cep telefonuma gece saat 05:00 sularında mardin'e gidicem lan diye mesaj atan insan. abidir. laf olsun diye değil gerçekten abidir. neler gördün, neler geçirdin sen mardin'de askerlik sana vız gelir tırıs gider be abim. hep seninle kalbimiz, dualarımız. temiz don da gönderek mi?
öyle bir yerdeyim ki
ne karanfil ne kurbağa
bir yanım mavi yosun
dalgalanır sularda dostum dostum güzel dostum
bu ne beter çizgidir bu
bu ne çıldırtan denge
yaprak döker bir yanımız
bir yanımız bahar bahçe...
şimdi 5 ay yani 150 gün, 3600 saat, 216000 saniye...bu böyle gider ufak hesapları bırakalım en iyisi.
tanım: vatanını seve seve koruyacağına inandığım cengaver kişilik.
msn zirvelerinde sabaha kadar benzetme oyunu oynadık, bilimum gubik şeye benzetim ve tarafından bilimum gubik şeye benzetildim.
şimdi o oyunu gene oynasak "lynyrd aynı sinemada çok güzel bir filmi izlerken verilen 10 dakikalık gıcık aradan dolayı özlenen film." derdim. o gıcık arayı elbet yaşayacaktık. sağ salim git, sağ salim gel.
has torunum olarak askere gidecek kişi. ben de şanlıurfa'ya gitmiştim geçen sene bu zamanlar. hem de daha karışıktı ortalık. her gün 30 kiloluk çantalarla beklerdik 55 senelik kamyonların kenarında.
bak işte bitti. şimdi buradayım, yazıyorum, verdiğim kiloları teker teker geri alıyorum. sana da olacak aynısı. gün gelecek sen de has torununa bir yazı döşeyeceksin buradan.
olay bu kadar basit. zaten sınava girdiğin günden beri askersin. daha şimdiden şafaktan 10 gün yedin. başladın mı bitiyor merak etme.
bir kıvılcım düşer önce, büyür yavaş yavaş
bir bakarsın volkan olmuş, yanmışsın arkadaş
dolduramaz boşluğunu ne ana ne gardaş
bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş
ortak olmak her sevince, her derde, kedere
ve yürümek ömür boyu, beraberce, el ele
olmasın hiç o ta içten gülen gözlerde yaş
bir gün gelip, ayrılsak bile seninle arkadaş...
yüzünü gözünü dağıtacağın cinsten yazar. arkadaşım, tamam kabiliyetlisin, yeteneklisin, kalemin mi desem klavyen mi bilemedim, o da sağlam. ne diye bunu bir silah olarak kullanırsın? ne diye insanın yüreğinde sıcak sıcak dostane* atan bir köşesini önce sızlatır sonra buz kestirirsin? sonra da "ehehe yok o kadar da olumsuz değilim" ayağı yaparsın.
ah lynyrd, ah be aslanım.* senin zekana, yeteneğine kurbandır aritran. ama sana bir mesaj atamadım, bir arayamadım seni. hele bir sor neden? telefonum çalındı. ve giden telefona değil sadece iki şeye üzüldüm. biri sendin. diğeri bana kalsın.
sen gitmeden bir gün önce, ben çorlu topraklarındaykene iki asker uğurlandı. davullu zurnalı. biri karadenize diğeri doğuya gidiyordu. uzaktan seyrediyordum öylece. acep sende de var mıydı o çocukların gözlerindeki ifade? ona cesaret veren arkadaşlarına gülümseme çabası, yan gözle anneye tekrar tekrar bakmalar, ağlayan babayla ne yapacağını bilememe. ve korkuyla karışık merak. hiç tanımadığım o çocuklara "güle güle git." dedim. benimle bile vedalaşmak için geldiler. beni ilk defa görmüşlerdi, bir daha da görmeyeceklerdi ama askere gitme duygusu böyle bir şeymiş demek ki, geride kalan herkes değerli olurmuş. biliyor musun, ikisi de sendin aslında. ikisine de senmişsin gibi dedim "güle güle git" diye. ne yalan söyleyeyim gözlerim doldu orada. vedalar can yakar.
şimdi seni o ortamda düşünüyorum da, acayip eğreti duruyorsun la. ne o öyle koskoca jedi havalara atılıyor falan. yok artık.
hayır bir de altı üstü 6 ay, mardin de acemiliğini yapacağın yer. ne öyle dram haline çevirmeler falan. sen zaten telefon da kullanırsın kesin. mesene bilem yükletirsin ona biliyorum. biliyorum hepsini de bana olan aşkın için yapacaksın. merak etme beklerim seni mesenelerde. gerekirse ucu yanık mektuplarına da cevap veririm. ah tatlı lynyrd, merak etme üşümezsin de, yeter ki adımı an.
şey, unutma o silah ışın kılıcı değil temam mı yavrucağım.
hadi öperim.
polis akademisi nin birinci filminde aşağıdaki gibi bir sahne vardır:
--spoiler--
iki tane yalaka eleman, okula ilk kabul günü akademi berberine giderler ve olaylar gelişir. *
sırası gelmiş elemanı önce biz traş olucaz diyerek ekarte ederler ve denyolardan biri koltuğa oturur. tamamen kazı diye berbere talimatı verir. ikinci denyo da kafasını tamamen kazıtır. sırasını gaspettikleri bizim eleman koltuğa oturduktan sonra sadece üstlerden biraz al dediğinde bizim denyoların suratları mosmor olur. berbere buna izin var mı dediklerinde; elbette, burayı ordu mu sandın cevabi ile film kopar.
baştan aşağıya yeşillere bürünmüş, kamufle olmuş yazardır. yeni imajı da merak konusudur. ayrıca davullu zurnalı uğurlama hep hayali olmuştur ve sevgili dostları bunu onun için gerçekleştirmiştir.*yokluğu gerçekten şimdiden hissedilmektedir. özellikle üüü'den bu kadar uzun süre ayrı kalmak beni gerçekten üzücek. zamanın onun için hemencik geçmesi ve bir an önce dönmesi dileği ilen yollarını gözlüyoruz..
böyle sinsi sinsi çevirimdışından doğru giriyorum mesenelere, bakınıyorum kim varmış kim yokmuş. yok anacığım, yok. tadı da yok tuzu da yok. gel de biraz daha kıskançlık yap, bana nasıl da deliler gibi aşık olduğunu anlat. bu sefer uyuz etmiciim seni söz kuzum. vallayı soğudum meseneden.
bir haftalik yat kalk yuru surun egitiminden sonra kendini net ortamina atmis abim. valla iyi de yapmis, acaba nasildir? sorusunun cevabini vermistir herkese.
pazartesi gününden itibaren mardin - kızıltepe - akdoğan da vatani görevine devam edecek olan aslan parçası kardeşim...tüm merak eden sevenlerine selamları vardır...