15 Ağustos 1925te istanbul Türk tiyatro, sinema ve dizi oyuncusudur. Özkul abimiz dört kez evlendi ve üç çocuğu oldu.
1967: ilhan iskender Armağanı (Kanlı Nigâr oyunuyla)
1972: 9. Altın Portakal Film Festivali, En iyi Erkek Karakter Oyuncu Ödülü, Sev Kardeşim
1991: Dümbüllü Ödülü
1997: Altın Kelebek Ödülleri Onur Ödülü
1999: Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü "Muhsin Ertuğrul Tiyatro Emek Ödülü"
2004: 37. Sinema Yazarları Derneği Ödülleri Onur Ödülü
2006: Uluslararası istanbul Tiyatro Festivali Onur Ödülü
2014: 18. Afife Tiyatro Ödülleri, Muhsin Ertuğrul Özel Ödüllerinin sahibi olmustur.
biraz daha zorlarsa bizi bile gömecek olan büyük üstattır. adam azraille kanka olmuş resmen, 90+7'yi oynuyor. umarım sağlıkla yaşayabildiği kadar yaşar.
Tiyatronun gelmiş geçmiş, en iyi hizmetçisi. Çoğu onu sinemadan tanır, oysa tiyatro hizmetçisidir. Emektar demiyorum, gerçekten hizmetçiydi. iyi ki vardı, diyorum ve türkiye'de tiyatroyu tiyatro yapan insanlardandı. Ne zaman adını ansam, onu oyunlarından, filmlerinden, bükük boynundan çok Rasim Öztekin anlattığı şu anekdotla gözümün önüne getiriyorum. Münir Özkul ile Adile Naşit'in cenazesinden çıkmışlar, pürtelaş oyuna yetişecekler. Taksinin arkasına oturur oturmaz, Rasim'e dönüp "Nasıl bir kalabalıktı Rasim, bir insanın bu kadar mı seveni olurmuş?" diye, halkın Adile Naşit'e sevgisine sevinerek sorunca, taksici, Rasim'den önce yanıtlamış: Bu bir şey mi abi, sen öl, bak nasıl olacak cenazen?"... Başka söze gerek var mı? Hani hep derler "halk sanatçısına sahip çıkmıyor, değer vermiyor." diye.. O sıradan taksicinin, gülsen gülünmez, ağlasan ağlanmaz yanıtındaki, içtenlikli katıksız sevgiyi kim, nerede bulabilir ki?
Sol tarafta adını her gördüğümde yüreğimi hoplatan değerli zat. Allah uzun ömür ve sağlık versin diyeceğim ama , bitki gibi yaşamak da yaşamak sayılırsa tabi...