. oradan oraya oradan oraya bağlamışlar falan çok da güzel olmuş.

oyunculuklarla ilgili bi şey demeye gerek yok, hepsinin ismi belli, hepsi üstüne düşeni yapmış. hatta bazıları rol çalmış*.

kasaba atmosferini iliklerine kadar hissettirmesiyle ilk iki bölümü daha bi beğendim, 3-4 biraz dağınık gibi geldi ama toplayacaklar illa ki zira dizi zaten 8 bölüm.

umarım bu dizi yalnızca izleyiciler için değil yapımcılar için de bi farkındalık yaratır. çünkü görüyoruz ki haftada 2.5 saat çekicem diye kasmazsan, senaryoyu sette yazmazsan, derli toplu uzun uzun bakışmalara, arkada slow bi müzik eşliğinde dakikalarca ağlayan oyunculara gerek kalmadan duyguyu hissettiren kaliteli yapımlar yapılabilir. Peki türk izleyici para verip izler mi? Onu da zaman gösterecek.
iki günde bitirdiğim çok güzel başlayıp, ortalara doğru durgunlaşıp finalde ise sıçmış dizidir. tabi türk dizileri için yine çok çok kalburüstü bir yapım, kıyas edebileceğimiz bir örneği yok ancak senaryoda gerçekten inanılmaz mantık boşluklarıyla final yaptı dizi, bu da beni derinden yaraladı.

--spoiler--

--spoiler--

öncelikle müthiş bir prodüksiyon var ortada her şeyiyle. diziden üst düzeyde keyif aldım. bu entryi girerken de arkada jenerik müziğini dinliyorum mesela. ama olmadı be, beklediğimiz gibi bitmedi havada kaldı.

ekşide çok konuşulmuş finalle ilgili ama baktım burada kimse bahsetmemiş. aslında ortada cinayet falan olmayabilirmiş zira kimse ölmüyo amk. öldürüyolar ölmüyo bi daha öldürüyolar. ulan ölmemiş işte niye illa öldüreceğim diye kasıyosun olay çıkartıyosun? her şeyin altında bi iletişimsizlik yatıyor. başından sonuna dizide kimse kimseyi dinlemiyor anlamıyor bu yüzden oluyor bütün olaylar. aslında bu çok güzel bir şey çünkü gerçek hayatta çok sık yaşıyoruz bu problemi. yani gerçekçi değil demiyorum buna kesinlikle. konuşarak, daha az bedeller ödeyerek halledilebilecek meseleler büyüdükçe büyüyür e bu da dizinin konusunu oluşturuyo zaten.

öncelikle taner'in işlediği cinayetler var. emel'i niye öldürdüğüyle ilgili farklı fikirler var ama öldürmesi son derece gereksiz geldi bana. bence polise gidecek diye öldürdü. şimdi ben de diyorum ki kardeşim sen bu kadını boğacağına güzelce anlatsan bak ben senin evine geldim bu selim evdeydi elinde kayıt cihazıyla böyle böyle yapıyodu, bu adam sağlam ayakkabı değil desen. ben bunu dövdüm öldü sandım ölmemiş kaçtı desen nolurdu? emel'in kafada ampul çakardı, lan demek ki o kitap falan hep ses kaydındanmış hepsi oyunmuş. kocam katil değilmiş derdi olay başka yola sapardı. cinayete teşebbüsten belki az yatıp çıkardınız. ama böyle görünüşte pısırık bi adam olan taner, öyle ki rüya'nın aşığına bile ses çıkaramayan taner takır takır adam öldürüyor hey yavrum be.

emel'in selim'den hiç şüphelenmemesi de saçma. adam bas bas bağırıyor ben dersime çalıştım hakkında her şeyi biliyorum diye. ses kayıt cihazını geçtim insan bi şüphe eder acaba ablası mı anlatıyo falan. hiç. tabi işine geldi o..spunun. neyse bok yoluna gitti zaten.

bir diğer önemli mesele. tarık emel'in öldüğünü zannediyor abisini arıyor abisi geliyor cesedi kaldırmak için falan. ama sonra diyolar ki abinle emel kaza yapıp ölmüşler. tarık da bunu yiyo. ulan kızı ben öldürdüm böyle saçma şey mi olur demiyo. tamam çocuk şizofren de arada bi gidip geliyo kafası, komple gidik değil ki. bunu bi düşünmesi lazım en azından.

hem otopside emel'in boğularak öldüğünün anlaşılacağı aşikarken arabayı pat diye denize atmak nedir hocam? resmen polis gelsin bizi enselesin demişsiniz.

selahattin de sanırım taner aradan çıksın diye bu işi yusuf'a kitledi, bi şekilde bu aileyi bitirelim ben de rahata ereyim dedi. yoksa bi anlamı yok o twistin orada öyle.

yusuf selahattin'in rüya'nın aşığı olduğu gerçeğini çok geç anlıyor. heralde bütün izleyicilerden bile sonra anladı arkadaş daha erken anlaması lazımdı. bu detayın dizinin kaderinde büyük bi değişikliğe yol açmamasının öyle boş bi twist olarak kalmasının sebebi de bu bence. daha önce anlaşılsa bu belki olaylar farklı gelişirdi, komplo mu var noluyo falan derdi. bütün bi aile güme gitmezdi.

son bölümü baya hızlı mı çekmişler, yoksa karışık kurgu yapalım derken senaryoyu mu toplayamamışlar nolmuş anlayamadım ama gizemler çözüldükçe vay be demek böyleymiş dememiz gerekirken, yuh lan böyle miymiş yani yok olmamış bu falan dedik hep. daha sürüyle mantıkla bağdaşmayan ufak detaylar var, nasıl gözden kaçmış anlaması güç.

son sahne de hiç olmamış orda bitirmek nedir, bi hesaplaşma izleseydik nolacak bi görseydik. zaten anladığımız, beklediğimiz bi sonu ters köşe diye yutturdunuz bize resmen.

ayrıca cevabı verilmeyen sorular var; Yusuf'un karısı ve çocuğuna noldu, niye onlarla ilgili hiçbi şey görmedik? Rüya'nın Selahattin'e yıllardır katlanma sebebi neydi? Selahattin'in sıkıntısı ne? Niye karısı ve çocuğu varken Rüya'yla böyle değişik bi ilişki içinde? Taner Selim'i niye öldürdü? Selim'in yazdığı kitap noldu? Kitapta bu olaylarla ilgili detaylar yok muydu? O kitap neden başta önemli bir detayken sanki oradan bi şey çıkacakmış gibiyken sonradan hiçbir şey olmadı? Selim Emel'in öldüğünü duymadı mı? Tabi ki duydu. Peki Emel'in kazada Taner'le birlikte öldüğünü duyduysa niye saklanmaya devam etmedi? Taner'i karşısında kanlı canlı görünce niye şaşırmadı? Madem şaşırmadı demek ki Taner'in ölmediğini Emel'in ölümünün oyun olduğunu biliyodu. Niye polise gitmedi? Sırf emel'in evine gizlice girdi diye korktuğu için mi? Taner niye Selim'in ablasını takip etmeyi 6 ay sonra aklına getirebildi. Niye bütün olaylar küçücük bir çevrede geçiyor? Taner adam öldürüyo, dağa gidip çadırda saklanıyor. Selim Taner'in elinden kaçıyor, otobüsle bi kaç saatlik yolda bi yerde teknede saklanıyor.

Ulan daha düşündükçe bir sürü mantıksızlık çıkıyor ortaya, dizi gözümde değer kaybediyor. Yine de prodüksiyon kalitesi, oyunculuklar, jenerik, emek ve ilk 7 bölümün hatrına 8/10 kapmıştır benden.

--spoiler--

--spoiler--
ilk bölüm itibariyle güzel duran dizi.

belki spoilerlarda geçiyordur. okumadım ama. dizide 41 plaka araba kullanılmış. yani dizi kocaeli de geçiyor. bir fikrim olsa da neresi olduğunu çıkaramadım. izleyen kocaeli'li ve neresi olduğunu anlayan arkadaş varsa, aydınlatırsa sevineceğim.
serkan keskin muhteşem oynamış fakat son 2 bölüm gerçekten vasat, sinema tadında bir dizi, özellikle ilk 4 bölüm ve oyunculuklar efsane.
Izleyiniz,izlettiriniz.
mükemmel bir dizi.
fazla güzel mini minnacık bir dizi. keşke hiç bitmeseydin.
yanındayız Cevdet abi.
sırf ali atay var diye izlemekte direttiğim dizidir. öyle görmek istemiyorum kendisini.
bence gelecekte tüm diziler bu şekilde olacak ve bu dizi ilk olarak anılacak. (bkz: bir kezban bir mahmut) (bkz: sıfırbir) gibi diziler de var evet ama profesyonellik açısından bakınca bunu ilk sayabiliriz.

dizinin konusundan çok oyuncularının izleteceğini düşünüyorum. oyunculara bakıp başlayan da konunun iyi olduğunu görüp sonunu getirecektir zaten.

ilk bölümlerde soluksuz izlediğimiz dizi sonlara doğru biraz durağanlaşsa da şu an piyasadaki bir sürü çöp diziden oldukça kaliteli konumda yer alıyor diyebiliriz.

ali atay için ayrı bir parantez açmak gerekir. üzerine yapışan mecnun karakterinden bu kadar net sıyrılabileceğini tahmin etmezdim, harbi oyuncuymuş helal olsun.

sonuç olarak keyif alarak izlediğim, hayatım boyunca hatırlayacağım bir sekiz saat geçirdim izlerken. umarım böyle kaliteli yapımlar artar ve biz de şu yabancı dizi izleme zorunluluğundan vazgeçip türk yapımlara yöneliriz.

edit: ayrıca dizide her bölümde farklı bir masum ortaya çıkıyor. diziyi çekici kılan da bu.
suçu, günahı, haksızlığı bulunmayak kimseler için kullanılan kelime.
Bazen isim bazen sıfat.
ali atay hariç herkesin harika oynadığı dizidir. bu adamda ne var anlamadım ama mecnun üstüne yapıştı herhalde. sürekli espri yapacak gibi bir hali var. favorim tabiki haluk bilginer. adamı izlemek için blutv satın aldım. pişman değilim.