yeşilçam'ın yetiştirdiği baba adamlarda birisi. iyi huylu ve asıl duruşu ile hafızalarda yer edinmiş usta oyuncu.
adile naşit ve şener şen ile birçok yapıta imza atan okul müdürümüz mahmut hoca........
beyoğlu'nun cihangir'indeki hemen hemen her esnafta, hastaneye düşse de düşmese de posterine rastlanabilecek üstad..
ayrıca cihangir postası ismiyle çıkan semt gazetesinin çoğu sayısında da hastalıkta sağlıkta adı geçer ki o da ayrı konu.
kızının profilinde gördüğüm fotoğrafı beni üzmüştür. insanlar nasıl da yaşlanıp bu hale geliyor, kimimiz genç yaşta öleceğiz, kimimiz ise bu şekilde eriyip biteceğiz.
ortalama insan ömrünün üzerndeki yaşıyla iyi ki var olandır. keşke her sanatçı onun gibi olmaya gayret etse. ölümlü dünya diye boşuna dememişler; önemli olan emek vermek ve emek verene saygı göstermek, sonra da saygı ve şükranla anmaktır. Allah şifalar versin.
tamam ölmesin ölmesin diyoruz da nereye kadar? adam yorgun, adam bitmiş, adam tükenmiş artık nefes bile almakta zorlanıyor.
şifa dileseniz ne olur dilemeseniz bu saatten sonra. önemli olan kendisini yeni nesillere aktarabilmek, anlatabilmek. bakın demek türk sinemasının onurlu, gururlu yıkılsa da eğilmez aile babası, bakın işte türkiyenin en sevilen karakterlerinden mahmut hoca böyle bi adamdı. yoksa iyileşse ne olucak sanki 2 gün sonra yine kimse hatırlamıyacak adamı, kimse çalmayacak kapısını.
yaptığı işlerle, filmleriyle zaten gönlümüzde hem yer edinmiş, hem de gönlümüzün inşasında rol oynamıştır. bu saatten sonra ızdırap gibi olduğunu düşündüğüm hayata tutunmasını istemek birazcık bencilce olur. bir insan için ölmek kötü değildir, hele ki sevilen ve sevilecek olduğunu bilen bir insan için.
seneler önceydi, belki de kemal sunal'ın öldüğü zamandı bir programa katılmıştı. yanında eşi vardı, genç bir bayandı, genç derken bilemem şimdi kaç yaşındaydı ne kadar gençti ama kendisine göre epey gençti. sorulan sorulara münir özkul cevap veremiyordu, onun yerine eşi cevap veriyordu genelde. algısı ve refleksleri çok zayıftı. bakışları boş ve anlamsızdı, dedim ya algı ve refleksleri zayıftı. münir özkul'u çok severim, ama onu öyle ruh gibi görmek çok üzmüştü. malum, yaş geçtikçe gençleşip dinçleşmiyoruz hiçbirimiz. bugünkü durumu daha iyi değildir eminim.
elbette ölmesini istiyor değilim, vefat haberini alırsam gözyaşlarıma boğulurum orası zaten garanti. ama görülmesi gereken bir gerçek var ki o çok sevdiğimiz mahmut hocamız zaten uzun süredir hayattan tat alamadan yaşıyordu bu hayatı, sürünerek yaşaması sadece bizleri mutlu eder, peki ya onu? hiç bunu düşündünüz mü?
çok insancıl, çok sevimli bir görüntüsü olan sanatçı. insan sevmeden duramıyor. kişilik olarak da eminim öyledir ama bana artık yaşamak istemiyormuş gibi geliyor. çok yorgun çok bitkin görünüyor. bırakın gideyim der gibi bir hali var. ölse de kalsa da hep sevgiyle anacağım kendisini. öldüğünde çok üzülmeyeceğim, belki vakti gelmiştir artık. cama bile çıkacak gücü yoktu çünkü en son gördüğümde.
özel hayatında neler yaşadığını nasıl bir insan olduğunu bilmediğimiz ama türk sinema ve tiyatro tarihine büyük katkılarda bulunduğundan dolayı her zaman saygı ve sevgiyle hatırlayacağımız "sanatçı".
adile naşit ile beraber çektiği filmler hala izlendiğine göre kendisi kaliteli yapımlarda rol almış, kaliteli, sağlam bir oyuncudur. hele ki hababam unutulur mu! asıl gereksizler yeni nesil oyuncu bozuntularıdır. ah nerde o eskiler, nerde mahmut hoca.