Akşam da kafeye gittik, opera icra etmeye başladı, kafedekiler kaktı gitti. En son mekan sahibi bunu tutmuş sürüklüyordu. Sonra eve gittim.
Bir yazar işte.
Himalaya’ nın zirvesine yaklaştığımız sırada “ sıkıldım, geri dönüyorum “ diyerek inmeye başlamış yazar. Ben de yalnız çıktım zirveye. Son baktığımda yeti kovalıyordu bunu.
birkaç saat önce iki metrelik bir rus adamın elinden alıp çorbacıya götürdüğüm yazar. adamın sevgilisine iltifat ediyordu, sarhoştu. sonra çorbacının tezgahına çıkıp ay yürüyüşü yapmaya başladı. ayrıldığım sırada çorbacı kepçeyle bunu kovalıyordu. sanırım sonunda eve varmıştır.
deniz kıyısında yürüyüş yaptığımız sırada hızla geçen motorsiklete yol vermek için sağıma aniden hamle yapınca istemeden denize düşürdüğüm yazar. umarım üşütmemiştir.
Dün aslolan fenerbahce dir ile birlikte galatasaray müzesine götürdüğüm yazar. O kadar fazla kupayı bir arada görünce ikisi de bayıldı. Sonra kolonya koklattık geçti.
zaman zaman bebek sahilinde gri peruk, güneş gözlüğü, takma pala bıyık ile koşuya çıkan yazar. fit vücutlu havalı sarışınları görünce dikkati dağılsa da en az 5 saat koşup eve döner. sonra da viski şişelerini yuvarlayıp '' hay abır gibi... '' diye mırıldanarak şiir yazarken sızıp kalır.
viskisini iki buzla içen ve barda oturan kızlara soğuk espriler yaparak erken kalkmalarına sebep olan yazar.
dün çorbacıya götürdüğümde tek başıma çorba içmek zorunda kaldım. çünkü uyuyakaldı. sonra sırtımda 20 kilometre evine kadar taşıdım çünkü taksi yoktu. eve vardığımızda yatağına yatırdım. bir an '' abır senin... '' diye mırıldanıp uyuyakaldı. kahve demleyip gittim ve belaruslu sevgilimin cihangir' de bulunan evinde zaman geçirmeye devam ettim.