Öldürdüğü değil de öldürttüğü düşmanlar tabii ki vardır. sonuçta bir asker ve görevi de savaş. fakat atatürk bir asker olarak insan sevgisini fazlasıyla içinde bulunduran bir liderdi. asker olduğu halde; aksi gerekmedikçe savaş cinayettir demiştir. bu düşüncesini yurtta sulh cihanda sulh sözleriyle geliştirmiştir. ayrıca atatürk'ün anzak analarına yazdığı mektubunu burada hemen söylemek gerekli. Nasıl mıydı o mektup; burada onu hatırlatmak gerek: "Bu memleketin topraklarında kanlarını döken kahramanlar! Burada, dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yanyana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır.Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.” Bakın düşmanının annesi de atatürk'e şu cevabı yollamıştır: "Gelibolu toraklarında yitirdiğimiz evlatlarımızın acısını, alicenap sözleriniz hafifletti. Gözyaşlarımız dindi. Bir ana olarak bana, bir güzelim teselli bahşetti. Yavrularımızın sonsuz uykularında, huzur içinde dinlendiklerinden hiç kuşkumuz kalmadı. Majesteleri kabul buyururlarsa bizler de kendilerine Ata demek istiyoruz. Çünkü, yavrularımızın mezarları başında söylediğiniz sözler, ancak bir öz babanın sözleri gibi yüce, ilahi. Evlatlarımızı bir baba gibi kucaklayan büyük Ata’ya tüm analar adına şükran, sevgi, saygıyla...” işte düşmanına kahramanlar diye hitap eden, onları öldükten sonra evlat edinen bir liderdi o. var mı tarihte başka bir örneği bunun? şimdi atatürk kaç düşmanı mı oldürmüş kaç düşmanlığı mı öldürmüş, işte esas konu budur burda.
kaynak: http://kanberra.be.mfa.go...wInfoNotes.aspx?ID=147380
Öldürdüğü değil de öldürttüğü düşmanlar tabii ki vardır. sonuçta bir asker ve görevi de savaş. fakat atatürk bir asker olarak insan sevgisini fazlasıyla içinde bulunduran bir liderdi. asker olduğu halde; aksi gerekmedikçe savaş cinayettir demiştir. bu düşüncesini yurtta sulh cihanda sulh sözleriyle geliştirmiştir. ayrıca atatürk'ün anzak analarına yazdığı mektubunu burada hemen söylemek gerekli. Nasıl mıydı o mektup; burada onu hatırlatmak gerek: "Bu memleketin topraklarında kanlarını döken kahramanlar! Burada, dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yanyana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır.Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.” Bakın düşmanının annesi de atatürk'e şu cevabı yollamıştır: "Gelibolu toraklarında yitirdiğimiz evlatlarımızın acısını, alicenap sözleriniz hafifletti. Gözyaşlarımız dindi. Bir ana olarak bana, bir güzelim teselli bahşetti. Yavrularımızın sonsuz uykularında, huzur içinde dinlendiklerinden hiç kuşkumuz kalmadı. Majesteleri kabul buyururlarsa bizler de kendilerine Ata demek istiyoruz. Çünkü, yavrularımızın mezarları başında söylediğiniz sözler, ancak bir öz babanın sözleri gibi yüce, ilahi. Evlatlarımızı bir baba gibi kucaklayan büyük Ata’ya tüm analar adına şükran, sevgi, saygıyla...” işte düşmanına kahramanlar diye hitap eden, onları öldükten sonra evlat edinen bir liderdi o. var mı tarihte başka bir örneği bunun? şimdi atatürk kaç düşmanı mı oldürmüş kaç düşmanlığı mı öldürmüş, işte esas konu budur burda.
kaynak: http://kanberra.be.mfa.go...wInfoNotes.aspx?ID=147380