genellikle sırf topu için çağrılan çocuktur. önce evinin ziline basılır ve "gelsene maç yapcaz" denir ama gelmezse "tamam topu at sen" denir. işte o zaman çocuk için kötü bir durumdur. burada otoritesini koruyup topu vermemesi lazımdır. çünkü top yerine bile konulmuyor lan yazık.*
babası sünnetçi, annesi ev hanımı olan çocuktur. nitekim yapılan son araştırmalarda bu kriterlere uyan çocukların mahalle maçlarında kullanılan topun sahibi olma yüzdesinin bir hayli yüksek olduğu saptanmıştır. ayrıca görüşlerin ne birader onu alalım diyecek olursanız, bu çocuk topu patlasada ağlamaz,zırvalamaz. gider babasına bir iki ricada bulunur efendim." buba bana top alsana yarına" diye fısıldar kulağına. ekseriyetle kabul görür, baba gık çıkarmaz.
annesi yemeğe çağırdığında hemen topu kapıp eve koşan ve geri kalan herkesi toprak sahada mal gibi ortada bırakan çocuktur. demez ki ben yemeğimi yiyip gelene kadar siz devam edin.
alır topu hemen. top lan bu top oturup yiyecek halimiz yok ya ne olur bıraksan!
defansa koysan trip yapar, kaleci desen zaten olmaz, orta sahada böyle bir isteksiz tavırlar...illa ki forvet oynamak ister bu çakal, sen koş topu getir o golü atıp kahraman olsun. niye? e çünkü topu var! ulan dünya! her yerde haksızlık diz boyu anasını satayım!
eğer bir de futboldan anlayan veletse işte o zaman kral çocuktur. disiplini, kadro oluşumu, istediği zaman adam çıkarması ile beraber kontrol tamamen kendisindedir. diğer çocukların hata yapma stresi altın da geçen maç esnasın da hem oyuncu, hem antrenör ve de hakem olup aslın da bütün yük onun omzundadır.
Gıcık olduğu çocukları maça almayan, maçın bazı kararlarını kendi veren diğer çocuklar tarafından yüzüne gülümsenip içten içe dövülmek istenen gıcık çocuktur.