Yaşım çocuk albümü önceki albümündeki 'filler ve çimen' esintisini vermese de cok başarılıdır, yine yıkmıştır. 'kerem gibi' isimli tek alaturka şarkısıyla daha da bitirmiştir. Birde bilet imzalarken ismimizi yazmaktan ziyade imzasını atsa daha güzel olacaktır.
ismini nasıl aldığına bakarak bile yaratıcılığını gördüğümüz, kişinin ruh hali ne olursa olsun dokunmayı başarabilen, isminin çok duyulmadığı ve gizemli kaldığı zamanlardan beri dinlediğim, pop müzik kültürünün ilerisine geçemeyen arkadaşlarımızın da ''sadece bağırıyor, iğrenç bir sesi var.'' gibi ithamlarda bulunmalarına sebep var eden, şarkılarında ki anlamı çözebilmek için oturup düşündüren, bir şarkısını ardı ardına defalarca dinlettirebilen mükemmel insan. Sen çok güzelsin, hep bizimle kal ki matiz olmanın zevkine varalım.
milyonlarca duygu birbirine karışıyor içimde, kapaktaki o renklerin karışımı gibi. fikrimden kuşlar uçuşuyor, ah, nasıl da "yaşım çocuk" kokuyor o kapak. ve albüm geliyor, yeni yıldan önce!
evrenin sırrını keşfetmiş gibiyim,
oysa sadece iki kelime duydum: "yaşım çocuk"
ah nasıl da mabel duruyor.
"en güzel çocuk!" derim ben ona, gözleri "şen çocuk sesleri" açar, vel hasıl kelam; ikinci albümünün ismi belli olmuştur: (bkz: yaşım çocuk). mabel hiç büyümesin, hep o çocuksu heyecanıyla söylesin şarkılarını.
bu da albümden önce, tadımlık: http://www.facebook.com/photo.php?v=2467221497107
Uykusuzken dinleyince "iyy kapatin su pisligi sesi kulagimi tirmaliyor." kafan normalken dinleyince "sozleri iyimis lan aslinda." diye dusunduren adamdir.
yeni albümünün lansman konseri 22 aralık'ta* salon iksv'de! vee -umarım- bir aksilik çıkmaz ise, albüm yeni yıldan önce elimizde! dilerim en güzelinden* de güzel olsun! mabel'in yolu hep açık olsun. albüm, mutluluk/sabırsızlık/heyecan içinde beklenmekte. **
daha önce dinlemediğim, ön yargı ile yaklaştığım için kendimden tiskindiğim şarkıları insana dinginlikle beraber bir umut bir sevinç aşılayan müzisyen. favorim, kül hece.
cem adrian dinleyicilerinin genelde beğendiği alternatifleridir kendileri. ha cem adrian mı mabel mi deseniz mabel derim. lakin şöyle de bir şey su götürmez gerçeklikle yüze çarpmalıdır. enstruman çeşitliliği müzik ve ses zenginliği olmadan sadece sözlerle bir şeyler eksik kalır. mesela bu eksiklikleri biraz daha über yoldan tamamlayanlar ezginin günlüğü ve yeni türkü'dür. mabel i şahsen tanımışlığımın döneminde kendisinden çok kez canlı parçalar dinledik. sesinin tınısındaki farklılıkla murat yılmazyıldırım a sinyal çakmakla beraber sözlerdeki ağır depresif karnavalla gerçekten yakın müzik anlayışları olduğu sezilebilir. mesela bu saydığım müzisyen ve müzik gruplarının içinde sadece cem adrian'ın ne yapmaya çalıştığını anlayamamktayım. ses geçişi diyorlar yok efenim 6 oktav kaynarca diyorlar. ne alakası var amk? sebastian bach'dan bi by your side dinleyin de oktav'ın ne olduğunu görün diyesim geliyor. neyse konuyu dağıtmadan mabel matize tekrar dönence... dönence dedimde barış manço aklıma geldi; barış manço da türkiye yi psychedelic rock ile tanıştırmış nadir müzisyenlerdendir. sözün özü mabel'in tarzı bellidir. sağlam sözleri ve belli bir akışa sahip müziği ile felipe melodrama bir resital sunar. ve bence bunla da yetinmesi gerekir. yetinmeyecekse de ciddi anlamda prof bir grupla çalışmalıdır. öyle bir grubu türkiye de bulmak zor yolduğu için en iyisi kendi yolunda yoldan çıkmadan devam etmesidir. kül hecesine, peruk gibisine yenilerini ekleyerek ""arafta"" kalmadan.