şefler günlerdir uyarıyor "tadım kaşığını yemeğin içine daldırmayın." diye. ama her gün biri ağzına soktuğu yemek kaşığını tekrar yemeğin içine sokuyor. yahu bunların çoğu restoranlarda aşçılık yapan insanlar. umarım orada da bu kadar dikkatsiz değillerdir. şimdi nasıl olsa kimse görmeyecek diyip, ıyy bi tuhaf oldum.
Yapılan yemeğe değil biraz reyting kokusu aldığım yarışma
Şimdi şöyle anlatayım
*Serhat;adam pisliğin tekine benziyor zaten tavrı hareketleri tavırları falan.
Tam reyting getirecek kişi
Adamı daha 1. Gün seçtiler
Sedat; hafif kırık erkek edası var adamda ayollu falan konuşmalar tam (cemalcan tipi)
Yani Acun Efendi'nin en sevdiği tip
Özgül; bu kadındada çok bilmişlik tavrı var
Yaptığı yemek iyi değildi yine seçildi
Emir;valla kör bile izlese bu yarışmayı emirin seçileceğini anlar
Özelikle bizim türk kızlarının izleyince bir taraflarının suyunun akacagini onlarda biliyor
Acunda biliyor
Kesinlikle seçilmeyecekler
Rezzan;adam zaten belli hayatın sillesini yemiş garibanın teki
Onu sırf kullanmak için finallere çıkardılar (tıpkı Yıllar önce yetenek sizsiniz Türkiyede Bilal Göregene yaptıkları gibi)
Emel; kadının ne albenisi var ne güzelliği nede endami
Ne yani millet emelin yaptığı yemeğe mi bakacak..
Tamamen kimin kazanacağı gayet açık kimin son 4 son 5 e olacağı belli
Eğer Acun bir işin içindeyse o işte bir pislik vardır...
ilkokulda evdeki kısıtlı malzemelerle , bazen de yerli malı mali haftasinda yaptığım yemek ve tatlıları ekranlarda görmek çok güzel. Yalnız yarışmacılar kör sağır dilsiz ve Çolak gibi yemek yapıyor ahafjss.
Başörtülü, elini ayağını götüne sokacak kadar hareketli potansiyel survivor yarışmacısı, lgbt, yakışıklı, göbek dekolteli bunlar kesinlikle masterchef evinde bulunmalı.
23 yaşındaki gerizekali bir Ergenin (serhat)
Kendine aşçıyim dediği ve millete hakaretler ettiği
Üstüne üstelik her boka bağırıp çağıran şeflerin her ne hikmetse bu Kamile sesini çıkarmadıgi yarışma...
Hayatım boyunca 10 dk izlemişimdir. Bu tarz gösteri programları beni oldukça darlıyor. insanların insanlara bağırması, saygısızlık, hakaret boyutlarına varan diyaloglardan hoşlanmıyorum. Televizyonda gösteri olarak "rol icabı" yapılan davranışları halkın gerçek sanması ve toplumsal yapımıza yerleşmesinden hoşnut değilim. Hakkını savunmak, doğruları söylemek hakaret etmeyi gerektirmez. Moda programları, yemek programları, sabah kuşaklarının kalitesindeki düşüşler düşünce yapımı bu yöne çekmiştir.
Eskiden oktay usta vardı, şoray uzun yolda vardı, süheyl behzat uygur kardeşlerin programları vardı. En azından hakaret yoktu, saygı vardı. Mizah vardı.
Elbette rtük böyle programları denetlemek yerine sosyal medyaya, sansüre ve eciş bücüş şeylere takık olduğundan elim çenemde memleketin haline bakıyorum.
