"çokluk" kavramını kavrayamamış, neyin çok olarak "iyi", neyin çok olarak "kötü" olduğunu bilmeyen insanlardır. mesela; "para iyidir, çok para daha iyidir." gibi. ama makyaj diye bir sihir vardır ki; "makyaj iyidir, çok makyaj kötüdür." olarak karşımıza çıkar. makyaj, çirkin bir kadını daha az çirkin gösterirken, güzel bir kadını daha güzel gösterir. ama şöyle de bir rotbalansı vardır ki; kullanan kişi ister güzel olsun, ister çirkin olsun, çok kullanıldığında berbat durur. makyajın "güzelleştirmek" gibi bir görevi varken, çok güzelleşmek isteyenler, çok makyajı "çok güzelleşmek" olarak algıladıkları için, deyim yerindeyse makyajı; "yüzlerine, gözlerine bulaştırırlar." bu da... siz türkler ne diyor?! makyajın bokunu çıkartmak, evet.
tv'de, moda dergilerinde, avon, l oreal reklamlarında görüp, fotoşoplarla kusursuzlaştırılmış yüzlerdeki makyajları beğenmiş ve o bülent ersoy kıvamı makyajları günlük hayatın her alanına entegre edebileceğini düşünenlerdir.