tayyip erdoğan'a nacizane okumasını tavsiye ettiğim yazar..son günlerde kendisi bi psikoloğun anılarını okuyomuş galiba.. onun yerine wittgenstein'ı okusun belki o zaman başkasının derinlikleriyle oynamaz..çok isterse anasını alıp beraber de okuyabilir..
26 nisan 1889 - 29 nisan 1951 avusturya asıllı filozof. hitler'in avusturya'yı işgalinden sonra ingiliz vatandaşlığına geçmiştir.
dil üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınır. tractatus adlı eseri dilin doğası, söylenebilecek olanın sınırları, mantık, etik ve felsefe, nedensellik ve tümevarım, benlik ve irade, ölüm ve mistisizm, iyi ve kötü gibi birçok alanı kapsar.
“yalnızca kendini düzelt, dünyayı düzeltmek için yapabileceğin tek şey bu” diyordu Wittgenstein. herkes, kendisini düzeltmeyi aklından geçirmeksizin daha güzel bir dünya hayal ediyor.
eşcinseldir. 20. yüzyıl felsefe tarihinin önemli isimlerindendir. Tractatus'un girişindeki "Dünya şeylerden değil, olgulardan oluşur" sözü bile felsefeyle uğraşanları bile anlamı üzerinde epey yorabilecek bir sözdür. Ayrıca mezuniyet tezimin ana konusudur.
zor anlaşılmasının bir sebebi; wittgenstein tractatusta özellikle bilimsel çizgiden çıkmamak için kısa ve öz cümleler kurmaya çalışmış olmasıdır. bu sebeple bazı noktalar açıkta kalmıştır. yani örneğin "dünya şeylerin değil olguların toplamıdır" sözünü daha fazla açmamasının sebebi zaten söylemesi gerekmeyen özelliklerin "olgu" "dümya" ve "şey" terimlerinde içerilmiş olmasıdır. yani terimlerin içeriklerine bakarsak metin kapalı olmaz. bu tutumun sebebi onun sembolik mantıkçı olmasında yatıyor. birçok önermesi sembolik mantığa olduğu gibi çevrilebilir.
tractatus eserinde düşünceye doğrudan değil dolaylı yoldan sınır konulabileceğini iddia etmiş filozof,matematikçi.
wittgenstein düşünceye düşünce aracılığıyla sınır koymanın zorluğunu savunmuştur. ona göre düşünceye düşünce aracılığıyla sınır koymak için sınırın her iki tarafını da düşünebilmemiz,yani düşünülemeyen alanı da düşünüyor olmamız gerekmektedir. oysa düşünülemeyen alan düşünülemezdir. buradan hareketle wittgenstein bu sınırın düşüncenin dile getiriminde konulabileceğini iddia etmiştir.
wittgenstein a göre bu sınırı ortaya koymak, nelerin söyleyebilir olduğunu,nelerin söylenemez olduğunu ortaya koymaktır. söylenebilir olan şeyler aynı zamanda düşünülen şeyler olacaktır. çünkü dil, düşüncenin sembolleştirilerek vücut bulduğu, temsil edildiği yerdir. dil sınırının ötesinde kalan taraf ise anlam dışı olarak adlandırılmıştır.
"sanat üzerine söylenebilicek tek şey vardır; o da hiçbir şey" diyerek hala kafaları karıştırmaya devam eden, dil üzerine yoğunlaşmış, dilin felsefedeki önemini açıklayan düşünce adamıdır. Ayrıca kendisinin müzikle de yakından ilgilendiği bilinmektedir.