kullanicisi * tarafindan tevazu ve ukalaligin feci halde bir lezzete donusup izleyiciye sunuldugu sahane program.
zit kutuplarin bulusmasi nin tadindan yenmemesi durumunun sergilendigi televizyon platformu.
Okan bayülgen'in çok güzel kadınlarla uyanmasını sağlayan programın son adı. bu sezonki yayınlarından sadece son 2 bölümünü begendiğim. üst üste gelmesi ve son bölümler olması sebebiyle beni gelecek için umutlandıran. umutlandırırkende sevindiren. rejinin sürekli uyudugu yapımı ve sunumu okan bayülgen'e ait televizyon yapımı.
kendisini öyle mal gibi takip etmekteyim. yani vay be dedirtmiyor yaptığı programla. artık eski tadı yok zaten kendisi de farkındadır. bence ara vermekle çok doğru bir karar almış okan bey.
konuklarin anonsu ve studyoya tesrifleri esnasinda funda arar in kendini pek bir muhim hisseden genel haline kullanicisi tarafindan sahane bir bicimde atifta bulunulmus program...
An itibariyle saçmalamış proğramdır.eğer yapılan siyasetse karşıt görüşte insanlarında o tartışmaya sokulması gerekmektedir.3-4 tane bireyin sarfettiği ve hepsinin aynı düşündüğü bir ortamda gençlere dönerek 65. bakışla birşeyler anlatmaya çalışan insanlar popülistlikten öteye gidememiştir.
Kendine mükemmel gazeteci diyen bir zat gaza gelerek heryere püskürmüştür.Üzücü olan Makina proğramında gecenin 4 ünde siyaset konuşulması değildir,üzücü olan herkesin aynı görüşü paylaştığı zannedilen bir piskolojik hava yaratılmasıdır.
Okan bayülgen kendi düşüncelerini tüm topluma mal etme çabasındadır.Belkide Makina kitlesini kullanarak kendi düşüncelerini yedirmeye çalışmıştır.Nekadar başarılı olmuştur bilinmez tabi.
Tek gözlemlediğim aktif olaysa bir seyircinin okana sahtesin demesi okanında karşılık olarak sensin sahte saçmasapan konuşma diyerek geçiştirmesidir.
Hadi okan ne oldu ? Halbuki arkadaşı çıkarıp oturtsaydın niçin sahte dedin diye sorgulasaydın ?
Yada niçin seyircilerden ''arkadaşlar cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda benim AKSiMDE bir düşünceye sahip olan varsa buyursun demedi'' eğer okan birazcık demokratik bir televizyon çocuğuysa bunu yapmalıydı.Bunu yapmadı ve zaten son dönemde skeçlerin aptallaştığı konukların azaldığı abudik bir proğram haline gelmiş makine..Soğudu..
O seyircilerin tamamı şuan türkiyede irticai ya da laik cumhuriyet ilkelerini zedeleyici unsurlar olduğunumu düşünüyor?
Yani oradaki tüm herkes okan bayülgen gibi mi düşünüyor? Ya da showboys gazeteci kılıklı herif herneyse işte onun gibi mi düşünüyor herkes?..
Cevap basit: hayır.
işte sorunda burda ortaya çıkıyor.
Okan bayülgenin seyirciye sorup kendi cevapladığı sorular vardı.
Örneğin yarın mitinge gideceksiniz..Bugün erken kapatalım proğramı dedi.Oysa herkes alkışlamadı okanı.
Halbuki seyirciye şunları sormadı;
Yarın mitinge gidecekmisiniz? Yarın kimler mitinge gidiyor?Ya da mitinge kimler gitmeyi düşünmüyor ?
Ve ne yapacaktı biliyormusunuz Gitmeyi düşünmeyen arkadaşlardan birisini sandalyeye oturtacaktı..
Ondan sonra o herşeyi çok bilen gazeteci varya hani ''size nezaman türbanı gıydırcekler?'' gibi proğramı abudik bir provokasyon aracı haline getiren zeki arkadaş işte ozaman tartışılacaktı.
Bundan önceki entryimde - oy almışım.Nekadar üzüldüm bilemezsiniz.
Hayır şaşırdığım şu,Konukların tamamı aynı şeyi düşünüyor okana göre..Seyircilerin tamamıda aynı şeyi düşünüyor yine okana göre.
-Ki piskolojik baskı kuramına göre zaten konuk ya da seyirciler öyle bir pozisyonda farklı düşünse bile ya susacak ya da eğer okan bayülgen onlarında kendisi gibi düşündüğünü yansıtacak ya da öyleymiş gibi..
Ben olayın bu kısmından rahatsız oldum.
Yoksa tabiki siyaset konuşulmalı.Ve okan bayülgen ya da x ler kendi fikirlerini belirtmeli.
Ancak bu ülkede zaten tek sıkıntı vardı ''Oda muhalefet olamamaktı''.Yani hükümetlerde muhalefet *ok atan oluyor bu ülkede bundan öteye gidemiyor.Eee okan bayülgen tamam sen proğramda bunu tartışıyorsun veya konuşuyorsunda Eee hani muhalefetin senin diye sorarlar adama ?
Orda arkana aldığın 2-3 tane kitleye oynayan ünlü ve emzik versen emecek 200 tane seyirciye güvenerek mi bu yaptığın..
yabancı bir manken oturtup garip tercümeler yapma akımının tam gaz devam ettiği program. yazık, kız ne söylense gülüyor. venezuelalıların kalıtsal özelliği mi ne bu. güzel olmak ve sürekli gülümsemek..
türkiye'nin belki de en verimli programi. ama maalesef ilgi cekici ve can alici konular hep sabah'a karsi konusulup tartisildigi icin, maalesef tartismalardan yüzde yüz verim alamiyoruz.
bu hafta geçen haftaya göre çok daha iyi olan bir proğram. ayrıca kesinlikle gürgen öze daha fazla er verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Mesela ''onlar'' skeci tekrar ortaya çıkarılmalı ya da öfkeli kalabalık.
gecenin 1.30 unda küçücük kız çocuğunu ekranda tutarak ''ne haliniz varsa görün'' dedirten program. o çocuk oradan kalkacak bir de eve gidecek, yatması kim bilir kaçı bulacak. o kadar sosyal şeylere reklam için parmak basmaya çalışmadan önce ilk önce bir kendi denese hiç fena olmaz.
bu geceki programda büyük baba zulanın canlı iki performansını izledik. adamlar performans için yaratılmışlar ve daracık stüdyo ortamında dahi bu dehalarını sergilediler. bir ara murat ertel (büyük baba) seyircilerin arasına dalarak bir performans sergiledi ki. sanki havada, karada, denizde çalarım ben bu aleti dedi. seyircilerin arasında çok zor manevralar ve dar hareket sahasında bile yalnızca bir kaç nota kaymasıyla gösterisini sergiledi. murat ertel ikinci performansdan sonra büyük masada bir süre oturdu ama sohbetinin tadına varamadan kalkmak zorunda kaldı. çünkü:
-evet siz az satıyorsunuz ve yeliz yeşilmen kadar değeriniz yok. performansınızı sergileyin şarkınızı söyleyin, konuk gamımıza adınızı yazalım ama büyük masada en fazla beş dakika oturabilirsiniz. dendi.
halbuki murat ertel babada müthiş bir sohbet dinamiği olduğu belli. orada saatlerce konuşup virtüözitesinin yalnız ellerinde değil beyninde olduğunu gösterebilirdi. biz de büyük ustadan dersler alabilirdik.
sonlarda, bir köşe yazarından bahseldildi. konu mp3 olayından açılınca
-bir yazar, birgün 'babazulanın enfes bir şarkısını dinliyorum' dedi ertesi gün 'o babazula değil duman mış' dedi, niye çünkü albüm almıyor, mp3 den dinlemiş.
ben burada yazayım arşive girsin. o yazar hürriyetten hadi uluengin idi. yazının tarihini tam hatırlamıyorum ama son 2 ay içinde diyebilirim.
başlarda çıkan çocuğa ben de acıdım ama okan bayülgenin dediği gibi biraz psycho idi kız.
yeliz yeşilmen'in katıldığı yayında okan bayülgen kendisine salak demiştir. * okan bayülgen yeliz yeşilmen arka tarafta sahneye çıkmak için beklerken yönetmene 'yeliz yeşilmen hazır mı?' diye bağırmıştır. içerden de yeliz yeşilmen'den 'hazıııııırrr' diye bi cevap gelmesi ile okan bayülgen kendisine 'salak' demiştir.
